Yolculuk uzundu. En azından bana uzun gelmişti. Hastaneye girdik. Hastanelerden nefret ederdim. Bana hep küçükken geceleri geçirdiğim korkunç anıları hatırlatırdı. Küçükken sık sık astım krizine girerdim. Bu yüzden annemle hastaneye gitmek zorunda kalırdık. O hastane koridorlarında geçirdiğimiz saatleri aklımdan hâlâ atamıyorum. Ben bunları düşünürken morga geldik. Kapıyı açmadan önce derin bir nefes aldım. Göreceğim manzaraya hazır olup olmadığıma hâlâ emin değildim ama içeri girmek zorundaydım. En sonunda kapıyı açtım. Morgun tam ortasında üstü örtülü bir ceset vardı. Doktor sadece yüzünü görebileceğim şekilde örtüyü açtı. Bu oydu. Bu Kaan'dı. O güzel gözleri kapalıydı, bir daha hiç bir zaman göremeyeceğim şekilde kapanmışlardı. Elimde olsa bir gün boyunca ' resmini çizicem ' bahanesiyle rehin alıp gözlerini seyredebilirdim. İçimden bir parça kopuyordu sanki. Hâlâ beni nasıl gördüğünü öğrenemeden, hayallerimi gerçekleştiremeden gitmişti. Kötü hissediyordum. Göğüs kafesim ağrıyor, kalbim acıyordu. O, hayallerimdeki çocuk beş santim önümde duruyordu. Ama, sadece kalbi atmıyordu. Saçları hâlâ havalıydı. Ölse bile havasından taviz vermiyordu. Sadece yüzünün sağ tarafındaki benlerden birini görememiştim. Ama o anki şokuma verdim. Ağlamak istiyordum. Keşke şuanda ölmemiş olsa ve her zaman yaptığı gibi bana takılıp dalga geçseydi. Ama o artık ölmüştü, bir daha onu göremeyecek, sesini duyamayacaktım. Ben bunları düşünürken polislerden biri gitmemiz gerektiğini söyledi.
" Tamam, " deyip Kaan'ın kulağına bir şey fısıldadım. Evet. İntikamını alacaktım. Benim adım *Aden'se bunu yapacaktım. Tam çıkarken gözüm bir şeye takıldı. Kurşunlar! Kurşunların durduğu rafa doğru yürüdüm. Bunların onu öldüren kurşunlar olup olmadığını sordum. Doktor öyle olduğunu söyledi. Seri numarası kazınmıştı. Fakat iyice yaklaşınca kime ait olduklarını anladım.* ( Biliyorum biraz değişik bir isim ama adımdan memnunum. Anlamı cennet bahçesi. )
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İsimsiz Aşk
Chick-Lit" Git! " diye bağırdım karşımdaki çocuğa. Bağırmaya çalıştım belki de. Sesim o kadar güçsüz çıkmıştı ki, daha çok ölüyor gibiydim. Gözlerine son bir defa baktım. Beni kandıran, yalan söyleyen gözlere. Kendi zindanında yaşarken, benim hayatımı da hat...