ya birini seviyosan çok affedersin sıçarken de iğrenmiyosun, terliyken de iğrenmiyosun, bakıyosun horluyo rahatsız olmuyosun, ya da sabah seni makyajsız saç baş dağınık gözler akmış bir biçimde görüyor yine değişik bir tepki vermiyor, mesela patates soyuyorsun ordan gelip yanağına bir öpücük kondurup gidiyor, ya da güçsüz kaldığında sanki fark etmiş gibi olur olmaz yere elini tutuyor, uyurken yanında olan insanı sabah da yanında görüyorsun, diğer sabah ve kalan sabahlar. mesela elini göbeğine koyuyor şöyle kendini bi geri çekiyorsun ve ayva göbeği o hem tam yatmalık diyor. kilonu bile dert etmiyorsun. düşersen bana tutun diyor mesela, parası olmuyor veyahut senin paran olmuyor arkadaşlarının içinde kötü hissetme diye elini tutar gibi yapıp para sıkıştırıyorsun, bi şey diyemiyor ya da diyemiyorsun ama gözlerle tebessüm edip teşekkür edebiliyorsun. örneğin sen şiir seviyorsun o sevmiyor house müzikler dinliyor, yeri geldiğinde o senin dizinde yatıp kulaklığıyla onları dinlerken sen elinde kitabını okuyorsun. veyahut meşgulken sana bıyığımı düzeltsene diyor, hasta oluyorsun, titriyorsun, kusuyorsun, ya da aynılarını o yaşıyor anne şefkatiyle yaklaşıp çözüm üretiyorsun, çünkü sevmek budur, yani güzel gözüne güzel kaşına değil aga, sevdin mi zaten topluyorsun bir şekilde, ya da bir insanın yağlı pis saçlarını görmeden görüp sevmeden sevmenin mümkünlüğü tartışılır. bir kalp birden fazla kişiyi tabiki sever ama aynı anda birden başka insanı sevemez, birilerini de sevmiş olabilir ya da öyle zannetmiş, birine bakıyorsun kusurlarından bile rahatsız olmuyorsun ve değiştirmeye çalışmıyorsun. değiştirsen zaten ortaya çıkan şey senin yarattığın bir robottan farksız olacak. bunları da biliyorsun. ay ne güzel ya. karşılıklı olunca nasıl güzel. kıymet bilin arkadaşlar, kıymet bilin ki mutsuzluktan kafanızı dağa taşa sürtmeyin.