Yan yana uyuduğumuzu hayâl ediyorum. Ama ben uyumazdım. Yanındayken zamanı uykuya harcayacak kadar salak değilim. Mesela saçlarında parmaklarım gezinir, sonra kulağına, yanağına, boynuna, omuzlarına kadar inerdi. Sana dokundukça içim titrerdi. Ama soğuktan değil. İçim içimi yerdi, vakit her saniye daha kaybettirirken. Yüzünü ezberlemeye çalışırdım, ağız yapını, göz kapaklarını, kirpiklerini, çene yapını. Tüm güzellikler bu bedene nasıl sığdırılabilmiş düşündükçe kaybolurdum sende. Sende "ben"leri sayardım. Her "ben"i öpücüklere boğarak, sana saklanırdım. Yan yana uyuduğumuzu hayal ediyorum. Ama ben uyuyamazdım. Her gece çocuğumuzun sesleriyle sıçrardık. Ben sana kıyamazdım, kalkardım yarı uykulu salak bir vaziyette. Sonra çoçuğumuzu alırdım kucağıma. Kokusunu içime çekerdim, aynı sen kokusu. Bir bebek annesine bu kadar mı benzer? Gözleri benim gibi yeşil olur belki. Ya da gökyüzü mavisi, sonsuzluk mavisi. Bok rengi de olsa olur yani. Sağlıklı olsun da. Sonra ben ayağımda sallardım. Ondan önce ben devrilirdim uykuya. Sen dayanamaz kalkar, onu yatırıp beni kaldırırdın. Arkandan beline sarılıp, sırtına öpücük kondururdum, boynunun kokusuyla dalardım uykuya. Yan yana uyuduğumuzu hayal ediyorum. Hayal, gerçeğin yarısıdır. Yarı benimsin!