İki derslik spor dersinin ikinci saatindeydik ve yakında eve dönecektik. Okulun bu kadar sıkıcı bir yer olduğunu bilmiyordum. Ben daha farklı hayal etmiştim oysaki. "İlk günden düşman kazanmak nasıl bir duygu? Hemde üç tane." Jenny'e baktığımda gülüp başımı basket sahasına çevirdim. Yüz ifadesi de komikti, sorduğu soruda.
Düşmanım olan kızlar Gabby, Lora ve Melissa'ydı. Pek fazla ciddiye alınacak birileri değillerdi. "Harika." Dedim ve düşen saçlarımı kulaklarımın arkasına ittim. "Biliyor musun, seninle ilk tanıştığımdaki halinle şu anki halin arasında çok büyük fark var." Bunu bende farketmiştim. Justin'le birlikte olmadığımız zamanlarda aynı evde kalıyorduk ve ona çok fazla benzemiştim. Benzemeye devam ediyordum.
"Biliyorum. Ve farkındaysan, Justin'le aynı evde yaşıyorum." Basket sahasında topu sektirerek koşan Justin'e ve sonra sektirdiği topu ellerine alıp havadan attığı kişiye baktım. Sky'a atmıştı. Sınıftaki erkekler iki grup olmuştu. O Thomas'ın rakibi olan bir adamın oğlu ve diğer erkekler onun grubundaydı. Justin, Zayn, Sky, Matt, Nash, Cameron ve tanımadığım birkaç kişi daha da Justin'in grubundaydı.
"Thomas geliyor." Jenny konudan konuya atlıyordu ama işe yarıyordu. Bazen boş konuşmaları başka bir konuda bana yardımcı olabiliyordu. "Şunu tut." Deyip Justin'in telefonunu ve cüzdanını ona uzattım.
Aldığında yerimden kalkıp tribünlerin merdivenlerinden indim ve Thomas'ın yanına koştum. Arkasından koşup önüne yetiştim ve onu durdurdum. "Merhaba." Deyip boynuna sarıldığımda o da bana sarılıp kısa süre sonra beni kendinden uzaklaştırdı. "Merhaba güzelim. Okulunu sevdin mi?" Şu Justin'in sürekli bana söylediği güzelim lafının nereden geldiğini şimdi daha iyi anlayabiliyordum. Cidden Justin babasına fazla benziyordu.
"Evet. Sen neden geldin?" Tabi ki de Thomas'a okul çok sıkıcı ilk günden bunaldım gibisinden sözler söylemeyecektim. Bunlar bir yetişkine söylenecek sözler değildi. "Sizi kontrol etmek istedim." Thomas bana gülümserken bende ona gülümsedim ve o sırada Thomas'ın arkasından Justin kırmızı, terli yüzü ve dağınık saçlarıyla belirdi.
"Neden buradasın baba?" Vay canına.. Justin'den ilk kez baba kelimesini duyuyordum ve çok şirin söylüyordu. "Sizi ziyaret etmek istedim." Ben bir Justin'e, bir Thomas'a bakıyordum ama Thomas Justin'e, Justin bana bakıyordu, ama gözlerime değil.
Justin'in parmakları tişörtümün yakasının ortasından tutup yukarı çekiştirirken elini itip kendim açılan yakamı düzelttim. Kıpkırmızı yüzüyle onu daha fazla mı ciddiye almalıydım yoksa hiç mi ciddiye almamalıydım bunu çözemiyordum. Hem gülesim geliyordu, ama yapamıyordum.
"Gerek yoktu. İkimize de bakabiliyorum." Justin elinin tersiyle alnının kenarından akan terini sildikten sonra elini tişörtüne sildi. "Pekala. Dersiniz bittiyse gidin. Ama bu akşam akşam yemeğinde evde olun." Deyip Thomas elini omzuma koydu ve sonra okulun içine doğru yürümeye başladı. Bende Justin'in karşısına geçtim. "Neden seni seven ve değer veren babana iyi davranmayı denemiyorsun?" Diye sorup kollarımı göğsümde bağladım. Benim babam öyle olsaydı veya babam olsaydı asla onun gibi davranmazdım. Justin'in babasına olan kininin nedenini bilmek istiyordum.
"Bu seni ilgilendirmez." Aslında Justin'in bana açıklayacağını sanmıyordum ama söylemesi için bunu devam ettirmeyi planlamıştım. "Merak ediyorum. Söylesen ölür müsün?"
"Zorluyorsun.. Zorlama." O yürümeye başladığında onu takip edip hemen arkasından yürümeye devam ettim. Onunla kavga etmek ölümdü. Kavga etmek değil, bir şeyin cevabını öğrenmek veya düşünceni paylaşmak bile ölümdü.
"Eşyalarını Jenny'e vermiştim." Derken arkasından yanına geçtim ve elini tuttum. Ama tuttuğum elini kısa süre sonra çekmişti. Neden bu kadar soğuk davrandığını anlayamıyordum. "Aldım." Gerçekten çok boktan davranıyordu ve bu artık beni yorduğu gibi kalbimi de kırıyordu. Benimde sabrım ve duygularım vardı, bunu ona hatırlatmam veya öğretmem gerekiyordu. Beni dinlemek için zahmete girerse.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bad
FanfictionJustin, bir zengin züppe.Justin bir çete. Tiffany bir genç. Tiffany bir kısıtlanmış kız. Tiffany Muron, 18 yaşında genç bir kızdır. Babası, Tiffany'nin karşısında acımasızca öldürülmüştür ve Tiffany annesiyle kalmak zorunda kalmıştır. Tiffany'nin a...