Piraye, Nazım'ın kız kardeşinin arkadaşıdır. Kocasından ayrılmış, bir erkek bir de kız çocuğu vardır. Nazım ve Piraye kimsenin haberi olmadan evlenip İstanbul'a yerleşirler. Ama rahat olamazlar. Çünkü Nazım cezaevine girer. Orada kaldığı süre boyunca Piraye'sine bir sürü şiir, mektup yazar. Nazım'ın en çok şiir yazdığı kadındır Piraye. Nazım durmadan, sürekli yazar Piraye'ye. Hatta bir şiirinde "Adını kol saatimin kayışına tırnağımla kazıdım." der Nazım. Nazım Bursa Cezaevi'nde yatarken dayısının kızı Münevver onu sık sık ziyaret etmeye başlar. Böylece Münevver ve Nazım aşkı başlamış olur. Nazım bunu Piraye'ye bir mektupla anlatır. Münevver evli ve bir çocuk sahibi bir kadındır. Kocası ayrılmak istemez. Bunun üzerine Nazım ve Münevver aşkı iyice çıkmaza girer. Nazım Piraye'ye bir mektup yazar; "Yeryüzünde hiçbir insan, hiçbir insana benim sana yaptığım kötülüğü yapmamıştır. Bütün bunlara rağmen gel. Sana gel diyecek kadar yüzsüz ve alçaksam ne halt edeyim, öyleyim işte. Fakat gel. Ve benden nefret ederek, beni hor hakir görerek de olsa, beni bir daha yalnız bırakma!" der mektubunda. Gelmezse intihar edeceğini söyleyen mektuplar yollar Piraye'ye. Haberler gönderir. Piraye kıyamaz Nazım'a. Nasıl kıysın delice aşık olduğu adama? Dayanamayıp gider Piraye. Affeder Nazım'ı. Bu olaydan sonra Nazım Piraye'ye yazılar yazmaya devam eder. Nazım cezaevinde açlık grevi yapar ve rahatsızlanıp hastaneye yatırılır. Serbest bırakılacağını düşünür Nazım. Münevver'le tekrar görüşmeye başlar. Piraye bilir bunu. Ama yine de hastaneye, Nazım'ın yanına gider ve çıktığında evine gelebileceğini söyler. Yine kıyamaz Nazım'a. Tam bu konuşma sırasında içeriye Nazım'ın kız kardeşi ve Münevver girer. Piraye çıkar odadan. O günden sonra da bir daha görüşmez Nazım'la. 20 yıl sürer Piraye ve Nazım'ın aşkı. Bu süre boyunca Nazım hep cezaevindeydi. Piraye Nazım'ı hiç yalnız bırakmadı ve hep sabırla bekledi onu. Nazım'la boşandıktan sonra da kimseyle evlenmedi. Keşke Nazım şair olmayı becerebildiği kadar sevmeyi de becerebilseymiş.