İnsanlar doğardı. Büyürdü. Ve ölürdü. Bu evrenin bir kanunuydu. Buna kimse karşı çıkamazdı. Ya da bu üçünden birini aradan çıkaramazdı. Düzen buydu. Tanrı tarafından koyulan kurallar bunlardı. Ve insanların yapması gereken tek şey tanrının koyduğu bu kurallara boyun eğip ölümün ansızın onları ziyaret etmesini beklemekti. Ama bizim gibiler için durup farklıydı . Bizler tanrının koyduğu düzeni bozan birer hayataydık. Ölümsüzdük. Tanrı tarafından cezalandırılan yaratıklardık. Ölüm bizi hiçbir zaman korkutmuyordu. Çünkü ölüm bizim gibiler için birer kurtuluştu. Efsanelerde adı geçen yaratıklar bizlerdik. Herkesin canavar olarak baktığı ama aslında masum olan bizler... Tabi herkes o kadar masum değildi ...
Gözlerimi bir kaç kez art arda kırptım. Gözlerimin bir süre karanlığa alışması için olduğum yerde beklemeye başladım . Kim bilir neredeydim. En Son hatırladığım şey Derek'ın beni öptüğü gerçeğiydi. Beni öpmüştü. Bu gerçektende çok güzel bir duyguydu. Yanaklarımın kızardığını hissettim ve birden irkildim. Bu aslında utanç vericiydi . Ama kimin umrundaydı? Sonuçta onu seviyordum. Gözlerim karanlığa alışınca olduğum yerde doğruldum. Zemin sert ve soğuktu. Daha da kötüsü etraf kokuyordu. Onun gibi ... Derek gibi ... Ani bir hareket ile ayağa kalktım . Buradan çıkmak istiyordum . Bir adım ileri attım. İstediğim şey buradan çıkmaktı. Dikkatli adımlarla etrafı ellerim ile yoklayarak yürüdüm . Oda acaba ne kadar büyüktü ? Bir kapısı var mıydı ? Tam böyle düşünürken birden etraf aydınlandı . Gözüme çarpan ışık ilk başta gözlerimi acıttı. Elimi gözlerimi korumak istercesine havaya kaldırdım . Şu anda burada neler oluyordu ?
Her yer bembeyazdı. Odanın bu kadar beyaz olması beni şaşırtmıştı. Gözlerim ile hiç kıpırdamadan odanın içini süzdüm. Baya genişti. Ve bir çıkış yoktu . Sağda duran bir ayna dikkatimi çekmişti . Önce bir kaç saniye durup düşündüm . Ne yapacağımı planlamak istercesine etrafa göz attım . Alt dudağımı kemiriyordum. Bu hiç hoş değildi . İster istemez gülümsedim. Acaba aklımı mı yitirmiştim? Aynaya doğru yavaş adımlarla yürümeye başladım . Temkinli davranıyordum. Aynanın önüne geçip karşımda duran 'Beni ' incelemeye başladım . Mavi gözlerim bana sanki bir şeyler anlatmaya çalışıyordu . Derin bir nefes aldım . O sırada arkamdan gelen bir ses ile irkildim . Bu ses bana çok tanıdık geliyordu . Ses adeta kalbimi okşamıştı. İçimdeki özlem duygusu kabarmış , göz pınarlarım dolmuştu ...
- Esila ??
Arkama dönmeye korkuyordum . Çünkü onu görmeye hazır olup olmadığımı bilmiyordum . Ağlamak istemiyordum . Ama onu özlemiştim .Kalbimdeki bu duygu şu anda onu istiyordu . Yavaşça arkama döndüm . Gözlerimi onun kahverengi gözlerine odakladım. Yüzü hiç değişmemişti. Onu unutmamıştım. Gülümsemesi bile aynıydı .Bende uyandırdığı garip hisler bile aynıydı . İsmi birden ağzımdan dökülüverdi. Gözümden akan bir damla yaş ile birlikte ...
ESİLA : Jacop ?
Jacop karşımda öylece bana bakıyordu . Burada ne işi vardı ? Yoksa ... Yoksa ben ölmüş müydüm?
Jacop ileri atıldı ve bana sıkıca sarıldı . Kokusu içime dolduğunda , içimde patlayan volkanların tarifi yoktu . Bende ona sıkıca sarıldım . Şu anda yapmak istediğim başka bir şey yoktu . Jacop benden ayrıldığında konuşamayacak haldeydim. Ne diyeceğimi bilmiyordum. Jacop gülümsedi .
JACOP :Hiç degişmemişsin.
Hafifçe gülümsedim.
ESILA :Zaman bizim gibilere çok adaletli davranmıyor.
Jacop 'un yüzündeki gülümseme birden soldu. Sanki aklına bir şey gelmiş gibi duruyordu .
