Bölüm 10

272 14 2
                                    

Beni bir anne şefkatiyle saran montumu çıkardım, üzerinde yanıklar ve bana geçmişi hatırlatan tuhaf bir kokusu vardı.

Onu öylece üzerimden çıkarttım ve cansız bedenini siyah poşetin içine tıktım. Ardından bir çocuk yüreği kadar sıcak kazağıma gitti elim. İçimdeki merhametin canına kıydım ve onu da bedenimden öteleyip karanlığa savuşturdum. Sonra sıska bacaklarımın ihtişamlı örtüsü olan pantolonumla vedalaştık ve bu zamana dek süren dostluğunu hiçe sayıp onu da terk ettim.


Öfkeliydiler, serzenişlerini duyar gibiydim. Zalim kara poşet bu kadarla yetinmemişti, tüm benliğimi yutmak istiyordu. Bunun üzerine çoraplarımı ve iç çamaşırlarımı da ona bağışladım ve ağzını sıkıca kapadım. Ardından kondüktörün verdiği temiz havluları bedenime doladım ve vagondan içeri adım attım.

Birkaç adım sonra her şey değişti. Sıcak havanın insanı tıkayan basıncı boğazıma çökmüştü. Tenimdeki gözeneklerin kabardığını ve derimin nefes almaya başladığını hissediyordum.

Bu boğuculukta tek görebildiğim şey, havaya otur muş su buharıydı. Onun dışında, kulaklarımda histerik su sesleri yankılanıyordu. Derken yavaş yavaş bu duruma alıştım ve buharların arasında siluetler görmeye başladım. Kısa zaman sonra bu siluetler kanlı canlı adamlara dönüştü.

Altın musluklardan oluşan çeşmelerin başında insanlar köpükleniyor, keseleniyor ve yıkanıyordu. Kimileriyse ortadaki havuzda yüzüyordu.

Her şey öylesine berraktı ki bundan önce gördüğüm tüm manzaraların net olmadığını düşündüm. Sanki birisi havadaki buharı çekip almış yahut evveliyatında bozuk olan gözlerimi iyileştirmişti.

Gözlerimi ovuşturup etrafa bakmaya devam ettim. Merkezde duran havuz iki bölüme ayrılmıştı. Büyük bölüm yüzmek isteyen insanlar için ayrılmışken diğer küçük bölümde dev bir aslan başı heykeli vardı.

Altın varaklı heykelin ağzından kuvvetli bir su dökülüyordu. İnsanlar onun altına girip dakikalarca bekliyorlardı. Ben bu görüntüye bakakalmışken heybetli bir adam bana seslendi:

"Hoş geldin arkadaş!"

Başımı sesin geldiği yöne çevirdim. Köşede, altın varaklı kurnanın başında, hafif kirli sakallarıyla ve elaya çalan gözleriyle bir adam oturmuş elindeki tasa su dolduruyordu. Başımı eğerek selam verdim. Bunun üzerine adam samimi bir tavırla gülümseyerek beni yanına çağırdı. Olduğum yerden kalkıp adamın bulunduğu çeşmenin diğer tarafına çöktüm.

O an iri adamın kemikli yüzü birden ekşidi:

"Sen daha yıkanmadın mı yoksa?"

Elimdeki poşeti alıp kenara koydu. Sonra eliyle kapı girişindeki havuzu göstererek, "Bak şu kapının dibindeki suyu görüyor musun? Oradan bu tarafa yıkanarak geleceksin. Her bölümde kirinden biraz daha arınırsın. En sonunda, şu aslan başlı heykelin ağzından akan kaynar suda birkaç dakika beklediğinde ruhun temizlenir, tüm kirinden arınırsın" dedi.

Çeşmenin başında duran açılmamış bir sabun paketini elime verdi ve aslan heykeline ulaşana kadar sabunu bitirmemi söyledi. Bunun üzerine olduğum yerden kalktım ve dediği gibi ilk havuza girdim. Su fazla sıcak değildi, hatta ılık olduğu bile söylenebilirdi.

Usulca suya dalıp çıktım ve elimdeki paketi açıp sabunu çıkardım. Altın renkli sabun, tenime değer değmez temizlenmenin insan vücudunu rahatlatan o etkisini hissetmeye başladım. Sabunun o kaygan dokusu vücuduma yayıldıkça yaşanmış tüm kötü anıların buharlaştığını hissediyordum.

İyice köpüklendikten sonra havuza tüm bedenimi bir kez daha daldırdım ve diğer bölüme geçtim. Su, burada biraz daha sıcaktı. Anladığım kadarıyla ısı, diğer bölümlere geçtikçe artıyordu.

İkinci kez köpüklendikten sonra yine suya dalıp çıktım ve kendimi üçüncü havuza attım. Su epey ısınmıştı.

Tenimdeki kirden arınmıştım ancak yine de söyle nenleri uygulamak adına sabunlanmaya devam ettim.

Bu kısımda da durulanarak insanların yüzdüğü büyük bölüme geçtim. Lakin burada kimse kendini köpüklemiyor, sadece yüzüyordu. Ne yapacağımı bilmeden önümde yüzen adamı durdurdum. Adam ayaklarının üzerine basıp yüzüme baktı.

"Affedersiniz, bu bölümde yıkanamıyor muyuz?" diye sordum, "Aslan heykelinin olduğu bölüme geçmek istiyorum ama elimdeki sabunu bitiremedim daha."

Adam oldukça ciddi bir ifade takındı ve ardından elini omzuma götürüp parmağıyla cildimi kontrol etti.

"Söylenenleri doğru bir şekilde yerine getirmişsin. Tenin temizlenmiş, artık sabunu yemen lazım ki için de temizlensin. Sabunu bitir ve bir süre yüzerek vakit geçir. Ardından yan bölüme geçip kaynar sudan iç ve yıkanma faslın bitsin" dedi ve yüzmeye devam etti.


Hayalet Tren(KİTAP OLDU)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin