Quizler ve sınavlar aşkına! :( Anladınız siz ne demek istediğim. Hepinize sınavlarınız da başarılar, hayırlısı olsun. Bölümü bugün akşamüzeri yazmaya başlayıp şimdi bitirdim, hatalarım vardır.Hepinizi seviyorum, iyi okumalar!
Bölüm ithafı: Tenefüslerde yeni bölüm ne zaman diye sorarak bendeki yazma isteğini bastıran okul arkadaşım Selvi'ye. Hey, unutmadan. Hikaye için bir kapak çalışması hazırlayan randompremsesi'ne sevgiler,teşekkürler bal. Çalışma galerimdeydi , telefonum hakkında bu ara bir sıkıntı yaşadığım için paylaşamıyorum. Bir daha ki bölüm multisine koyacağım.
-
" Siz ne insafsız arkadaşlarsınız be. Birinizde demez mi o ekmeği batırdığın ketçap değil kuşburnu reçeli diye." Anıl yüzünü buruşturarak bize sitem etmeye devam ediyordu. Küçük meşe rengi, ahşap kahvaltılıkta yer alan kuşburnuyu ketçap olarak düşünüp yemişti ve iki dakikadır kesintisiz söyleniyordu. Bir keresinde ağzına diken battığı için kuşburnudan nefret eden, ketçaba bayılan bu insan kaşlarını komik bir biçimde çatmış önündeki ketçap sıktığı patatesle ilgileniyordu şimdi ise.
Galata'da çok güzel, tarihi bir mekana gelmiştik. Dışından içine, kahvaltı servisinde kullandıkları tabaklara kadar her şey ahşaptı. Ahşabın sevdiğim kokusu ve her tondaki rengiyle muhteşem olan bu yerin kahvaltısı da son derece güzel ve doğaldı. Ev yapımı reçeller, söylediklerine göre arka tarafta yetiştirdikleri tavuklardan aldıkları yumurtalar, sıcak gözlemeler... Karnımızın doymasına yetmişti. Hatta o kadar çok yemiştik ki mide fesadı geçirirsek pek şaşırmazdık herhalde.
" Bu şişkin mideyle nasıl yürüyeceğim ben ya." Ece'nin söylenmesini Simay'da " Çok yedik valla." diyerek desteklemişti.
"Hadi o zaman kalkalım artık." Kağan'ın teklifini onaylayıp hepimiz ağır adımlarla yerimizden kalktık. Bir kişi hariç. Anıl hala oturuyor, burada bulamadığı için gidip yan tarafta bir marketten aldığı ketçabı kendi yumurtası ile güzelce karıştırıyordu. Hiç şaşırmayın çünkü bu dördüncü ketçaplı yumurtasıydı. Midesi bunu nasıl kaldırıyordu hiçbir fikrim yoktu.
"Anıl bence bu kadar yeterli." Büşra, Anıl'a tebessüm ederek konuştu ve onu kolundan tutarak oturduğu yerden kaldırdı. Anıl son defa yumurtasına bakıp "Elveda sarı yumurtamın kırmızı ketçapı." dedi ve yalandan burnunu çekti.
"Kırmızı yok Anıl. Sarıdan sonra söyleme o rengi." Bir anda çıkışmam çoğunu güldürse de "Ciddiyim." diye yineledim. O iki renk benim olduğum yerde bir araya gelmesin mümkünse.
"Sırdaş lacivert ketçap icat edilince söyle güzel hatrını kırmayıp lacivet ketçap derim lakin şu an elimizde olanlarla yetinmeyi bilmeli ve renklerine saygı duymalıyız öyle değil mi?" Anıl'dan hiç beklenmeyecek kadar gelen uzun ,mantıklı ve beni eleştiren cümleye Rüzgar dahil hepsi şaşkınlıkla baktılar önce. Sonra Simay çoğunluğu gaza getirerek "ooo" seslerinin yükselmesine sebep oldu.
"Anıl bir,Hayal sıfır. Dakika bir gol bir. Maç doksan dakika. Neler olacak dinleyin ve görün. Kağan radyo itinayla sunar." Anıl'ın yandaşçısı Kağan'a kötü kötü baktıktan sonra aklıma gelen şeyler üzerine sinsice gülümsedim. Sonra ise iki kere öksürüp konuştum.
"Hanımların dikkatine! Kağan overlok makinesi ayağınıza geldi. Halı,kilim,yolluk,paspas kenarına overlok çekilir. İtinayla yapılır , eleştirilere saniyesinde geri dönülür." Toprak, Büşra,Ece,Anıl, Kağan'ın renk değiştiren suratına karşı kahkaha atarlarken Simay sevgilisine gülmemek için dudaklarını birbirine bastırıyor, Rüzgar ise yan ağız bakıyordu.
"Şimdi ise Hayal bir, Kağan eksi bir." dedi Toprak, Kağan'ın omzuna eliyle vururken.
*
Kahvaltı yaptığımız mekan Galata kulesine çok yakın olduğu için yürüyerek gelmiştik. Heybetli, tarihi kalenin tam önünde hepimiz sıralanıp bir selfie yaptık. Tabii ki benim fikrimdi. Güzel bir efekt vererek çekildiğimiz fotoğrafın üzerine 'Kim demiş gerçek dostlar sadece karanlıkta ortaya çıkar diye.' yazıp tweetledim. Ardından herkes kulenin içerisine girmeye hazırlanmaya başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Olmayacak Bir Hayal
Novela JuvenilYeni. Üç harfli bir kelime genç bir kızın hayatının merkezi olabilirdi. Yeni okul, yeni arkadaşlar, yeni ikilemler. Evet, yeniler klişeydi belki ama o şanssızlığın dibinde olduğunu düşünürken hayatına iyi gelen birden fazla insanla tanışmıştı. ...