--2--

299 20 1
                                    

Yiğit'in ağzından

Cumartesi günümü uyuyarak geçirmeyi düşünürken Hakan abi aradı, iki saatliğine yerime bakar mısın dedi. Bakarım dedim bende. Aslında hiç içimden gelmiyordu ama babamın tanıdığıydı sonuçta. Birde babamın beni izlediğini bildiğimden-öyle olmasa bile giderdim- gitmeye karar verdim. Kalktım gittim, iki saat bekçilik ettim villaya. Hakan abi geldi ve ben eve gidip yatmanın hayalini kurarak yola koyuldum. Saat 12 olmuştu. Yollar, caddeler çok kalabalıktı bende ara sokaklardan birine girdim. Uyuma hayalini kurarak yürürken bir adamın bağırmasını duydum. Geri gidip baktığımda adamın biri kadının üstüne yürüyordu. Arkada başka bir kadın ağlıyordu. Belli ki adam arkadaki kadını döverken araya bu kadın girmiş, kurtarmak için. Kendisini kim kurtaracak, onu düşünmemiş.

Hemen kadını ittirip adama vurmaya başladım. Sonra polis geliyor diye bağırdı kadınlardan biri. Adamda kaçmaya başladı. Yerde duran çantayı alıp onların yanına gittim. Kadınlardan biri yere oturmuş diğerini sakinleştirmeye çalışıyordu. Çanta sizin galiba dedim yerde oturup ağlayan kadına ama benim değil şeklinde kafasını salladı. Yandaki kadın çanta benim deyip elimden aldı çantayı. Baka kaldım öylece.

Ben bu kızı hatırlıyorum. Kum torbasından resmen dayak yiyen, lafını kimseden esirgemeyen, pek arkadaşı olmayan, gözleri deli gibi bakan ama ne yaparsa yapsın beni güldürmeyi başaran bu kızı, Meyra'yı hatırlıyorum. Onu ilk kez karate salonunda kum torbasına vurmaya çalışırken gördüm. Daha doğrusu kum torbasından dayak yerken. Sonra kafasını çevirip bana baktı. Onu görünce güldüm. Ama o bana gülmeden daha hızlı vurmaya başladı kum torbasına. Birden neden değiştiğini anlayamadım. Daha sonraları hoca bizi eşleştiriyordu. Onu daha fazla görmek için yarım saat erken giderdim salona. Neden bilmiyorum, onu görmek bana iyi geliyordu, beni güldürmesini seviyordum.

Ama bir keresinde geç gitmiştim ve o Murat'la eşleşmişti. Bide üstüne üstlük gülüşüyorlardı. Benimle eşleştiğinde bırak gülmeyi yüzüme doğru düzgün bakmazdı. Neden kızdım bilmiyorum. Belki de bana bu kadar sıcakkanlı yaklaşmadığı için kıskanmıştım. Daha sonra ise ayağının çatladığını öğrendim. İki gün geçmeden takla atarken kolumun üstüne düştüm kolumu kırdım. Uzun bir süre onu hiç görmedim. Bir sabah ben okula giderken o arabanın içinde, bir günde ben arabanın içinde hasta bir şekilde giderken o okula gidiyordu, gördüm. Giden arabanın arkasından bakıyordu. Bir daha hiç göremem derken şimdi karşımdaydı. Kadını evine kadar bıraktık. Beraber sokakta yürümeye başladık.

'' Sende de iyi cesaret varmış.'' Dedim.

'' Ne yapsaydım, kadın dayak yerken çekirdek alıp izlese miydim yani.'' Dudaklarımı birbirine bastırarak gülme isteğimin gitmesini bekledim. Bu kız hiç değişmemiş. Acaba beni hatırlıyor mudur?

'' Hem ilk yumruk atan kazanır diye düşündüm.'' Dediğinde ikimizde gülüyorduk. Yürürken birbirimize bakmaya başladık.

'' Hayırdır ne bakıyorsun? Birine mi benzettin?'' İlk konuşan Meyra oldu.

'' Kimseye benzetmedim, neden benim gittiğim yoldan gidiyorsun merak ettim. Yoksa beni mi takip ediyorsun?'' Suratı değişti birden.

'' Ne takip edeceğim seni be. Benimde gideceğim yer bu yol üstünde.''

'' Ne bileyim dibimden ayrılmıyorsun.''

'' Dibinden mi ayrılmıyorum. Asıl sen benim dibimdesin. Ben kadına yardım etmeye çalışırken sen çıktın. Kadını eve ben bırakacaktım sen araya kaynak yaptın. Önümde yürüyordun hangi ara çıktın ki sen?'' Önünde gidenin ben olduğuma nasıl bu kadar emin oluyor anlamadım ama neyse.

TakipteyimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin