Bölüm 8

298 14 2
                                    

İhtiyar lafını bitirmiş ve ellerini sakallarına götürmüştü. Kendini huzurla koltuğuna bırakmış mutlu bir yüz ifadesiyle beni izliyordu.

Vagonun alev rengi ışığından mıdır yoksa soluğuma karışan hafif tarçın kokusundan mıdır bilmiyorum ama içimi dizginlenemez bir yaşama isteği kaplamıştı. Kalıp bu zevklere gark olmak istiyordum.

Lakin ihtiyarın da dediği gibi sanırım böyle bir gariplikle karşılaşmak insanı tuhaflaştırıyor ve yapmak istediği şeyin tam aksini yapmaya zorluyordu. Çünkü içimde nedensiz bir "Hayır!" deme isteği vardı.

Sırtımı kanepenin yumuşak tenine teslim etmiş bir hâlde kondüktörü beklerken gözüm bir an için istasyonun başıboş görüntüsüne takıldı.

Şehre karanlık çökmüştü ve gökyüzünden aşağı küçük kar taneleri süzülüyordu. Semtin cefakâr sokakları yine sessizlik tarafından ele geçirilmişti.

Tam şu anda beni sıcaklığıyla ve huzuruyla şımartan hayat, bu trenin ardında birçoklarının canına kastediyordu. Kimileri hastalıktan ölüyor, kimileri donuyordu. Bundan emindim.

Sokaklarda yaşadığım zamanlarda çok fazla ölüm görmüştüm. Her türden canlının yaşamına ve ölümüne şahit olmuştum.

Bu trenin dışında beni bekleyen şey yaşamın işte bu keskin kollarıydı. Eğer ki trende kalmak istemezsem vagondan iner inmez soğuğa karşı korunaklı kuytu bir yer arayacaktım kendime.

Yemek yemek için insanlardan yardım dilenecek ve ertesi gün tekrar demir toplayıp para kazanma telaşına düşecektim. Tüm bu düşünceler yalnızlığın o mide bulandıran tadını damağıma taşımıştı. O an içimi koca bir karanlık kapladı.

Dışarıda beni bekleyen berbat bir hayat vardı. Bu aklıma gelince trende kalamama ihtimalimi düşündüm ve korkmaya başladım. Kalbim dile gelse burada kalabilmek için avazı çıktığı kadar bağıracaktı.

O esnada kapı açıldı. İki metre boyunda ve pos bıyıklı bir adam içeri girdi. Şık ve temiz takım elbisesinin içindeki asil görünümüyle beni süzdü ve ciddi tavrıyla yanı başıma kadar sokuldu. Ardından elini uzatarak biletimi istedi.

Yutkunup yerimden doğruldum ve bileti kondüktöre verdim. Kondüktör heybetli bedeniyle başucumda dikilmiş biletimi kontrol ederken ona "Hayır" deme ihtimalimi düşünüyordum. Zira iki uçlu mizaç bozukluğu olarak tanımlanan bipolar bozukluğa sahiptim ve bir anda bambaşka birine dönüşüp farklı kararlar verebiliyordum. Bir anım, bir anımı tutmuyordu. Bu yüzden telaşlanmıştım ve kondüktörün elini çabuk tutması için içten içe dua ediyordum.



Hayalet Tren(KİTAP OLDU)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin