Bölüm 4

487 19 4
                                    

Delice bir dürtüden dolayı, güzelim akşam yemeğini kaçıracaktım. Üstelik bugün topladığım ıvır zıvırların para etmeyeceği de aşikârdı. Tüm bunları düşündüğümde kolumu şefkatle tutan bu adamın cömert teklifine hayır diyemedim, daveti başımla kabul edip lokantanın sıcak kapısına yöneldim.

Birkaç adım sonra lokantaya vardık. İçerisi hayli küçüktü, dört beş masa dip dibe gelecek şekilde dükkâna yerleştirilmiş, yerlere de çamurdan korunmak için talaş serpilmişti. Tepemizde düşük voltajlı bir ampul yanıyordu ve tam karşımdaki duvarda antika bir duvar saati asılıydı. Saatin ihtiyar yelkovanı, beşe on dakika kaldığını söylüyordu bana.

İçeri girer girmez dükkân sahibi şöyle bir ürperip derisini kemiren soğuktan arındıktan sonra yemeklerin bulunduğu tezgâha geçti ve hazırlık yapmaya başladı.

Çarçabuk ocağı yaktı, tabakları hazırladı ve ardından çekmeceden kaptığı çatal bıçağı masaya getirdi. Yan masadan bir tuzluk aşırıp oturduğum masadaki baharatlığın eksik gözüne iliştirdi.

Tüm bunları yaparken kendimi kötü hissetmeyeyim diye gülümsüyor ve dükkân hakkında bir şeyler mırıldanıyordu.

Ancak hangi konuya girse sözler bir şekilde yoksunluğumu çağrıştırıyordu. Bu yüzden hemen başka bir konuya geçiyordu. Lakin ne derse desin, ettiği lafın ucu bir şekilde dokunmasına engel olamıyordu. Havalardan söz edecek olsa sokaklarda yaşadığım için konuyu devam ettiremiyordu. İş yerini anlatacak olsa işsizdim, ailesinden bahsedecek olsa yapayalnızdım...

Velhasıl bu zor sohbet girişimleri esnasında yemekler ısınmıştı. Zavallı dükkân sahibi birkaç tabak eşliğinde onları masaya getirdi. Yemeklerin kokusu burnumu ele geçirmiş, dilimi sulandırmıştı.

Lakin benim aklım istasyondaydı ve gözümü saatten alamıyordum. Yorgun akrep ve yelkovan, işini iyi yapan bir pazarlamacı gibi bana beşe beş kaldığını, böyle bir fırsatı bir daha yakalayamayacağımı söylüyordu. Saatin tik takları ilerledikçe içimi karşı konulmaz bir gitme isteği kaplamıştı.

O esnada elimi kaşığa uzatmış yemek yemeye hazırlanıyordum. Ancak ani bir karar değişikliğiyle kaşığı bıraktım ve ayağa kalktım.

Masadan hızlı kalkışım zavallı adamı şaşırtmıştı. Kapıya yöneldim ve özür içerikli birkaç cümle kurarak istasyona gitmek zorunda olduğumu söyledim. Ardından kapıdan çıktım ve koşarak lokantadan uzaklaştım.


Hayalet Tren(KİTAP OLDU)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin