"abla"

3.6K 234 12
                                    

Buray hızla Gökçenin yanına gitti. Bir yüzüne bir dosyaya bakıyordu onu böyle ağlatan şeyin ne olduğunu merak ediyordu doğrusu. Hemen dosyayı elinden alıp yandaki masaya attı ve dizlerini kırarak sandalyede oturan Gökçeyle aynı boya geldi. Yere eğmiş kafasını çenesinden tutarak yukarı kaldırdı ve güven veren sesiyle sordu

"Gökçe, iyi misin?"

Gökçe hayır anlamında kafasını sağa sola sallayıp kollarını Buray'ın boynuna doladı ve hıçkırarak ağlamaya başladı. Buray telaşla sordu

"Ailenden birini mi bir şey oldu?"

Gökçe cevap veremedi. Evet kuzenim senin de özlemini çektiğin sevgilin diyemedi. Buray Gökçe'nin cevap vermemesinden bunun evet demek olduğunu zannetti daha fazla ne olduğunu üstelemedi zaten isterse anlatacağını biliyordu boşyere üstüne gitmek boşaydı. Kollarındaki kızı daha sıkı sarmaladı 'ben yanındayım' der gibi. Gökçe kendine geldikten sonra

"Beni eve bırakır mısın?"

Diye sordu. Buray kafasını olumlu anlamda sallayınca genç kızın koluna girerek yürümesine yardımcı oldu. Arabada sadece Gökçenin derin nefes alıp veriş sesleri vardı. Buray üstüne gitmek istemese de ne olduğunu merak ediyordu. En son dayanamayıp sordu

"Ne oldu Gökçe, anlatmak ister misin?"

Gökçe bir an telaşlandı sonra da

"Bir yakınım vefat etti"

Deyip konuyu kapattı. Buray eve kadar geçirdi Gökçe'yi ardından ilaçlarını alamk ičin açık eczane bulmaya yola koyuldu. İlaçları da hallettikten sonra rahat bir uykuya dalmak için eve sürdü.

Sabah okula gitmek için kapıdan çıkacakken Gökçeyi görmesiyle şaşırdı Buray. Kapısının önünde ne yapıyordu?

"Gökçe, ne işin var burda?"

Gökçe yine gülümsedi ancak bu eski gülümsemesi kadar içten ve huzur verici değildi kendini kandırmak için yapmacık gülümseme gibiydi.

"Beni şu mezarlığa tekrardan götürür müsün?"

Dün o kadar ağladıktan sonra yanına gitmek istemişti anacak gece olduğu için gidememişti ve yolu bilmiyordu. Sabah ilk işi Buray'ın kapısında belirmek oldu.

Buray dünkü acısına vererek kabul etti.

Mezarlığa vardıklarında Gökçe ne kadar gitmek istese de ayakları geri geri gidiyordu. En sonunda üstünde 'Melisa Doğan' yazan mezara geldi. Buray'a dönüp

"Bizi yanlız bırakır mısın?"

Dedi. Buray 'neden' der gibi bir bakış atınca Gökçe hemen durumu açıkladı.

"Dün sana söylediğim vefat eden kişiye orda iyi bakması için konusacağım"

Dediğinde Buray her ne kadar mantıksız bulsa da tamam dedi. Gökçe de saçma bir bahane olduğunu biliyordu ama daha mantıklı bir şey bulamadı.
Buray yanlarından uzaklaşınca Gökçe tuttuğu göz yaşlarını serbest bırakarak kuzeninin mezarına sarıldı. Bir yandan da konuşuyordu.

"Buldum bir tanem, buldum. Bana söylememekte ısrar ettiğin şu kızın kim olduğunu buldum. Kalbinin sahibini öğrendim."

Ağzından bir hıçkırık çıkıp konuşmasına devam etti.

"Ama emin ol kalbine çok iyi bakıyor, hatta biliyor musun senin kalbini taşıdığı çok belli o da Buray'a aşık, evet Melisa, Almira da Buray'a aşık"

Yaklaşan adım sesleriyle konuşmasını bitirdi genç kız. Kalkıp Buray'a sarıldı ve içindekileri döktü.

"Ben düşünmekten yoruldum. Benim yerime de düşünür müsün? Benim yerime ilgilenir misin insanlarla. Yalanla, ihanetle, yalnızlıkla..."

Kalbimin SahibiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin