Sabah erkenden uyandım. Bu gece birinin gelip gelmediğini merak ediyordum. Telefonu elime aldım. Şarjı azalmıştı. Hemen şarja taktım. Videoyu durdurdum ve izlemeye başladım. Hiç bir şey yoktu. Sadece gecenin karanlığı ve yalnızlığı. Ama sonra... Sonra videoda iki kişinin konuşmasını duydum. İlk konuşan " Abi bence ikinci kez girmek riskli. Şüphelenebilir. " ikinci ses " Haklısın lan. Ama bu oyunu ne kadar sürdürebiliriz ki. Eninde sonunda anlayacak. " Sonra birinin camdan içeri girdiğini gördüm. Biraz yanımda dikilip bir şeyler fısıldadı. Sonra duvara gidip post-it lere baktığını görebiliyordum. Ama kim olduğu belli değildi. Yüz hatları görünmüyordu. Hatta yüzü bile görünmüyordu diyebiliriz. Sadece uzundu. Post-it leri inceledikten sonra pencereye doğru yürüdü ve arkadaşına " Gidelim lan. " dedi. Videonun geri kalanında bir şey yoktu. Rüzgarın ıslık çalması, güneşin doğması, kuşların cıvıldaması...
Birinin odama girdiğini biliyordum. Ve içim bu kişinin hayır, bu kişiLERİN kim olduğunu öğrenmek için yanıp tutuşuyordu. Post-it lere bir daha baktım. Sonra bir daha ve bir daha... Ama her bakışta her şey daha da bulanıklaşıyordu.
Sanki biri elime bir günlük vermiş ama kilidini vermemiş gibi hissediyordum. Ve sanki günlüğü veren, benim meraktan yanıp tutuşmamı izlerken gülüyor, kahkahalara boğuluyor gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İsimsiz Aşk
Genç Kız Edebiyatı" Git! " diye bağırdım karşımdaki çocuğa. Bağırmaya çalıştım belki de. Sesim o kadar güçsüz çıkmıştı ki, daha çok ölüyor gibiydim. Gözlerine son bir defa baktım. Beni kandıran, yalan söyleyen gözlere. Kendi zindanında yaşarken, benim hayatımı da hat...