Kısa bir bölüm oldu, ama bu bölüm benim buralarda olduğumu haber etmek için burada yani. Ondan yazdım☺
Ha bu arada, 5bin okuyucuya çok az kalmış. Bu normalde az olabilir ama benim icin cook cok buyuk bir şey. Gerçekten çok teşekkür ederim okuduğunuz için. Saygılr.
İYİ OKUMALARR!
***
Yabancı adam yavaş adımlarla Zain' e yaklaştı. Son 1 haftada ona hiçbir yemek vermemişlerdi, haliyle Zain de çok zayıflamış, yarası biraz bile iyileşmemiştı. Akan kanlar yırtılmış kıyafetlerinde ve sakalında kurumuş, yerlerde ise nokta halinde izler bırakmıştı.
Ama adam pişman değildi. Zain kral iken ona daha kötülerini yapmıştı. Onu Aida'sından ayırmış, köle olarak sarayına getirtmişti. Adam ona ne yaptığını bilmiyordu. Canından çok sevdiği karısı nerdeydi ne yapıyordu hiç bilmiyordu. Aida muhtemelen onu öldü sanıyordu.
Zain askerler yoluyla emirler verdiği zaman o inadından yerine getirmezdi ve Zain askerlerine söyleyerek ona ağır işkenceler ederdi. En sonunda adam bu şeylere dayanamayarak bir yol bulmuş, bilmediği bir yerlere kaçmıştı. Zain'den daha fazla süre aç kalmış, hiç iyileşmeyen yaralarıyla yaşamak zorunda kalmıştı. Avlayacak ne bir hayvan, toplayacak ne de meyve vardı. Birkaç gün sonra açlıktan bayılmıştı ve gözünü açtığında bir odada bulmuştu kendini. Mutlu olmuştu ve kendini güvende hissediyordu; çünkü işkenceler tarafından oluşan yaralar özenle sarılmış, rahat bir yatağa yatırılmıştı. Ormanda onu birileri bulduğunu tahmin ediyordu. O günden sonra nerede olduğunu öğrenmişti. Küçük bir krallıktaydı. Sarayda aşçı olarak çalışan biri gezerken onu bulmuş ve saraya izinsiz gizlice getirmişti. İyileştikten sonra aşçı onu krala göstermiş, zor zamanlarında o devlete ilaç gibi gelecek olan askeri teslim etmişti.
Ama bu askeri tanımıyorlardı. Çünkü asker ne onların dillerini ne de onlar askerin dilini biliyordu. Haliyle anlaşamıyorlardı. Biraz zaman sonra bu asker onların dilini, kurallarını öğrenmişti. Artık kendi ülkesini burası kabul ediyordu. Çok başarılı ve sevilen bir asker olmuştu. Rütbesi yükseldikçe yükselmiş, en son bu ülkeyi yöneten yaşlı adam vasiyet olarak görevi ona bırakmıştı. Şaşkınlık içinde kabul etmiş, sınırlarını büyütme ve kendisini diğer krallıklara tanıtma kararı almıştı. Ülkesini biraz olsun topraklarını büyültmüş, halkını rahata kavuşturmuştu. Ama yıllar önce yemin ettiği intikam sözünü hiç unutmamıştı. Şimdi ise onu uygulayacaktı...
***
Zain gözlerini bir kez daha kırptı. O, İrlanda' dan kaçırttığı ülkesine köle olarak aldığı asker değil miydi? Ne ara bu kadar önemli biri olmuştu? Yoksa hiçbir değerinin olmadığını sandığı zaman kavramı birileri için ince ince işlenmiş miydi?
Şu an kaderine küfür etmek istiyordu. Bunun olacağını hiç düşünmemişti. Karşısındaki adam çok güçlü, çevik ve akıllı bir insandı. Zain' i kolayca alt edebilirdi. Bunu biliyordu ve önceki zamanlarda onu bu sebepten dolayı istiyordu.
"C-chris?" diye kısık sesle söylendi esmer kral. Şu saniye içersinde ona yaptıkları şey için çok pişman olmuştu? Herkesle kardeşçe yaşasaydı ne olurdu ki sanki? Kuvvetli geçirdiği krallığı birkaç günde hiç olmuştu. Soyu hiç devam edemeyecekti. Belki artık Chris burda onu öldürürdü.
"Chris değil, kralım diyeceksin. Pis, hastalıklı köle!" Sertçe çıkan sesi onun saç diplerinden parmak uçlarına kadar soğuk hissedip titremesini sağlamıştı. Bu kadar küçük düşürülmeyi hak ettiğini sanmıyordu Zain. Küçük Kız kardeşi ve annesine sarılarak sıcacık yatağında tok bir şekilde sağlıklı bir şekilde uyumak istiyordu. Ama şu an yanında hiç biri yoktu. Onun yarasına krem sürdürten sarışın kral bile.
Ah, o adam aklına nereden düşmüştü?
Suratına sert tabanlı ayakkabıdan yediği tekmeyle aklı şaştı. Yüzünün tam ortasında feci ağrı çekiyordu. Sinirle soluk aldı. Burnundan nefes alamıyordu. Burnundan akan kan açık olan ağzına akıyordu. Bu midesini bulandırmıştı ama en azından ağzına suya benzer bir şey dolmuştu. Yutmak zorunda kaldı."Sana bir şey dedim adi pislik." diye kulağının dibinde bağırma sesi duydu. Zaten kaburgalarının acısı bedenini uyuşturmuştu. Ama yüzü yeni bir acıyla karşı karşıya kaldığı için beyni bulanmıştı. Kelimeleri toparlayamıyor, yediği darbeden dolayı dişi tarafından kesilen dudağı yüzünden konuşamıyordu. Zaten dilini de düzgünce çeviremiyordu. Dili dışarıda nefes alan aç köpeklere benziyordu. Yukarıya zorla baktı.
Adamın güzel yüzünde oluşturduğu şakağından çenesine kadar yanık izini dikkatlice izledi. Kanındaki pişmanlık ve korku duygusu patlamak üzereydi.Daha fazla dayanamadı; açlıktan, susuzluktan, yorgunluktan ve acıdan dolayı bayıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Forbidden Love | Ziall Horlik |
FanfictionBirbirine düşman olan iki ülkenin kralları. Biri Pakistan kralı Zain Javadd Malik, diğeri İrlanda kralı Niall James Horan. Ülkeleri için canlarını verecek durumda olan bu krallar, büyük bir anlaşmazlık sonucu savaş başlatma kararı alırlar ve büyük b...