JACOP : Ama sen ... Ruhun sanki bu bedene ait olan kızın ruhu değil gibi duruyor ...
Benimde yüzümdeki gülümseme yavaşça yerini hüzüne bıraktı . Çünkü Jacop haklıydı . Jacop üzüldüğümü görünce birden yumuşadı . Yüzüne yine kocaman bir gülümseme yerleştirdi ve yüzümü iki avucunun arasına aldı .
JACOP : Ama istersen yine eskisi gibi olabilirsin . Bembeyaz bir sayfa açıp tüm geçmişini unutup benim dostum olan kız olabilirsin.
Soru sorar bir şekilde Jacop'a bakıyordum. Bu da ne demek oluyordu ? Her şeyi hatırlayabilir miydim ?
ESİLA :Bu mümkün mü ?
Jacop evet dercesine başını salladı . Tam o sırada arkadan yine tanıdık bir ses duyuldu .
-Bunun cevabı da sende saklı ...
Hemen arkama dönüp sesin geldiği kişiye bakmaya başladım . İçimden bir küfür savurdum. Bu mümkün olabilir miydi ? Tüm çekiciliği , karizmatikliği ile Andrew karşımda duruyor olabilir miydi ?
Gözlerimi bir iki kez art arda kırptım . Ama Andrew hala karşımdaydı. Bana sevgi ile bakıyor sıcak bir şekilde gülümsüyordu. Jacop'dan uzaklaştım. Ve Andrew 'e yaklaştım . Onuda hatırlıyordum. Onun nasıl öldüğünü, benimle olan dostluğunu ve diger her şeyi .
ESİLA : Andrew Wayne ?
Andrew gülümsedi .
ANDREW :Beni hatırlaman bana onur verdi .
Andrew 'e yaklaştım ve istemsizce karnına bir yumruk geçirdim . Andrew acı ile bağırıp benden uzaklaştı . Hem gülüyor hem de acı ile kıvranıyordu.
ANDREW : Hey ! Buda neydi şimdi ??!
Olduğum yerde dikleştim. Andrew'e hala biraz da olsa kızgındım.
ESİLA : Bu bizi bırakıp gittiğin içindi . Bu bize onca acıyı yaşattığın içindi . Bu Casper 'ı sonsuzluğunda acı içinde bıraktığın içindi !
Andrew yavaşça olduğu yerde doğruldu. Ben ise şaşkın bir şekilde hem onlara hem de kendime bakıyordum . Hatırlamaya başlamıştım . Onları yani geçmişimi görünce yaşadığım şeyleri hatırlamıştım. Birden sağ tarafımda durmuş beni izleyen bir kişi dikkatimi çekmişti . Yine o insanı sinir eden sırıtması yüzünde öylece bana bakıyordu . Onun burada olması beni şaşırtmıştı . Ama bir o kadar da mutlu etmişti .
-Güzel olduğun kadar zeki bir kadın olduğunu da biliyordum prenses ...
Nico 'ya yani takma ismi ile 'Avcı ' ya bakıp gülümsedim. O benim Tate yaşamamımdaki tek kirli nokta idi. Onu ben öldürmüştüm. Öfkem yüzünden onu hayattan koparmıştım. Bunları da hatırlıyordum.
ESİLA : Bana kızgın değil misin Avcı ?
Avcı 'nin yüzündeki ifade birden değişti . Dalga geçen yüz ifadesinin yerinde artık sevgi dolu bakışlar vardı .
NİCO : Sen beni kurtardın Esila. Ben senin sayende belki de bir canavar olmaktan kurtuldum . Sen beni öldürerek milyonlarca kişiyi kurtardın. Çünkü eğer yaşasaydım durmazdım. Sana kızgın değilim emin ol ...
Derin bir nefes aldım . Ve ilerleyip Nico'ya sıkıca sarıldım . Her ne kadar bir zamanlar kötü olsada onun içinde bir yerde iyi bir adam olduğunu biliyordum . Nico 'dan ayrıldım ve bana bakmakta olan diğer iki adamın karşısına geçtim .
JACOP : Her şeyi artık hatırlıyor olmalısın ...
Başımı evet manasında salladım. Kısmen her şeyi hatırlamıştım . Gizem ile olan anılarımı, Kerem ile geçirdiğim zamanları , arkadaşlarımı , ailemi ve daha fazlasını . Sadece o yoktu. Sadece onunla geçirdiğim anılar karalanmış gibiydi. Var olduklarını biliyordum. Yalnızca okuyamiyordum .
ESİLA :Ama onu hatırlamıyorum ...
Andrew ve Nico gülümsediler. Bunda gulunecek bir şey yoktu ki ?
Andrew arkasını döndü ve konuşmaya başladı .
ANDREW :Onu hiç unutmadın ki Esila ?!
Gözlerimi hafifçe kısdım ve ince bir çizgi haline getirdim . Ne demek oluyordu bu ? Nico anlamadığımı fark edince konuşmaya başladı .
NİCO :Onu ilk ne zaman gördün prenses ? Bu sorunun cevabını kalbinden geçtiği gibi cevapla.
Bir kaç saniye bana yöneltilen soruyu anlamaya çalıştım . Sahi , onu ilk ne zaman görmüştüm ? Bu sorunun cevabını biliyor muydum?
Gözlerimi kapattım . Ve kalbimden geçeni anlamaya çalıştım . Bir anda bir şey oldu . Sanki her yer birden değişti ve görüntüler gözlerimin önüne doğru gelmeye başladı . Ve bir anda kendimi bambaşka bir yerde buldum .
Kocaman bir odaydı burası . Beyaz tonlarda döşenmiş olan harika bir oda ... Adeta prenses için hazırlanmış bir oda gibiydi. Ve galiba burası benimdi. Yatagin üzerinde oturan küçük bir kız vardı . Elindeki tavşan ile oynuyordu . Tahminimce 12 yaşlarında falandı. Mavi gözleri ve bembeyaz teni ile adeta "Ben buradayım ! " diye bağırıyordu . Odanın kapısı hafifçe tıklandı. Ve küçük kızın 'Girin ' demesini beklemeden açıldı . Kapıda 14 yaşlarında yakışıklı bir genç duruyordu. Giydiği gömlek onu çok havalı yapmıştı . Ergenlik yüzünden hafifçe kalınlaşan sesi ile yatakta ki kıza bakarak konuşmaya başladı .
-Hadi kardeşim . Misafirler birazdan gelir . Yengem bizi bekliyor .
Anlaşılan bu yakışıklı genç Kerem oluyordu . Benim sevgili ağabeyim . Yatakta ki bu güzel kızın da kim olduğu belliydi.
Yataktan kalktım . Elimdeki tavşanı kenara doğru fırlatıp Kerem'in yanına geçtim . Yüzümdeki ifade bu işten memnun olmadığımı gösteriyordu .
ESİLA :Misafirleri sevmiyorum .
Kerem sinsi bir şekilde sırıttı. Aklından neler geçiyordu acaba . Yavaşça Kerem bana doğru yaklaştı .
KEREM :Ama gelenlerin arasında çok yakışıklı biri daha var ...
Küçük benin gözleri birden irileşti. Anlaşılan Kerem'in bunu demesini bekliyordu . Aynı şekilde benimde yüzümde sinsi bir gülümseme oluştu . Anlaşılan benim de elimde bir koz vardı .
ESİLA :Sanırım şu küçük kız da geliyor . Hani şu geçen günlüğüne yazdığın güzel gözlü olan kız . Neydi adı ???? Gizem ??
Kerem bir hamlede ileri atıldı ve küçük olan benim ağzımı kapattı . Anlaşılan Kerem 'in Gizem 'é olan aşkı çok eskilere dayanıyordu . Sinirli bir şekilde geri çekildim . Kerem çok öfkeli duruyordu .
KEREM :Kapa çeneni Esila !
Mız Mız bir kız gibi omuzlarımı kaldırdım . Kendi kendime sinir olmuştum . Kapıyı açtım ve odadan çıktım . Hemen ardımdan Kerem' de odadan çıktı . Odada yalnızca ben kalmıştım . Ve sırıtıyordum. Küçükken çok sinir bir şeymişim anlaşılan . Yavaş adımlarla odadan çıktım . Merdivenlerden indim . İşte o anda kapının önünde duran biri hemen dikkatimi çekti .
Küçük bir kızın hemen arkasında duruyordu . Giyim tarzı spor ve siyah ağırlıklıydı. Boyu gayet uzundu. Dik duruşu ile dikkat çekiyor , hemen herkesin beğenisini topluyordu. Ama o yalnızca birine bakıyordu. Gözlerini kırpamadan ilk defa gördüğü , ancak bundan sonra hep görmek isteyeceği kişiye ... Bana... Gözlerindeki ifade çözülemeyecek kadar garipti. Soğuk ama istekli ... Tam Derek'a yaklaşacaktım ki birden yine her şey yok oldu. Yine baştaki o beyaz odaya dönmüştüm galiba. Ama bu sefer Andrew ve Nico yoktu. Yalnızca Jacop vardı. Ama zihnimdeki düşünceler daha netti. Daha anlam kazanmıştı. Jacop bana gülümsüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KURTLARIN EFSANELERİ (TAMAMLANDI )
Ficción GeneralSADECE BİR ÖLÜMSÜZ SONSUZA KADAR SEVEBİLİR VE AŞIK OLDUĞU KİŞİYİ SONSUZA KADAR MUTLU EDEBİLİR..