"Bak anlaşalım. Ben sana 5 altın vereyim sen bana şu şekerleri ve yemekleri ver."
Satıcı Paul'a bakarak olumsuz anlamda kafasını salladı.
"Üzgünüm efendim. Daha fazla vermeniz lazım."
"Ah hadi ama ihtiyar. Verirsen ne olucak ?"
İhtiyar arsızca Ella'yı boydan boya süzdü. Kaşlarıyla onu gösterince Paul gösterdiği yere baktı.
"Eğer onunla bir gece geçirmeme izin verirsen buradaki şeyleri alırsın."
Paul sırıtarak adama baktı. Yumruk yaptığı eliyle adamın çenesine vurunca adam ,tezgahın üstüne duserek bütün yemeklikleri ezdi.
"Onunla değil de benimle bir gece geçir ihtiyar. Emin ol daha memnun kalırsın."
Paul adama son bir bakış atarak kardeşine doğru yurudu. Ella ona gülümseyerek bakıyordu. Paul bu bakışlardan rahatsız olunca "Ne bakıyorsun ?"
"Sen beni korudun."
Paul bıkkınlıkla nefesini dışarı verdi. Bazen kardeşi çok canını sıkıyordu. Ona belli etmese de kardeşini böyle konularda çok kıskanırdı. Hiçbir erkekle paylaşmazdı.
"İlk ve son koruyuşum."
Ella başını dalga geçercesine sallayarak yanında yürümeye devam etti. Her böyle bir olay yaşadıklarında hep bunu derdi ama onu korumaya devam ederdi. Sonuçta kardeşi tabi koruyacaktı.
"Bugün burada kalalım. Yarın yola çıkarız."
Ella başını sallayarak kasabanın sahibinin evine gidip kendilerine kalıcak yer ayarladılar.
Ella masaya oturmuş not tuttuğu defterine bakıyordu. Paul ise yatağa uzanmış bıçaklarını daha keskin olmasını sağlıyordu.
"Hey El sence oraya gidince neyle karşılaşıcaz ?"
Ella arkasına dönerek ona bir bakış attı. "Bir fikrim yok ama bütün yaratıklara bakıyorum."
"Bütün yaratıklara bakmanda ki amaç ne ? Oraya gidince görücez."
"Yaratıkların farklı farklı öldürülme şekilleri var Paul. Annem öyle yazmış."
Paul gözlerini devirerek bıçaklarını son kez temizledi ve çantasına koydu. Bu kasabadan hiç haz etmemişti. İçi her zaman ki gibi huzursuzluk dolmuştu.
Eski kapı çalınca kardeşler birbirlerine bakarak bakışlarıyla anlaşmaya çalıştılar. Paul nefesini dışarı üfleyerek kapıyı açtı.
Yaşlı bir adam onlara dönünce ikiside suratlarını burusturdu. Ama adam da ilginç hareketler vardı.
Elinden bir et parçasını düşürerek kanlı ellerini havaya kaldırdı ve pis sarı dişlerini gösterecek şekilde gülümsedi. Kahkaha atarak arkasını döndü ve koşarak ordan uzaklaştı.
"İşte bu çok ilginçti."
Paul adamın arkasından bakarken Ella ,et parçasını inceliyordu. Rengine bakılırsa bu bir hayvan etiydi.
"Hayvan eti." Ella ellerini birbirine sürterek Paul'a baktı.
"Tanrım bu çok iğrenç." Paul yüzünü burusturarak Ella'ya baktı. Ella bundan etkilenmemişti. Sırt çantasına bazı silahlarını koyarak deri ceketini ustune geçirdi. Çantasını omzuna asarak Paul'a bir bakış attı.
"Çıkıp etrafa bakıcam. Uslu dur."
"Peki anne." Paul sırıtarak yatağına tekrar yattı.
Ella kapıyı kapatarak etrafa bakındı. Ayın ışığı olmasa etraf zifiri karanlık olurdu. Caddeye çıkarak yürümeye başladı. Evlerden hiç ışık gelmiyordu. Ella bu durumdan şüphe duydu. Birkaç kez etrafına bakındıktan sonra ileride bir hareketlilik oldu. Botunda duran bıçağını çıkartarak yavaş ve temkinli adımlarla çöpün oraya yaklaştı. Yaşlı bir kadın çöpü karıştırıyordu.