Quiddich Çalışmaları

27 2 0
                                    

Albus, bir hafta sonra bile geriye bakıp, o çarpışmayı yaşadıkları günü düşününce içini önüne geçilemez bir yorgunluk hissi kaplıyordu. Ve bu da yetmezmiş gibi, ekim ayının son haftası, son Quidditch takımı seçmeleri vardı ve bu Albus'un takıma girmesi için de son şansıydı. Sabah uyandığında ilk işi, üzerindeki Slytherin cüppesini çıkarıp sandığının bir köşesine tıkmak oldu. Sonra da hemen yağmurla balçığa dönüşmüş okul arazisine, yatağının hemen yanındaki küçük, yağan sert yağmurdan dolayı bazı yerleri aşınmış penceresinden baktı. Yağmur biraz dinmiş ve bulutlar da hafif hafif dağılmasına karşın, yine de cama vuran sert rüzgar, o gün onları, yani Albus ve Lenny'i zorlu bir Uçuş Dersi'nin beklediğini gösteriyordu. Yemek için Büyük Salon'a indiğinde her ne kadar umutla kubbeye doğru baksa da, bu havanın değiştiğini göstermiyordu. Ama yine de aceleyle yemeğini yerken, önceki hafta yaşadığı şoku düşünüyordu; bir Slytherin'le bir Gryffindor dosttu. "Quidditch seçimleri çoktan başladı, küçük kardeş." dedi James. "Ben de seçmelere katıldım. George dayı'nın kızı var ya, kovalayıcı oynayan, benim iyi bir Arayıcı olabileceğimi söyledi-" Albus'un midesine kocaman bir yumruk inmişti sanki, uzun zamandır çalıştığı şey ağabeyinin yüzünden heba olabilirdi, "-ama yaşım çok küçükmüş. Olsun, ben yine de şansımı deneyeceğim." Eliyle iki tarafından tuttuğu Füme Ringa balığından büyük bir ısırık aldı. Albus, James'e hiçbir şey demeden, çoktan yemeğini yiyip, okul bahçesine açılan kapının önünde kendisini bekleyen Lenny'nin yanına koştu. Durumu oracıkta hemen ona anlattı. Ama Lenny'nin yüzündeki ifadede hiçbir değişiklik yoktu. "Bu, yine de çalışmamızı etkilemeyecek, değil mi?" dedi Albus'a. Albus'un sorgulayan bakışlarına ek olarak da, "Hanginiz daha çok çalışırsanız, o, seçmelerde daha başarılı olur. Bu yüzden, dersten sonra yine çalışıyoruz değil mi?" dedi. "Ama hep, Quidditch soyunma odasından aşırdığımız süpürgelerle uçuyoruz." dedi Albus, "Quidditch başladığında gerçek bir süpürgeye ihtiyacım olacak, tabii takıma girmeyi başarabilirsem-" "Evde süpürgen var mı?" dedi Lenny, bir yandan da okul arazisine bakınarak. "Aslında var." dedi uzun süre düşündükten sonra Albus. "Babam, James'e Lilly'e ve bana birer tane almıştı. Hani, belki okula başlamadan uçmayı öğreniriz de antrenman filan yaparız diye." "Bak, işte sorunu çözdük bile." dedi Lenny ve tam o sırada dersin başladığını belirten zil çaldı. "İşte asıl sorun da o." dedi Albus, bir yandan zindanlara yönelir bir yandan da geçen hafta, annesinin gönderdiği kar beyazı, baykuşu hatırlayarak, "Noel'de Kovuk'tayız."* Albus ve Lenny iki saatlik İksir dersinden sonra soluğu Biçim Değiştirme'de aldılar. Profesör McGonagall'ın dersleri gittikçe zorlaşmaya başlamıştı. Artık tüm öğrencilerin, disiplinli ve kusursuz büyüler gerçekleştirmelerini istiyordu ve sadece Quidditch seçmelerini düşünen Albus için bu çok zordu. Zira Profesör McGonagall, onlardan, bir kadeh suyu, Rom'a dönüştürmelerini istediğinde, Albus'un kadehinin içinin Balkabağı Suyu rengini almış ama hâlâ su gibi tadı olan bir içecekle dolu olması, zaten yığınla dolup taşan ödevlerini, yapılması daha da zor hâle sokmuştu. Son ders arasında ödevlerini yapmak için tek başına kütüphaneye uğradığında, orada dev ansiklopedilerin altında, umduğu gibi Rose'u bulduğunda, buna oldukça çok sevinmişti. "Sana, o çocukla takılmamanı söylemiştim." dedi Rose, bir yandan da Albus'un ödevini yapmaya çalışarak. "Gittikçe tembelleşiyorsun. Daha geçen derste Profesör Binns sana tam beş kez seslenmesine rağmen onu duymamış gibi yapmana inanamıyorum." "Uyumuşum, ne yapayım?" dedi Albus, mağrur bir çocuk sesiyle. "Başkasına seslenseydi o da duymayacaktı. Zaten derste senin başarına erişebilerek, bir dersi sonuna kadar dinlemiş bir Gryffindor daha yok." Rose'un gülmesi Albus'u sevindirmişti. "Babamın anlattığına göre annen de senin gibi çalışkanmış." dedi. O sırada kütüphaneyi topuklu ayakkabılarıyla dolaşan kütüphane müdürü Madam Pince yanlarına geldiğinde, Albus, her ne kadar sadece ders hakkında konuştuklarını söylese de "Burada yüksek sesle konuşmak yasak!" diye sessizce bağıran yaşlı kadın, Albus'u, daha ödevi bitmeden kütüphane dışına kışkışladı ve zorla da olsa kitaplarını alan Albus, derse girmeleri gerektiğini gösteren zil çaldığında, soluğu Karanlık Sanatlara Karşı Savunma sınıfında aldı.*Albus'la Lenny, tüm dersler bittikten sonra, bir kez daha kendilerini Quidditch sahasında bulduklarında, orada Madam Hooch'tan ek ders alan James'i görmeyi beklemiyorlardı. Sahanın her yanı, her zamanki gibi, çamur ve su birikintileriyle kaplıydı. İkili, şu anda havada James'e bağırarak direktifler veren Madam Hooch'a bakarken, kendilerine seyirci koltuklarında yer buldular. Daha iki dakika geçmişti ki Madam Hooch, gözünde değişik bir gözlükle aşağıda oturan Lenny'le Albus'a baktı ve onların yanına inmeye karar verdi. Aşağı doğru inerken, Albus, James'in, "Zavallı çocuk." diye sayıkladığını, gürültüyle uluyan rüzgara rağmen duyuyordu. "Tracey'nin süpürgesini almışsınız, bakıyorum da." dedi Madam Hooch, Albus'un onda daha önce hiç görmediği bir yumuşaklıkla. Lenny'e bakmadan devam etti, "Siz de ağabeyiniz Mr. Potter'la ek ders almak için geldiyseniz, süpürgenizi sakladığınız oturağın altından çıkarıp derse katılabilirsiniz." Albus bir an için Lenny'e baktı, sonra onun onaylayan bakışlarını görünce Madam Hooch'a dönüp, "Arkadaşım Lenny de derse katılabilir mi?" diye sordu. Bir yandan da utançla Tracey'e ait olan süpürgeyi çıkarıyordu. "Lenny mi?" Madam Hooch, sarışın çocuğa boş gözlerle bakıp, "Hayır, olmaz." dedi yine sert sesine dönerek. "Demek istediğim, kusura bakmayın ama iki Potter'ı idare etmek, benim için yeterli." dedi ve peşinde Albus'la, yeniden oyun alanına döndü. Albus, James'in yanına geldiğinde, "Hepsi Rose'un başının altından çıktı." dedi James, sinirli bir ifadeyle, "Bana, ek ders almam gerektiğini söyledi. Kadın derse başladığımızdan beri bağırıyor, vaktin varken kaçsaydın keşke-" Ama sözü Madam Hooch'un sesiyle kesildi. "Şimdi!" diye bağırdı Madam Hooch, disiplinli bir ses tonuyla. "İlk önce Snitch'i salıvereceğim! Bakalım, ağabeyiniz kadar iyi misiniz, Mr. Potter." Ve akşamın karanlığında, yeniden başlayan sağanak yağmurla birlikte, küçük Altın Snitch'i, oyun için gereken topların bulunduğu sandığı açarak, serbest bıraktı Madam Hooch. Albus, daha ne olduğunu anlayamadan, James ileri doğru atılmıştı -Albus şu ana kadar sadece Süpürge'siyle nasıl uçulacağını öğrenmişti, Lenny, ondan, daha önce bir Snitch'i yakalamasını istememişti. Mecburen Albus da, gözüne vuran ince ama sert damlalardan kaçınarak, James'i izlemeye çalıştı. Buna rağmen daha beş dakika olmuştu ki, James, elinde küçük Snitch, "Yakaladım! Yakaladım!" diye bağırmaya başlamıştı. Yaklaşık bir yarım saat kadar daha Snitch yakalamaya çalıştılar, ama her seferinde James, kardeşinden önce davranıyor, Altın Snitch'i kolayca yakalamayı başarıyordu. Daha sonra Madam Hooch, onlardan Quaffle'ı aşağıdaki sandıktan alıp, kendisi de kaleye geçerek sırayla sayı yapmaya çalışmalarını istedi. Albus'un ilk atışı başarılıydı. Sonra sıra James'e geldiğinde Quaffle, kaleyi nerdeyse iki metre kadar sıyırıp, sahanın dışına çıktı. James, Quaffle'ı almaya giderken Madam Hooch, Albus'un yanına yaklaşıp, havada sağa sola savrularak yağan yağmura aldırmayarak ilk atış için oldukça başarılı olduğunu söyledi. James geri döndüğünde, Madam Hooch bir kez daha Albus'un atış yapması için kale direklerine geçti. Albus, Quaffle'ı eline aldığında içini inanılmaz bir heyecan seli kapladı ve atışını yaptı. Kocaman top, tam da istediği gibi sağ kale direğine girmesi kesin bi şekilde falso alırken, bir anda keskin bir kavis alarak ortadaki direğe yönelmiş ve sayı olmuştu. İçinde Madam Hooch'u istemeden de olsa biraz küçük düşürdüğü için pişmanlık duymasına rağmen, yaptığı atıştan oldukça zevk almıştı. Göz ucuyla, en iyi arkadaşı Lenny'e baktığında onun baş parmağını havaya kaldırıp onaylayan bir ifadeyle kendisine bakması, onu daha da bir heyecan ve sevinç duyguları seline sokmuştu. Madam Hooch, "Bravo, Mr. Potter! Çok iyi bir atıştı." derken artık yağan yağmura ya da yüzünü nerdeyse uyuşturacak kadar sert esen rüzgara aldırmıyordu. Çünkü, Madam Hooch, Albus'un, seçmelere katılmaya hak kazandığını söylediğinde, o bunu, bir şekilde önceden biliyordu.* Ertesi sabah, hâlâ önceki geceki antrenmanı düşünürken, kendini bi anda Büyük Salon'da yemek yerken bulmuştu. Rose'la Nena onu tebrik ettiğinde, onları dinleyemiyordu bile, ama yine de bir teşekkür etmişti. Ve hepsinden önemlisi, derse girmeden önce, masasına gelen, uzun bir ejderha derisi paketi açtığında, yepyeni, 2016 model bir Ateş Oku bulduğunda, etraftaki tüm sesler, bir anlığına da olsa kesilivermişti. Aklında sadece uçmak vardı artık, ve Quidditch takımına seçilmek.


Albus Severus Potter ve Bellatrix'in İntikamıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin