BÖLÜM-28: Kız

250 77 3
                                    

Zamanı gelmişti diye düşündü. 'Sorgu odasında kendi resmimin altındaki resimde gördüğüm kız' demekten kurtuluyorum en azından.

Grubun duyabileceği mesafeye gelince tam konuşacaktı ki gruptaki yapılı bir çocuk konuşmaya başladı:

"Aynı yöne gidiyoruz anlaşılan. Bize katılmaya ne dersiniz? Buralarda iki kişiyle hayatta kalmak pek mümkün sayılmaz."

"Biz de size katılmayı düşünüyorduk" dedi Aaron gözlüğünü çıkarıp cebine takarken.

"Ben Edward" dedi aynı çocuk, Aaron'la tokalaşırken. "Kusura bakma, üstümüz başımız biraz kirlendi. Malum, ormanda yalnız değiliz." Sırtında asılı duranlara bakılırsa pençeleri seçmiş olmalıydı.

"Bunlar da Mike, Cart, Amira ve Emilia."

"Demek ismin Amira" dedi kıza dönerek. Kız, Aaron'ı hatırlamadığını belirtircesine kaşlarını çattı. Çocuk bir an duraksadı. Bu kız, hayatında gördüğü en güzel ve asil yüzlü kızdı. Bir süre kızın koyu kahverengi gözlerine daldıktan sonra, tokalaşmak için elini uzattı. Amira elini tutmadı. Muhtemelen Aaron'ın, kızı çekici bulduğu için ona yaklaşmaya çalıştığını düşünüyordu. Kızı çekici bulduğu doğruydu ancak onunla bu yüzden tanışmak istemiyordu.

"Sanırım sana bir açıklama borçluyum" dedi Aaron gülümseyerek. Bütün gözlerin, ikisinin üzerinde olduğunu hissedebiliyordu. Kimseden çıt çıkmıyordu. "Sorgu odasında kendi resmimin hemen üstünde seninkini gördüm ve sana söylemem gereken önemli bir şey var."

Kız bir süre çocuğun yüzüne bakarak düşündü. Aaron için sorun yoktu, bütün gün kızın büyüleyici gözlerine bakabilirdi.

"Pekâlâ" dedi kız sonunda. Sesi Aaron'ın yüreğine su serpmişti sanki. "Ne söyleyeceksen söyleyebilirsin ama bu sana güveneceğim veya söyleyeceklerine inanacağım anlamına gelmez."

Aaron gülümsedi. "Yanındakileri bilmem ama," dedi etrafındakilere bakarak. "Ben senin kodunu fotoğrafının yanında gördüm ve ezberledim. Eğer bana seninle iki dakika yalnız konuşma fırsatı verirsen kodunu söylerim. Bu, en azından bana güvenmeni sağlayabilir."

Kız bir an duraksadıktan sonra etrafındakilere dönüp "Siz çıkın" dedi. "Biz size yetişiriz."

Edward başıyla onayladı. Grup tam çıkacakken "Bu arada" dedi Aaron gruba doğru. "Bu Amy. Emilia, rica etsem ona ben yokken arkadaşlık eder misin? Yalnız hissetmesini istemiyorum."

"Tabii" dedi Emilia içten bir gülümsemeyle. Samimi birine benziyordu. Kestane rengi saçları vardı ve tıpkı Amy gibi yayı seçmişti. Ortalıkta bu kadar asık surat varken grupta böyle neşeli birinin olması Aaron'ı sevindirmişti. Ara sıra gülen bir yüz görmek iyi olurdu.

Öbürleri salına salına uzaklaştıktan sonra Amira Aaron'a dönüp, konuşmasını beklediğini belirtircesine gözlerinin içine baktı.

"Pekâlâ" dedi Aaron. Derin bir nefes aldı. Aslında kıza ne diyeceğini kendisi de bilmiyordu tam olarak. "Sorgu odasındayken..."

"Önce kod" diye sözünü kesti kız. Aaron afallayınca kendisini tutamayıp hafifçe gülümsedi.

"Tamam, sakin" dedi Aaron gülümseyerek. Az önce kız sözünü kesince yüz ifadesi biraz garip bir hal almış olmalıydı. Kızın bunu fark ettiği belliydi. Yüzünün kızarmaması için bunu fazla düşünmemeye karar verdi.

"Kodun 3EB4-2BH2" dedi yavaşça. "Şimdi konuşabilir miyim majesteleri?"

"Konuşabilirsin" dedi kız gülerek. "Gizli şifreyi söylediğine göre artık bana majesteleri demene de gerek yok."

Bu sırada Aaron'ın aklına önemli bir şey geldi. "Neden kodunu sırtındaki tişörtten gördüğümden şüphelenmedin peki? Yani, sonuçta saldırıya uğrayan araçta ben de vardım..."

"Çünkü" dedi kız çok önemli bir açıklama yapacakmış gibi bir tavırla. "Kimse kodumu görmesin diye tişörtümü ters çevirip öyle giymiştim."

Aynı anda güldüler. "Peki neden?" diye sordu Aaron.

"Boş ver" dedi kız. "Henüz asıl kısma gelmedik ve grubun fazla uzaklaşmasını istemiyorum. Bana ne söyleyecektin?"

Aaron grubun olduğu tarafı göstererek "O halde birlikte yürümeye ne dersin?" dedi kıza. "Hem grubu kaybetmemiş oluruz."

Amira'yla birlikte yürümeye başladılar. Kızın adımları Aaron'ın dikkatini çekmişti. Garip bir şekilde düzgün yürüyordu.

Fazla düzgün... diye düşündü. Özel bir tür "Yürüyüş dersi" falan almış olmalıydı. Kızın yüzüne bakınca, nasıl yürüdüğü pek de umurunda değilmiş gibi görünüyordu ancak bacakları tam tersini gösteriyordu.

"Evet?" dedi kız Aaron'a alaycı bir bakış atarak. Çocuğu, bacaklarına bakarken görmüş olmalıydı.

"Şey" dedi Aaron endişeyle. "Yanlış anlama, yürüyüş tarzın dikkatimi çekti." Kıpkırmızı olduğunu hissediyordu. Öfkeyle başını kaldırdı ama kıza öfkelendiğini belli etmemeye çalışıyordu. "Anormal derecede düzgün yürüyorsun."

Kız yalnızca gülümsemekle yetindi.

"Sorgu odasında resmini gördüm ve böylece senin çaylaklardan olduğuna emin olmuş oldum." diye doğrudan söze girdi Aaron. "Burada kimseye güvenebileceğimi sanmıyorum. Yani tam olarak. Aramıza kendilerinden birilerini sızdırmış olabilirler."

"Haklısın" dedi kız. "O halde ben de sana güveniyorum."

"Hiç benim de onlardan biri olabileceğimi düşünmedin mi peki? Kodunu biliyorlar nasıl olsa."

"Eğer onlardan biriysen ve benim size karşı gelmek istediğimi öğrenirsen, bil ki bunu hak etmişsindir. Yalan söyleyen insanların yüzü kolay kolay kızarmaz. Bunu bilerek ve bu kadar gerçekçi yapabilen kimseyi de tanımadım bugüne kadar. Eğer bunu yapabiliyorsan, zaten hiç şansımız yok demektir."

Aaron tekrar kızardığını hissetti. Amira az önce çocuğun utandığını anlamıştı demek. Hem de bariz bir şekilde.

"Neyse" dedi derin bir iç çekip. "Birbirimize güvendiğimize göre, zamanı gelince ne yapmamız gerektiğini söylerim sana. Bir tür görevim var diyelim. Bu görevden elde edeceğimiz şey aynı zamanda buradan çıkışın anahtarı."

"Peki" dedi kız. "Öbürleriyle paylaşmayacak mıyız bunu?"

"Hayır" dedi Aaron. "Bir tek Amy'yle paylaştım, ona da az çok güveniyorum çünkü. Ama diğerleriyle görevi paylaşacak olsak bile onlara tam olarak güvenene kadar yalnızca gideceğimiz ve yapacağımız şeyleri söyleyebiliriz. Bunların sebebini değil."

"Olur" dedi kız. "Zamanı gelince bütün bunların ne anlama geldiğini öğreneceğim nasıl olsa" Gülümsedi. "Hadi gruba dönelim."

Siesta TeorisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin