13.Bölüm - Bir Tutam Çaresizlik

160 18 2
                                    

Bölüm OST: Park Jung Min - Only (10th Anniversary Version)

Gece olmak üzereydi. Sokaklar boşalmıştı, herkes evine çekilmişti. Kış soğuğu, kasvet, gece, sokaklar... Hepsinin birer anlamı vardı belki de Myung Dae'de. Hüzünlü ve yalnız geceler...

Huzur kokan adam bu gece de hüzünlü.

Ya da yağmur adam diyelim.

Zamanla özlememeye başlayacağım. Bunu düşünmek bile şimdiden kalbimi acıtıyor. Martının ne kadar fırtınalı ve dalgalı olursa olsun sevdiği denizi bırakıp gitmek zorunda kalması gibi.

O martı denizinden vazgeçmiyordu.

Ama ben vazgeçmek zorundayım.

Yokluğunun takvimini tutmayacağım zamanla. İçim buruk kalacak, nasıl iyi olunur öğrenemeyeceğim ama seni kalbime gömeceğim. Senin mezarın tam benim kalbimde olacak. İleride buruk bir gülüşle, seni anlatırım herhalde.

Cho Hee... Her gece seni hatırlamaktan yoruldum. Her sabah aklıma gelmenden de yoruldum. İfadesizce bakıyorum etrafa, unutmaya çalışıyorum seni.

Bırak da unutayım.

Myung Dae ve Dong Yul, saat 23.00 gibi eve gelmişlerdi. Myung Dae paltosunu çıkarıp askılığa astıktan sonra salona geçti. Dong Yul, bir süre sonra çekingen adımlarla yanına geldi.

''Şey... Teşekkür ederim. Her şey için.''

Myung Dae, ayaklarını kanepeye uzatıp eline kumandayı alırken cevapladı.

''Bu mevzuya hiç girme. Kendimi aşırı iyi kalpli hissetmek istemiyorum.''

''Sen bilirsin. O zaman ben yatıyorum. İyi geceler.''

Dong Yul, şaşkın bakışlarla salondan ayrılıp odasına geçti. Myung Dae boş boş, kanallarda gezinip duruyordu. Az sonra çalan telefonuyla irkildi. Sehpanın üstünde duran, son model büyük telefonuna uzandığında ifadesi yine donuklaşmıştı.

Arayan Moo Hyuk'tu.

Meşgule attı.

Moo Hyuk tekrar arıyordu.

Myung Dae, kurtuluşunun olmadığını anlayınca en azından konuşup susması için telefonu açtı.

''Ne var?''

''Myung Dae-ah... Konuşmamız gerek.''

''Konuşacak bir şeyimiz yok.''

''Kapatma, dinle lütfen. Ben çok üzgünüm. Arkadaşlığımızın bu şekilde zedelenmesini istemezdim.''

''Tahmin ettiğim saçmalıkları zırvalayacaksan kapatıyorum.' 

''Myung Dae kap-' 

Myung Dae telefonu kapatıp sert bir şekilde sehpaya fırlattı. Ellerinin arasına aldığı başını telefonun tekrar çalmasıyla kaldırdı. Bu sefer telefonu bağırarak açmıştı.

''Ne var yine, arama artık!''

''Myung Dae...''

Myung Dae'nin ses tonu alçalmıştı. Arayan annesiydi.

''Oh anne... Üzgünüm. Telefona bakmamıştım.''

''Oğlum...'' 

''Anne? Neden ağlıyorsun ne oldu?''

''Şuan hastanedeyiz. Baban rahatsızlandı aniden, ambulansla getirdik.''

Myung Dae öylece kalakalmıştı. Çekik gözleri kocaman açılmıştı. Titreyen sesiyle cevapladı.

Kartopu (눈 뭉치)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin