Ve bir sonbahar akşamı,
Herşeyin başladığı gündü. Kalbim ilk defa senin için attı. O yağmur kokulu günde ne güzel yürüdün gittin. Belki de o sokağın köşesini dönmeseydin bakışmayacaktık, utanmayıp çevirmeyecektik başımızı yere. Abi, sen benim en güzel gülüşümdün. Bir insan, nasıl yapar bunu? Nasıl iki saniyede sevdirir kendini? Nasıl, bir insanın hayatına böyle bir hızda girerdi?
Kolun omzuma sürtmüştü o daracık kaldırımda. Ah, nasıl tarif edeyim şimdi ben? Tenime sürten kokunu, nasıl kazıyım şimdi ben?
Nasıl unuturum oğlum ben seni? Nasıl bu hisleri iki günde silip atarım? İnsanın gönlü acıyor be.
Ve sen çocuk, tekrar o izbe sokaktan geçmek zorunda olsam, yine, yine ve yine oradan başka bir sokağa geçmezdim, bunu bil. Tekrar aynı hataları yapıp sana tekrar, tekrar ve tekrar bakardım. Aşk değil bu. Anlatamıyorum, içimde iki dize Özdemir Asaf dizesi dolanıyor. Sen tekrar bana gülümsüyorsun. Peki ya sen, sen benim sana aşık olduğumu bilseydin, yapar mıydın yine aynı hataları? Yapmazdın değil mi? Doğru söyle. Tekrar kırmazdın kalbimi.Ve yine bir sonbahar akşamı, tekrar aşık oldum ben sana. Bilmeden. Üşümeden kalbim gitti sana. Nedensiz.