24.Bölüm - Hatıra

127 14 5
                                    

Bölüm OST: Kyuhyun - Till I Reach Your Star 

Multimedya Resim: Myung Dae & Cho Hee

Yemekten sonra alışveriş merkezinin içinde öylece yürüyorlardı. Hava soğuk olduğu için içerisi kalabalıktı.

İnsanlar, bir şekilde günlük hayatın stresini atıyordu alışveriş yaparak.

Peki, satın almak gerçekten mutluluk getirir mi?

Mutluluk, dostluk, aşk... Maddi şeylerde miydi?

Dong Yul, birden bir mağazanın vitrinine doğru yöneldi. Myung Dae, meraklı bakışlarla onu izliyordu. Dong Yul'un böyle bir şey yapacağına pek ihtimal vermezdi.

''Myung Dae-ah, bak.''

''Bu bir hırka.''

''Evet. Ne güzel değil mi? Bu senenin en moda renklerinden.''

''İyi de sen... İlgilenir miydin böyle şeylerle?''

''Neden? Moda atölyesinde çalıştığımı unuttun galiba. Ben de bir insanım ve belli bir yere kadar dünya işleriyle ilgilenirim.''

''Deneyebilirsin. Üstünde güzel durur.''

''Tamam, deneyeceğim. Ama bir şartla, parasını ödemek yok. Yemeği sen ödedin.''

''Ama... Pekala. Nasılsa kendine alacaksın.''

Az sonra mağazaya girmişlerdi.

''Myung Dae! Giydim. Nasıl?''

''İyi.''

''Bu kadar mı? Nasıl görünüyor biraz yorum yap.''

''Ben stilist değilim ki ne söyleyeyim? Rengi güzel, sana yakıştı.''

''İyi tamam. 19551 Won'muş. Kasaya gidelim hadi.'' (50 TL civarı)

Parasını ödeyip mağazadan çıkmışlardı. Birkaç dakika yürüdükten sonra Dong Yul, yavaş bir hareketle poşeti Myung Dae'ye uzattı.

''Güle güle kullan.''

Myung Dae öylece kalakalmıştı.

''Ne? Nasıl yani sen...''

''Senin için beğenmiştim. Ben maddi şeylere pek takılmam ama... Küçük bir şey. Benden hatıra olsun. Bakmasana, al hadi.''

Myung Dae, kendisine uzanan poşeti yavaş bir hareketle aldı.

İlk defa, aptal adamdan bir şey almıştı.

O, sadece bir hırka değildi belki de. Birikmiş ve hüzünlü bir dostluk ihtiyacının maddi bir dökülmesiydi.

Nedense alıştığım aptal adam, bugün bana bir hediye aldı. Hediye olarak adlandırılmış bir nesne var elimde ama... Hediye bu değil sanki.

Bilmiyorum.

Ama değil.

Myung Dae yine o meşhur sessizliğine bürünmüşken Dong Yul bu sessizliği yine bozan kişi olmuştu.

''Yine sustun. Düşünüyorsun galiba.''

''Ben hep düşünürüm.''

''Doğru, düşünmek senin hobin. Bak seni tanımaya başladım... Gerçi hediyeyi vermeden önce daha çok konuşuyordun, geri mi alsam?''

''Buradan çıkalım. İnsanlar beni bunaltıyor.''

Öğleden sonra sokaklar gene kalabalıklığını koruyordu. Ama hava biraz olsun yumuşamıştı.

Kartopu (눈 뭉치)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin