Ella rahatsızca küçük olan hücresinde kıpırdandı. Evet şuanda kardeşi ile bir manyak tarafından yakalanmış ve bu manyak onları bir hücreye kapatmıştı.
"Hey El ?" diyerek duvara yaslandı Paul. İkisinin hücresi ayrı olması işleri daha zor yapıyordu. Ella da duvara yaslanarak "Efendim ?" dedi. Umutsuz çıkan sesi buram buram çaresizlik kokuyordu. Paul kurumuş dudaklarını yalayarak küçük olan pencereden baktı "Bu bizim mankafalar bizi ne zaman kurtarmaya gelecek ?" dedi alayla.
Ella kardeşi görmese de başını salladı. "Bilmiyorum." diyerek yere oturdu. Başını soğuk duvara koyarak pis hücreye baktı. Onları kaçıran adama birşey yapamamışlardı. Çünkü iri yarı adam kaybolduktan sonra evden çıkmışlar ve gerisini hatırlamıyorlardı.
"Şu vampir güçlerini kullansan hani ?" diyerek zevzekliğini konuşturdu Paul. Ella sertçe duvara vurunca Paul susarak başını eğdi. Simdi onu kızdırmanın ne yeri ne de zamanıydı. İçeri genç bir adam girince Ella ayağa kalkarak ona baktı. İşte onları kaçıran bu manyak insandı.
"Paul." dedi adam gür sesi ile. Mavi gözlerini Paul'dan çekerek kadına baktı. Ella tiksinerek ona baktı ve kardeşinin hücreden çıkışını izledi.
"Paul yapma !" diye bağırdı Ella. Paul ona 'sorun yok' derecesine gülümseyerek adama ters döndü ve eğildi. Adam sırıtarak elindeki sopayı Paul'un sırtına vurdu. Ella bağırarak durmasını söylüyordu ama bir işe yaramıyordu. Paul sırf kardeşini korumak için bu acıyı çekiyordu.
"Yapma !" diye son gücü ile bağırdı Ella. Kardeşi kesik kesik inliyordu. Ella demir parmaklıkları tutarak sarstı ve itmeye başladı.
"Bak Ella seni korumak için bunları yapıyor. Aman ne tatlı." deyince Paul bağırarak "Sakın dinleme onu !" dedi.
Ella gözyaşları içerisinde demirleri daha da sarstı. Bağırarak son gücü ile iterek demirleri kırdı. Adam elindeki sopayı düşürerek kadına baktı. Paul ise gözleri büyümüş bir şekilde kardeşine baktı.
Ella kendine gelerek adama doğru yurudu ve yüzüne yumruğunu geçirdi. Adam o anki şaşkınlığı ile yere düşerek inledi. Ella kardeşine dönerek "Çık." dedi ve tekrar adama döndü. Paul zaman kaybetmeyerek dışarı çıktı. Karşısında Alix'i gorunce sevinçle yanlarına doğru koştu ama sırtı acıdığı için yere düştü. Hill hızlıca onu kaldırarak ata binmesini sağladı.
"Paul ,Ella nerede ?" Evan telaş içinde avcıya bakıyordu. Ella dışarı çıkınca derin bir nefes alarak kadına sarıldı. Hepsi zaman kaybetmeden atlarına bindi. Az önceki adam yüzü kan içinde dışarı çıktı. Paul şaşırarak adama ve Ella'ya baktı. Elinde balta gorunce Ella'yı izledi. Kadın ok ve yayını çıkartarak adamın tam gözünü vurdu. Adam yere duserek etrafa daha da kan sıçramasını sağladı. Kibriti eline alarak yaktı ve ateşi eve doğru fırlattı. Hepsi büyülenmiş bir şekilde Ella'yı izliyordu. Beyaz teni sanki sim dökmüş gibi parlıyordu ve mavi gözleri ışık saçıyordu. Ella atını döndürerek evlerine doğru sürmeye başladı.
***
Paul acıyla inleyerek Ella'ya baktı.
"Yavaş ol." güçsüz çıkan sesi Ella'yı üzmüştü. Sırf kendine zarar gelmemesi için kardeşinin canı yanmıştı ve bundan pişmanlık duyuyordu.Ella bezi temiz su ile arıtarak kardeşinin kurumuş kan ile kaplanmış sırtını temizledi. Bezi yere koyarak yavaşça elini sırtında gezdirdi. Bunu yaparken Paul kesik kesik nefesler veriyordu.
"Sen iyi misin ?" içeri ağlayan Alix girince Paul'un bakışları yumuşadı ve kadının elini tuttu. Dudaklarını alnına yerleştirerek "İyim." dedi. Ella onları yanlız bırakarak salona indi. Salonda kimseyi göremeyince mutfağa ilerledi. Hill pencereden dışarı bakarak kahvesini yudumluyordu.