Kendimi anlatmak istiyorum. Neden bu kadar hırçın olduğumu, neden bu kadar soğuk ve insanlardan uzak durduğumu anlatacağım. Çünkü sıkıldım saçma sapan sorulardan. Kendimi yüce sandığımı söyleyenler bile oldu. Oysa gerçek bu değil. Gerçek kendimi en dipte gördüğüm. Sürekli "Neden hiçbir şeyden mutlu olmuyorsun?" sorusunu işitiyorum. Oluyorum aslında ama sonra kendi kendime diyorum ki "Mutlu olmak senin neyine?" Öyle ama, gerçek bu. Sinirli biriyim, insanların söylediği tek bir kelime bile beni delirtiyor. Çünkü tahammülsüzüm artık. Birinin yanımda gülümsemesi suratımı asıp saatlerce oturmama neden oluyor. Çünkü mutsuzum. Çünkü bunca yıllık hayatımı "Neden ben mutlu olamıyorum?" düşüncesiyle harcadım durdum. Çünkü mutlu insanları kıskanıyorum. Biri gülünce, başkasının ona bakarak gülmesine deli oluyorum. Çünkü kimse benim gülümsememe karşı tebessüm etmedi. Sevilmedim ki ben. Hayatım boyunca aslında hiç kimse tarafından sevilmediğimi anlıyorum büyüdükçe. Bunun bilincindeyken nasıl herkesle samimi olabilirim? Bu yüzden kimseyle arkadaş olamıyorum işte. Çünkü her insanın içinde çıkar var, bende de. Kimseyi sevemiyorum. Dedim ya, sevilmedim ben. Kendini sevemeyen bir insan başkasını da sevemiyormuş hakikaten. Bu öyle bir çark ki, anlatılamıyor işte. Sevilsem severdim, yapamıyorum. Diyorlar ki "Çok bencilsin. Kendin mutsuzsun diye herkes mutsuz olsun istiyorsun." Bilmem. Belki doğru. Belki gerçekten öyle istiyorum. Ama kimseye anlatamıyorum, ben böyle olmak istemiyorum. Çünkü ben bu değildim. Evet bencilim, soğuğum, iticiyim. Arkamdan ya da yüzüme söylenen her kelimeyi hak ediyor olabilirim. Ama ben böyle olmak istemezdim. Keşke bunları söylemek yerine, beni biraz sevseydiniz. Aslında söylenen hiçbir şeyi hak etmediğimi görecektiniz.