Nefes al
Nefes ver
Nefes al
Nefes ver
Güneşli havayı düşün, Sıcak esen rüzgarı, mis gibi çiçek kokularını...
Heyecanlanmaya, stres yapmaya gerek yok. Rahat olmam gerekiyor. Ama kendimi kandırmaktan başka bir şey yapmıyorum.
Saatler sonra başka bir hayata adım atmış olacağım. Elbet benim için zor olacak ama zorluk olmadan hiçbir şey güzel olmaz ki! Ben babamın kızı, abimin kardeşiyim. Zorlukların da üstesinden elbet gelirim.
''Az nefes alsana. Oksijenimizi tükettin.'' Camı kapatıp, perdesini de çektikten sonra arkamı döndüm.
''Merak etme benim nefes almam ile oksijenin bitmez.''
''Dünyanın oksijenini azalttın. Bir tek benimkisi bitse iyi,''
''Of abi birde seninle uğraşamam. Zaten yeterince gerginim.''
''Sana söylemiştim buradaki üniversiteyi yaz ama söz dinlemedin.''
''Pişman da değilim zaten ama heyecanlıyım.''
''Bir yanlışını duyarsam bacaklarını kırarım evden adım atamazsın.''
''Emin ol kıramazsın. Sadece kavga sonucunda ikimizde komalık oluruz o kadar.''
''Yine bacak kırmalar, komaya sokmalar konuşulmaya başlanmış. Çene çalmayın da kahvaltıya gelin.'' Annemin sesiyle abimin koluna girip çekiştirerek odamdan çıktım. Salona girdiğimde annem kahvaltıyı hazırlamıştı. Mutfaktan çaydanlığı da alıp, tekrar salona geçip, masada yerimi aldım. Babam her zaman ki gibi kahvaltıda yoktu. Babamın sanayi de tamirhanesi vardı. Araç tamir eder, eski arabaları parçalardı. İşi sebebiyle sabah namazından sonra işe gider, elindeki işleri bitirmeye çalışırdı. Bir tek Pazar günleri ailecek kahvaltı yapabiliyorduk. Abim ise liseden sonra okumamış, babamın yanında çalışmaya başlamıştı. Tabi bu iş sayesinde kas yığınına dönmüştü. Uzun boylu, babam gibi kalıplıydı. Mahalledeki kızlar abimin vücuduna hayran hayran bakardı. Tabi tipi de fena değildi yani.
Annem de tatlı mı tatlı, şeker gibi kadındı. Abim ile beni sevgisiyle, şefkatiyle büyütmüş, bir dediğimizi iki etmemişti. Abim ve ben annemin üzülmesine, kırılmasına dayanamazdık. Her ne kadar bizi de kendisi gibi yetiştirmeye çalışsa da biz babamıza çekmiştik. Sert, sinirli, asabi ve hırçın...
Bir keresinde mahallemizde gördüğüm erkek kavgasının içine dalmış, onları ayırmaya çalışırken yediğim laf üzerine bu sefer bende kavgaya dahil olmuştum. Tabi bizim tamirhaneye giderken olduğu için abimler duymuş ve kavga alanına gelmişti. O gün abim babama bakıp gülmüş, ''Üretim hatası yapmışsınız baba. Erkek doğacağına kız doğmuş,'' dediğinde çevredekilerin gülen yüzleriyle babam elindeki kurbağacık ile abimin omzuna sert bir şekilde vurmuştu.
Evet, biraz erkek kılıklı olabilirim. Bundan şikayetçi miyim? Kesinlikle hayır. Çevremizde ki serseri, şiddet düşkünü insanlar varken korkak, narin bir kız olmanın ne gibi bir faydası var ki?
Soruyorum size bir erkek size laf söyleyip, takip ettiğinde ne yaparsınız?
İşte bu soruya birçok cevap verilecek. Ben babam ve abim sayesinde kendimi korumayı öğrendim. Böyle bir durumda kaçmam, savaşırım. Elbet her olayda savaşacaksın diye bir şey yok. Gerçekten zarar göreceğinden şüphelenirsen arkana bakmadan kaçacaksın. Ama ben kaçmam çünkü abimin kavgaları sayesinde, kavga etmeyi, vurmayı iyi öğrendim.
''Kızım hadi kahvaltını yap birazdan yola çıkacaksınız.''
''Yapıyorum ya anne,'' dediğimde tabağıma börek dilimleri koyup ''Bunların hepsini ye kızım, yolda acıkırsın.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GEÇMİŞİN GÖLGESİ
General FictionNe kadar kaçarsan kaç geçmiş bir gölge gibi takip eder seni...