"Mezarlık"

4.1K 238 10
                                    

Almira duyduklarından sonra koşarak cafeden çıktı. Çıkarken Buray'ı görmemesi kendisi için iyiydi çünkü görürse bu kadar güçlü duramayacağını biliyordu. Dışarıdaki kar yerini yağmura bırakmıştı, ve hava yağmurlu olmasına rağmen soğuk değildi. Almira adımlarını yavaşlatarak yürümeye başladı. Bir insanın her sözü mü can yakardı, Buray'ın yakıyordu ama. Ağlamasını gizlemedi zaten yağmuru bu yüzden seviyordu, yağmurun altındayken ağladığı belli olmuyordu. Göz yaşları yağmur damlalarıyla birleşiyordu. Ama genç kız zaten doğuştan şanssızdı. Kalbi delik doğmuştu, kalp yetmezliği vardı. Hayat ona başından kazığını atmıştı. Düşüncelerinden eve varınca kurtuldu, hemen odasına çıkıp kendini yatağa attı.

Kendini çoğu kez uyarmasına rağmen yine de aklını dinlememiş kalbine uyarak onu sevmişti, ama kalbi de ona hayat gibi kazığını atmıştı. Bu hissettikleri bağımlı olmak gibi bir şeydi, ilk başlarda mükemmel hissediyorsun, mutlu oluyorsun ama sonra ona bağlanınca seni ölüme sürüklüyor ya da acı çektiriyordu. Ve geri dönüşü olmuyordu.

Tüm yaşadığı yorgunluklarla uykuya daldı genç kız.

                &&&&&&&&&&

Ders boyu burnunu çekip duruyordu Buray, dün Almiradan sonra dışarı çıkıp yağmurun altında Melisa'nın mezarına gitmişti. Almira ona Melisayı hatırlatıyordu ve daha cok özlemesini sağlıyordu. Saatlerce mezar başında kalıp ıslanmıştı ve bu sebepten hasta olmuştu, ama pişman değildi çünkü yağmur huzur veriyordu. En sonunda zil çaldı ve Buray sınıftan çıkıp kantine indi kantinci kadından bir yeşil çay istedi ve alıp grubun yanına oturdu. Batuhan Buray'ın bu haline bakıp kahkaha attı ve konuştu.

"Abi burnun domates gibi olmuş, hasta mı oldun sen? Hahahha "

Hala kahkaha atıyordu çünkü Buray ilk defa böyleydi. Ama hala yakışıklılığından bir şey gitmemişti. Buray sinirle elini masaya vurup sakin tutmaya çalıştığı sesiyle

"Melisanın mezarındaydım Batu, soğuk çarptı."

Dedi. Batuhan'ın gülüşü anında solmuştu. Biliyorlardı Melisa konusunda ne kadar hassas olduğunu. Dudaklarını oynatarak

"Özür dilerim"

Dedi ve kafasını eğip göz temasını kaçırdı. Masada bir na sessizlik hakim oldu ama bunu Kaan bozdu.

"O yüzden mi ektin dün beni?"

Buray kafasını aşağı yukarı sallayıp onayladığını belirtti ama Kaan kızmak yerine susmayı tercih etti. Buray yine burnunu çekip elindeki bitki çayını bir yudumda bitirip masadan kalktı. Ne ders işleyecek hevesi vardı ne de kafası bir şey alacak durumdaydı. Gökçeyi arasa iyi olacaktı, o kızla konuşmak unutturuyordu bazı seyleri yanında gülümsemesini sağlıyordu. Arayıp kulağına götürdü telefonu okul kapısından çıkarken. Kısa bir çalıştan sonra açtı telefonu Gökçe

"Alo?"

Numarası kayıtlı olmadığı icin alo demkle yetinmişti Gökçe, ona göre seslenecekti.

"Alo Gökçe, ben Buray"

Gökçe, Buray'ın olduğunu öğrenince yine o gülümsemesiyle insana huzur veren sesiyle komustu.

"Numaran kayıtlı değildi de, neyse ne haber Buray?"

Buray şimdiden unutmuştu aklındakileri, Gökçe gerçekten çok iyi bir dosttu onun için hatta sebebini bilmesede güvendiği tek kişiydi. Kaan'a bile bu kadar güvenmiyordu.

"İyi değilim be Gökçe, buluşabilir miyiz?"

O sırada arabanın anahtarını çıkartıp kapıyı açıyoedu. Sürücü koltuğuna oturup arabayı çalıştırırken Gökçe cevap verdi.

Kalbimin SahibiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin