Nefes nefese kardeşine bakarak ellerini dizlerine koydu. Ella sinirle üstüne doğru gelerek göğsüne yumruk atmaya başladı
"Merak ettin. Al ! Başımıza neler geldi !"
Paul ,Ella'nın küçük ellerini tutarak kendine çekti. Ella sinirden titremeye başlayınca "Şşş tamam güzelim geçti."
Paul ellerini kardeşinin pamuk gibi yumuşak saçlarında dolaştırdı. Ella kafasını iyice göğsüne bastırarak derin nefesler almaya başladı."Buradan gitmeliyiz hadi."
Paul küçük elini tutarak koşmaya başladı. Ella çok yorulduğu için ikizine ayak uyduramıyordu.
Paul durunca Ella da durmak zorunda kaldı.
"Güvendeyiz." etrafına bakarak "Yani güvendeyiz."Ella etrafına bakarak 'ciddi misin' bakışlarını yolladı.
Zaten başlarına ne geldiyse meraktan gelmişti. Bir vampirin peşine düşüp kasabadan çok uzaklaşmışlardı. Vampir ,etrafı duvarlarla kaplı bir şehire gelince Paul iyice meraklanıp içeri girmek istemişti. Ama kardeşi ilk başta buna izin vermemişti ama sonradan razı olmuştu. Bu şehire girince başlarına gelmeyen şey kalmamıştı. Çünkü bu şehir vampirlerle doluydu. İnsanlar da vardı ama çok azlardı. Zaten onlar da borçlarını ödemek için düzenli olarak kan veren insanlardı. Aslında herşey güzel ve planlı gidiyordu ama Ella'nın bacağı kesilince işler değişmişti. Vampirler kanın kokusunu aldıkları zaman peşlerine düşmüşlerdi. Bu zamana kadar hep bir kovalama içerisindelerdi. Ama sonunda Paul bir yolunu bulup şehirden çıkmıştı.
Ella pantolonu yırtarak bacağına baktı. İltihaplanmaya başlamıştı. Ellerini yumruk yaparak sinirle inledi. Paul yaraya bakınca kalbi acımıştı. Kardeşinin yerine kendi başına gelmesini yeğlerdi.
"Acıyor mu ?"
"Buda soru mu ?"
Ella'nın ani çıkışı Paul'u şaşırtmıştı. Ama kız da haklıydı hem yarası vardı hem de koşmak zorundaydı.
"Size buradan gitmenizi söylemiştik."
Paul bıçağını çıkartarak savunma pozisyonunu aldı. Karşısında Evan'a gorunce vücudu endişeden aranmıştı. Sehirdeyken onlara yardım etmişti. Tabi birde fıstık gibi bir kardeşi vardı.
"Aman Tanrım sen iyi misin ?"
Evan hızla hareket ederek Ella'nın yanına gitti. Elini yaranın yanlarında gezdirip derin bir iç çekti.
"Merhaba yakışıklı."
Alix'in sesini duyunca dudaklarını ısırarak kollarını açtı.
"Sarı vampir."
"Bana böyle hitap etme."
Paul gülerek ona doğru ilerledi "Ama çok yakışıyor."
Alix arsızca gülerek daha da yaklaştı. Burunları birbirlerine değince ikiside bir iç çekerek gerilediler. Alix arkadaşça elini tutarak Ella ve Evan'a döndüler.
Evan çelik bir hamleyle Ella'yı kucağına alınca Paul durdurmak istemişti ama onu da tutan Alix olmuştu.
"Bırak götürsün. Sende yorgunsun zaten."
Paul ,Alix'e bir bakış atarak başını salladı. Kardeşini kıskanıyordu apaçık ama şuanda gerçekten çok yorgundu.
Evan güçlü kollarını iyice Ella'nın küçük bedenine sardı. Düşüp ,canının yanmasını istemiyordu.
"Bacağını dikmeliyiz."
Ella ellerini göğsüne koyarak derin bir nefes aldı. İğneden korkmuyordu ama bacağı acıyacağı için hiç istemiyordu.