12.Bölüm - Buruk

124 15 2
                                    

Multimedya resim: Cha Myung Dae & Lee Dong Yul

Bölüm OST: Kyuhyun - At Gwanghwamun

''...Gittiği gün kalbim acıdı. O gitti, ben kaldım. Öyle bir yerde bıraktı ki... Sürekli düşünüyorum. Sevdiğime bir başkasının dokunuyor olması canımı acıtıyor. Kokusunu bir başkasının içine çekmesi canımı acıtıyor. Nefes alamıyorum bazen, şurama bir ağrı saplanıyor. Bundan sonra ben bileğimi kessem de hikaye... O gün sadece ölmeyi istedim. Ama şuan yaşamak istiyorum. Bir tarafım eksik de olsa yaşamak istiyorum. Ben bunları hak etmemiştim. Ama şimdi yapmam gereken şey, içim acıya acıya onu kalbime gömmek... Hoş, sana da bunları niye anlatıyorsam? Seul'e adam gibi bir iş bulup çalışmak için gelmiştin ama oturup beni dinliyorsun. Sende hiç akıl yok mu?'' 

Dong Yul öylece oturmuş, büyük bir sessizlik içinde Myung Dae'yi dinliyordu. Kucağında birleştirdiği elleri, terden ıslanmıştı. Bakışları, yüz ifadesi donuktu.

Sessizlik bir süre daha devam ettikten sonra Dong Yul cevap verdi.

''Aramız iyi olmayabilir ama yine de seni dinlerim. Yani... Bazen hiç tanımadığın biriyle dertleşmek istersin değil mi? Belki de öyle bir dönemden geçiyorsun.''

Myung Dae, başını yavaşça Dong Yul'a çevirdi. Dong Yul öylece karşıya bakıyordu. 

''Sen... Sen nasıl bir adamsın? Kişiliğin çok ilginç. Tanımadığın bir evde kalıyorsun, sahibiyle kavga ediyorsun ve hiçbir şey olmamış gibi dertlerini dinliyorsun. Sabırlı birisin doğrusu...''

''Sabretmek sandığın kadar basit bir şey değil.''

''Nasıl yani?''

''Yazın ortasında kışı özleyip kar yağmasını beklemek gibi.''

''Bu imkansız.''

''Ama beklemene engel mi?''

Myung Dae bir süre hiç konuşmadan, öylece karşıya bakan Dong Yul'u süzdü. Bu adamda bir şey vardı.

Bir süre sonra geriye yaslanarak rahatlamış bir sesle konuştu.

''Sen daha çok beklersin.'' 

''Sabırsız birisin.'' 

''Hadi be oradan...'' 

''Öylesin. Eğer beklemeyi öğrenseydin bu kadar acı çekmezdin.''

''Benim beklediğim gelmeyecek.''

''Bu da ayrı bir sorun...''

''Senin beklediğin biri mi var?''

Dong Yul, başını kaldırıp Myung Dae'ye döndü. 

''Artık beklemiyorum.''

''O zaman bana beklemeyi öğretme.''

''Senin sebebin var. Ama benim yok.''

''Neden?''

''Boşver.''

''Tabi canım, banane... Ne de olsa seni tanımıyorum.''

''Ben de tanımıyorum.''

Karşılaştıkları günden beri söyledikleri tek cümle ''Seni tanımıyorum.''du. İsimlerinden başka hiçbir şeylerini bilmiyorlardı birbirlerinin... Ama dikkat etmedikleri bir nokta vardı.

''Farkında olmadan birbirlerinin hayatına girmişlerdi.''

... 

Saatler 20.30'u gösteriyordu. Dong Yul, televizyonda oynayan diziye öylesine bakınırken Myung Dae yavaş adımlarla salona geldi. Bir süre duraksadıktan sonra konuştu.

Kartopu (눈 뭉치)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin