10.Bölüm - Sır

130 16 3
                                    

Pazartesi olmuştu. Sevilmeyen gün... Öğrenciler ve çalışanlar için iğrenç bir gün. Hele ki soğuk havada sıcak yataktan çıkıp da işe, okula gitmek tam işkence.

Myung Dae'nin zaten uzun zamandır hiç kalkası gelmiyordu ya, neyse...

İstemsizce kalkmıştı. İşe gidip de Cho Hee'yi görmek içini acıtıyordu.

Hele ki başkasıyla görmek...

İmkanı olsa işi bırakmak isterdi ama mümkün mü? Artık Cho Hee'yi de görmek istemiyordu.

Bir yandan özlüyordu.

Çok özlüyordu...

En zoru da senin ona bakarken onun başkasına bakmasıydı.

Erkekler ağlamazdı değil mi? Ama ben ağlıyorum. İçime ağlıyorum çok. Tutuyorum nefesimi, boğulacak gibi oluyorum ve boğazım acıyor.

Keşke bana gülümsesen.

Sahi, yarım kalan hayallerimin neresindeydik?

Elini, yüzünü yıkadıktan sonra büyük kahverengi dolabının önünde bir süre dikildi. Dalgındı çok. Az sonra beyaz gömleğini ve siyah takım elbisesini aldıktan sonra birkaç dakikada giyinip aynanın karşısında saçlarını havaya doğru tarayıp şekil verdi.

Ne yapsa yakışıklıydı.

Kime yapıyordu ki?

Öylesine...

Telefonunu şarjdan alıp odasından çıktığı anda Dong Yul'un odasından gelen gümbürtüyle irkildi. Yavaşça, Dong Yul'un odasına girdi.

Dong Yul yerde oturuyordu.

Düşmüştü.  

''Ne oldu?'' 

Dong Yul kalkmaya çalıştı ama kalkamadı. Myung Dae bir an duraksadıktan sonra ona ''yardım etti.''

Koltuğa oturttu.

''Neyin var?'' 

''Aniden kalkınca gözüm karardı bir an...'' 

''İyi misin?'' 

''İyiyim. Git, geç kalma.'' 

Myung Dae sen bilirsin anlamında başını salladı, kapının eşiğinde son kez dönüp Dong Yul'a baktı.  

...

Seul'ün sabah trafiğini atlatıp bankaya gelmişti. Arabasını otoparka park ettikten sonra arabadan inip bankaya girmişti. Yavaş ve istemsiz hareketlerle masasına gittikten sonra paltosunu çıkarıp sandalyesine astı. Çantasını masanın dibine bıraktı.

Az sonra Myung Dae, kulağına gelen bir topuklu ayakkabı sesiyle durulmuştu. Bu yürüyüşü bile tanıyordu.

Yavaş adımlar...

Gelen Cho Hee'ydi.

Myung Dae başını kaldırmak istemiyordu.

Ama bir yandan da ona doya doya bakmak istiyordu. Kim bilir bir daha ne zaman görürdü...

Kalbine bir ağrı saplanmıştı.

Cho Hee, yüzüne gelen saçını yavaşça kulağının arkasına alarak alçak bir ses tonuyla konuştu. 

''Myung Dae...''

Myung Dae, derin bir nefes alıp ona döndü. Omzuna gelen saçları, beyaz gömleği ve pantolonuyla yine ''papatya saçlı kadını'' karşısındaydı.

Kartopu (눈 뭉치)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin