VÃSİİ

36 2 0
                                    

Şubat, beraberinde daha soğuk hava ve daha kalın kar taneleriyle geldi. Hogwarts arazisinin tamamı kocaman, kaz tüyü yastık gibi kar katmanıyla örtülüydü artık. Yasak Orman çoktan birbiri içinde karışan beyaz ağaçlarıyla görünmez olmuştu bile. Aynı zamanda Hagrid'in kulübesinin bacasından çıkan is dolu duman, tıpkı şu anda ortak salonu dolduran şömine ateşinin alevleri kadar yoğundu. Ama o sırada çoktan ödevlerine başlamış, ama yarısında başının artık aşırı dolduğunu hisseden ve şu anda kafasını dağıtmak için Gelecek Postası'nın sayfalarını karıştıran Albus'un umrunda değildi. Gazete, boş bir masanın üzerinde unutulmuştu. O sırada Lenny de boş, yumuşak bir koltuğa çökmüş, yazı yazmaktan ezilmiş parmak uçlarını ovuşturuyordu. Albus, Lenny'nin parmak uçlarına, "Hadi beyler, başarabilirsiniz, buna inanıyorum, beni yarı yolda bırakmayın." deyişini dinlerken aklı o sırada tamamen manşetteydi ve şimdi de haberin geniş ayrıntılarını öğrenmek için sayfa on üçü açıyordu. "Disiplin ve hırs beyler! Biliyorum başarabilirsiniz! Hadi ovuşun!"Eski bir Ölüm Yiyen'in Ardında Bıraktığı Sırlar İnanılması güç ama gerçek. Haberimizi okumadan önce, eski Ölüm Yiyen'i kısaca tanıyalım: Bellatrix Lestrange'i. "Bellatrix Lestrange hakkında elimize çok az bilgi geçti ve doğruluğu şüphe götürmeyen bu bilgileri sizlerle paylaşmaktan büyük bir gurur duyarım." diyor Gelecek Postası Baş Editörü Rita Skeeter. "Bellatrix Lestrange, hepinizin bildiği gibi Karanlık Lord'un en güçlü müritlerinden biriydi; belki de en güçlüsü. Kim-Olduğunu-Bilirsin-Sen için işlediği cinayetler saymakla bitmez kuşkusuz ve şu anda Bellatrix'in kurbanlarının ailelere bir kez daha baş sağlığı diliyorum. Ama asıl konumuz bu değil, ilginizi daha çok çekecek olan bu konu -yaslandığınız koltuğunuzda daha da doğrulun- Bellatrix'in herkesten sakladığı gizli oğlu Rowen Lestrange'dir. Evet, kesinlikle yanlış okumadınız. Bellatrix'in daha önce kayıtlara geçmemiş, gizli bi oğlu var. Sizleri şok edecek bu bilginin kaynağına daha sonra geleceğiz. "Kimileri çocuğun başka bir Ölüm Yiyen'den olduğunu söylese de biz inanıyoruz ki, bu çocuk, bu erkek çocuk, Kim-Olduğunu-Bilirsin-Sen'den. Evet, bir kez daha yanlış duymadınız; çocuğun babası, tam on dokuz yıl önce Hogwarts, Gryffindor'dan Harry Potter tarafından yaşamına son verilen Kim-Olduğunu-Bilirsin-Sen'dir. Bu bilginin doğru olduğuna yüzde yüz inandığımızı bir kez daha belirtmekten de hiçbir çekincemiz yoktur." "Edindiğimiz tüm bu ilgi çekici bilgilere rağmen, şu anda çocuğun nerede yaşadığı hakkında herhangi bir ipucu bulunmuyor ve en büyük düşüncemiz, annesi gibi bir Ölüm Yiyen'le kaldığı yönündedir. Ailesi, eski Ölüm Yiyen'ler olarak bilinen, ama kendisinin kesinlikle öyle olmadığını düşündüğümüz, bizle bu bilgiyi paylaşmaktan hiç çekinmeyen Draco Malfoy'a teşekkür etmeyi bir borç biliriz" Bellatrix Lestrange'le ilgili sırlar bununla bitmiyor. Tom Lefroy'un, 'Bellatrix ve Diğer Sırlar' başlığı altında düzenlediği bu bilgiler... Ama Albus yazının devamını okumadı. Gerek de duymadı. Gözleri az önceki satırları defalarca tararken edindiği bu bilgi onu, oturduğu koltukta daha dibe itmişti sanki. Albus, babasının hiçbir zaman Rita Skeeter'in haberlerine inanmaması gerektiğini söylenmesine rağmen okudukları kendisine oldukça mantıklı gelmişti ama Albus zeki bir şekilde bilginin daha fazla derinlerine inilmemiş olduğunu da sezdi. O sırada, yatakhaneye çıkmak için uzandığı fıstık yeşili kanepeden kalkan Lenny'e iyi geceler diledi, gözlerini uykulu uykulu ovuşturarak okuduğu gazeteyi katladı ve onu bulduğu masaya attı. Dalgın dalgın Lenny'nin ardından merdivenleri çıkarken aklında tek bir soru vardı. Gerçekten de olabilir miydi? Bilgi doğru olabilir miydi? Ve kalın battaniyesini üzerine çekerken, "O zaman." diye düşündü Albus, "Yeni bir Karanlık Lord doğuyor olabilirdi. Belki de çoktan herşeyi planlamış, yeni bir savaş için hazırlanıyor bile olabilirdi. Düşündüğü -kendine bile saçma gelen- komplo teorileri, beyninde uçuşurken keşke çocuğun yaşını da söyleselerdi, dedi kendi kendine.* Ertesi gün Albus, Büyük Salon'a indiğinde bu haberin çoktan yayılmış olduğunu gördü. Her bir ağızdan farklı sesler çıkıyordu ve bir zamanlar çatal kaşık sesinin dolu olduğu tüm salon artık sadece konuşmalarla, bilgi alış verişleriyle, tahminlerle doluydu. Ama Albus'un en çok dikkatini çeken şey Scorpius'un etrafında, babasının sayesinde yayılan haber yüzünden toplanmış insanlar ya da konuşmalar değildi. Lenny her sabah olduğu gibi yine yemekte değildi ve artık Albus, çocuğun nerede olduğunu bulmak için onu aramaya da niyetli değildi. 'Ne yapıyorsa yapsın' diye düşündü. Madem, Albus'a anlatmak istemiyordu, o zaman Albus da bir daha o konuyla ilgilenmezdi. Sinirle tabağındakileri yemeye başladı. İlk ders başladığında - Sihirli Yaratıkların Bakımı -, Lenny çoktan oradaydı ve rüzgarın hafif dinmesi ve yağan kar tanelerinin de giderek küçülmesi dersi biraz olsun kolaylaştırmıştı ve her zamanki gibi, Profesör Hagrid, bu derste Lenny, Albus ve Rose üçlüsüne ödev vermeden onları bir sonraki derslerine göndermişti. İksir dersleri ise Horace Slughorn'un yönetiminde, her zaman olduğu gibi, monotonlukla geçti ve Albus, ders boyunca ne kadar dikkatle önündeki iksiri karıştırırsa karıştırsın Rose'dan geri kalmış, iksiri su gibi renksiz olması gerekirken zümrüt yeşilini almış, o ve Lenny yine yüklü ödevlerle sınıftan çıkarlarken bu sefer de kendilerini Biçim Değiştirme'de bulmuşlardı. Profesör McGonagall, kesinlikle ders içinde konuşmalara taviz vermiyordu ve bu da Albus'la Lenny'nin bilgi alışverişi yapmalarını epey zor kılıyordu. Kağıda çevirmeleri gereken tahta kalemleri, ders boyunca, ne biçimde, ne de iç yapısında değişiklik göstermişti. Ve bu da tabii ki, yüklü ödev demek oluyordu. Ders bitip Profesör McGonagal, kendisini özel olarak konuşmak için yanına çağırdığında Albus, buna epey şaşırmıştı. Profesör McGonagall herkesin sınıfı terk ettiğine emin olduktan sonra fısıltıyla konuşmaya başladı. "Bu sene boyunca senden dikkatli olmanı isteyeceğim Albus." Yaşlı profesör ilk defa aradaki mesafeyi kaldırmıştı. "Bilirsin bizler Gelecek Postası'nın şu ana kadar çıkmış hiçbir haberine kanmadık. Çoğu yalan haberdi-" Albus, Profesör McGonagall'ın biz'le Yoldaşlık'ı kastettiğini anlamıştı "-ama bu kez doğruyu söylüyor olabilirler-" başını 'bilirsin işte' dercesine salladı "-Bellatrix'in gizli oğlu hakkında... Onun bir ilişkisi olduğu dedikoduları, daha önce de, bizim tam bir grup olduğumuz, üyelerin hiçbirini kaybetmediğimiz, daha Bellatrix Lestrange'in Karanlık Taraf'ta olduğunu düşünmediğimiz zamanlarda da vardı -evet bunu biliyoruz. Şöyle ki, ilişkisi olduğu adamın adı da Kim-Olduğunu-Bilirsin-Sen gibi Tom'du -belki ona bu kadar bağlanmasının sebebi de buydu?" Albus kesinlikle profesörü daha önce böyle görmemişti; ama babasının anlattığı kadarıyla, beşinci senesindeyken Profesör Umbridge'den ceza aldığı bir keresinde de Profesör McGonagall, babasıyla aynı şekilde konuşmuştu "O yüzden çok dikkatli olmanı istiyorum. Etrafındaki arkadaşlarına dikkat et-" "Ama, efendim, eğer Bellatrix'in oğlu o zamanlar dünyaya gelmişse-" "Sana verdiğim bilgi kesin değil Albus, sadece bir tahmin-" "İyi de o zaman bu çocuğun, şimdi yirmi - yirmi beş yaşlarında olması gerekmez mi? En basit tahminle." "Öyle olduğunu düşünüyoruz zaten. Bizim asıl korktuğumuz, okula -varsa- kendi çocuğunu ya da başka bir Ölüm Yiyen'in çocuğunu sokmuş olmasıdır. Bilgi toplamak için. O yüzden etrafında -özellikle sana en yakın ve en uzak duran arkadaşlarına ya da düşmanlarına- dikkat et-" "Scorpius!" dedi Albus ani bir tahmin yürüterek. "Olmaz, gazeteye bu bilgiyi veren de babasıydı. Niye böyle yapsın ki?" Sonra biraz düşünür gibi oldu, "Okulda karışıklık yaratmak istemiş de olabilir. Korku salmak için, bu sayede Bellatrix'in oğluna bilgi toplayan her kimse, işini daha kolay halledebilirdi. Karışıklık içinde seçilmemek kolaydır Albus-" Ama sözü sınıfa giren -ilk bakışta sadece bir ses duyduklarını sanmışlarıdı- yaşlı, Profesör Flitwick'in sözleriyle kesildi. "Minerva, bana bir konu da yardımcı olabilir misin, diye soracaktım." dedi yaşlı titrek sesiyle. "Tabii." dedi, eski kayıtsız ses tonuna dönen Profesör McGonagall ve Albus'a dönerek, "Siz de gidebilirsiniz Mr. Potter." diye ekledi bakışları eski sertliğini yakalayarak. Albus, iki profesörün konuşmaları giderek kısık bir ses alırken yavaşça ve az önce kendisine söylenenleri düşünerek Ortak Salon'un yolunu tuttu. Şişman Hanım'a şifreyi söyleyip odaya tırmanırken, Lenny'nin her sabah yemeğini bile yemeden kendini okul bahçesine atıp kaybolduğunu düşünüyordu ve "Bunu Lenny'e de söylemeli miyim?" diye geçiriyordu içinden. Odaya girip, şöminenin yanında bulunan, her zamanki yumuşak koltuğuna çökerken tüm odaya bir göz attı. Herkes o olabilirdi, Bellatix'in oğluna bilgi taşıyan biri. Ertesi gün Albus, Büyük Salon'a indiğinde bu haberin çoktan yayılmış olduğunu gördü. Her bir ağızdan farklı sesler çıkıyordu ve bir zamanlar çatal kaşık sesinin dolu olduğu tüm salon artık sadece konuşmalarla, bilgi alış verişleriyle, tahminlerle doluydu. Ama Albus'un en çok dikkatini çeken şey Scorpius'un etrafında, babasının sayesinde yayılan haber yüzünden toplanmış insanlar ya da konuşmalar değildi. Lenny her sabah olduğu gibi yine yemekte değildi ve artık Albus, çocuğun nerede olduğunu bulmak için onu aramaya da niyetli değildi. 'Ne yapıyorsa yapsın' diye düşündü. Madem, Albus'a anlatmak istemiyordu, o zaman Albus da bir daha o konuyla ilgilenmezdi. Sinirle tabağındakileri yemeye başladı. İlk ders başladığında - Sihirli Yaratıkların Bakımı -, Lenny çoktan oradaydı ve rüzgarın hafif dinmesi ve yağan kar tanelerinin de giderek küçülmesi dersi biraz olsun kolaylaştırmıştı ve her zamanki gibi, Profesör Hagrid, bu derste Lenny, Albus ve Rose üçlüsüne ödev vermeden onları bir sonraki derslerine göndermişti. İksir dersleri ise Horace Slughorn'un yönetiminde, her zaman olduğu gibi, monotonlukla geçti ve Albus, ders boyunca ne kadar dikkatle önündeki iksiri karıştırırsa karıştırsın Rose'dan geri kalmış, iksiri su gibi renksiz olması gerekirken zümrüt yeşilini almış, o ve Lenny yine yüklü ödevlerle sınıftan çıkarlarken bu sefer de kendilerini Biçim Değiştirme'de bulmuşlardı. Profesör McGonagall, kesinlikle ders içinde konuşmalara taviz vermiyordu ve bu da Albus'la Lenny'nin bilgi alışverişi yapmalarını epey zor kılıyordu. Kağıda çevirmeleri gereken tahta kalemleri, ders boyunca, ne biçimde, ne de iç yapısında değişiklik göstermişti. Ve bu da tabii ki, yüklü ödev demek oluyordu. Ders bitip Profesör McGonagal, kendisini özel olarak konuşmak için yanına çağırdığında Albus, buna epey şaşırmıştı. Profesör McGonagall herkesin sınıfı terk ettiğine emin olduktan sonra fısıltıyla konuşmaya başladı. "Bu sene boyunca senden dikkatli olmanı isteyeceğim Albus." Yaşlı profesör ilk defa aradaki mesafeyi kaldırmıştı. "Bilirsin bizler Gelecek Postası'nın şu ana kadar çıkmış hiçbir haberine kanmadık. Çoğu yalan haberdi-" Albus, Profesör McGonagall'ın biz'le Yoldaşlık'ı kastettiğini anlamıştı "-ama bu kez doğruyu söylüyor olabilirler-" başını 'bilirsin işte' dercesine salladı "-Bellatrix'in gizli oğlu hakkında... Onun bir ilişkisi olduğu dedikoduları, daha önce de, bizim tam bir grup olduğumuz, üyelerin hiçbirini kaybetmediğimiz, daha Bellatrix Lestrange'in Karanlık Taraf'ta olduğunu düşünmediğimiz zamanlarda da vardı -evet bunu biliyoruz. Şöyle ki, ilişkisi olduğu adamın adı da Kim-Olduğunu-Bilirsin-Sen gibi Tom'du -belki ona bu kadar bağlanmasının sebebi de buydu?" Albus kesinlikle profesörü daha önce böyle görmemişti; ama babasının anlattığı kadarıyla, beşinci senesindeyken Profesör Umbridge'den ceza aldığı bir keresinde de Profesör McGonagall, babasıyla aynı şekilde konuşmuştu "O yüzden çok dikkatli olmanı istiyorum. Etrafındaki arkadaşlarına dikkat et-" "Ama, efendim, eğer Bellatrix'in oğlu o zamanlar dünyaya gelmişse-" "Sana verdiğim bilgi kesin değil Albus, sadece bir tahmin-" "İyi de o zaman bu çocuğun, şimdi yirmi - yirmi beş yaşlarında olması gerekmez mi? En basit tahminle." "Öyle olduğunu düşünüyoruz zaten. Bizim asıl korktuğumuz, okula -varsa- kendi çocuğunu ya da başka bir Ölüm Yiyen'in çocuğunu sokmuş olmasıdır. Bilgi toplamak için. O yüzden etrafında -özellikle sana en yakın ve en uzak duran arkadaşlarına ya da düşmanlarına- dikkat et-" "Scorpius!" dedi Albus ani bir tahmin yürüterek. "Olmaz, gazeteye bu bilgiyi veren de babasıydı. Niye böyle yapsın ki?" Sonra biraz düşünür gibi oldu, "Okulda karışıklık yaratmak istemiş de olabilir. Korku salmak için, bu sayede Bellatrix'in oğluna bilgi toplayan her kimse, işini daha kolay halledebilirdi. Karışıklık içinde seçilmemek kolaydır Albus-" Ama sözü sınıfa giren -ilk bakışta sadece bir ses duyduklarını sanmışlarıdı- yaşlı, Profesör Flitwick'in sözleriyle kesildi. "Minerva, bana bir konu da yardımcı olabilir misin, diye soracaktım." dedi yaşlı titrek sesiyle. "Tabii." dedi, eski kayıtsız ses tonuna dönen Profesör McGonagall ve Albus'a dönerek, "Siz de gidebilirsiniz Mr. Potter." diye ekledi bakışları eski sertliğini yakalayarak. Albus, iki profesörün konuşmaları giderek kısık bir ses alırken yavaşça ve az önce kendisine söylenenleri düşünerek Ortak Salon'un yolunu tuttu. Şişman Hanım'a şifreyi söyleyip odaya tırmanırken, Lenny'nin her sabah yemeğini bile yemeden kendini okul bahçesine atıp kaybolduğunu düşünüyordu ve "Bunu Lenny'e de söylemeli miyim?" diye geçiriyordu içinden. Odaya girip, şöminenin yanında bulunan, her zamanki yumuşak koltuğuna çökerken tüm odaya bir göz attı. Herkes o olabilirdi, Bellatix'in oğluna bilgi taşıyan biri.


Albus Severus Potter ve Bellatrix'in İntikamıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin