15. Bölüm

136 6 6
                                    

-Düğünden Sonra-

Justin, Jenny ve Valeria'ya burdan bildiğim tüm küfürleri yolluyordum. Düğünde rahat olmayı planlıyordum ama onlar buna izin vermemişti. Justin sürekli elbisem hakkında söylenmişti, Valeria Justin hakkında beynimi yakmıştı ve Jenny ise ortaya karışık konuşmuştu. Başım şişmişti ve iki gün boyunca yatmak istiyordum.

Ama bunu yapamazdım çünkü Obama ve eşi birkaç günlüğüne misafirimiz olacaktı. Otelde kalmak istememişlerdi. Bir ay kadar önce Obama'yı görmeyi bırak üzerimdeki kıyafetlerimin fiyatı kadar aylık param yoktu.

Telefonum çalınca yastığımın yanından alıp ekrana baktım. 'Justin' Parmağımı ekranda kaydırıp kulağıma götürdüm.

"Merhaba?" Bu Justin'in sesi değildi. Acaba ismi mi yanlış okumuştum? Yada başka bir Justin miydi?

"Merhaba, siz kimsiniz?"

"Ben Los Angeles Karakolu'ndan Aurick Khan. Justin Bieber'ı tanıyor musunuz?" Karakolla Justin'in ne alakası vardı? Sanırım telefonunu kaybetmişti ve biri bulup karakola götürmüştü. Umarım.

"Evet, o benim erkek arkadaşım."

"Pekala. Erkek arkadaşınız yolda alkollüydü ve hız sınırlarını aştığı için gözaltına alındı." Alkollü olduğunu biliyordum, düğünde hepimizin yanında içmişti. Sonra da eve gitmişti ve hız mı yapmıştı? Tanrı'm gözaltına alınmaktan bahsediyordu!

"Oraya geliyorum." Telefonu yatağa bırakıp kıyafetlerimin bulunduğu odadan uzun bir hırka alıp aşağıya indim.

Kapıya koşarken beni Thomas'ın sesi durdurmuştu. "Tiffany, nereye?!" İşaret parmağımla gözlerimi sildim ve salona doğru yürüdüm. Aslında oraya Thomas'ın gitmesi gerekiyordu. Ben oraya gitsem de bir bok yapamazdım.

"Az önce Justin'in telefonundan bir polis beni aradı ve Justin'in gözaltına alındığını söyledi." Dediğimde oturan herkes -yani Obama, Michelle Obama, teyzem ve Thomas.- ayağa kalkmıştı. "Neden alınmış?" Obama bana bakarken gözlerim yüzünü ellerinin arasına almış Thomas'a kaymıştı. Oğluna değer veriyordu. Çok fazla değer veriyordu ama Justin bunu umursamıyordu.

"Hız sınırını aşmış." Alkol aldığını onlarda biliyordu. Bu yüzden onu söylememe gerek yoktu. "Siz oturun, ben gidip polislerle görüşeyim." Ben durmazdım. Ben asla durmazdım. Ben kesinlikle Thomas'la gidecektim. "Saçmalama Rauhl (Thomas'ın lakabı). Bende geleceğim belki yardımım dokunur." Thomas başını sallayıp Bay Obama'yla dışarı çıkarken arkalarından onu takip ettim. Aslında takip etmiyordum. Sadece onların arkasından görünmeden çıkmıştım ve onlardan önce gitmeyi planlıyordum. Böylece beni geri döndüremezlerdi.

..

"Barack Obama'yı buraya getirirsem onu görebilir miyim?" Diye sordum. Masanın arkasındaki sandalyede oturan adam gülmeye başlayınca kaşlarımı çattım. Komik olan bir şey söylememiştim. "Sen buraya Barack Obama'yı getir sonra beni gör." Dediğinde onu masasında tek bırakıp karakolun dışına çıktım. Thomas ve Obama daha yeni otoparka giriyorlardı.

"Sen neden buradasın? Sana evde durmanı söylemiştim." Thomas bana sarılırken bende ona sarıldım. "Onu görmeme izin vermiyorlar." Dedim ve bana seslenen Obama'ya döndüm. "Kim izin vermiyor?" Diye sorunca Thomas'ı bırakıp onlara bana gülen adamın yanına kadar onlara rehberlik yaptım.

"Getirdim." Diye fısıldarken adam ağzını açıp kapattı ve şaşkın yüzüyle ayağa kalkıp Obama'yı selamladı. "Justin Bieber'ı göreceğiz."

"Tabi Bay Obama." Adam demir parmaklıktan oluşan kapıyı açınca içeriye koştum ve demir parmaklıkların ardındaki küçük demir yerde oturan Justin'in yanına gittim. Beni gördüğü anda yerinden kalkıp demir parmaklıkların önüne koşmuştu.

BadHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin