Yol boyunca hepimiz susmuştuk. Arabadaki tek ses hafif çalan şarkılardı. Sırf Ahmet ile göz göze gelmemek için başımı cama çevirmiş yola odaklanmıştım. Bakışlarının üzerimde olduğunu hissetsem de ona bakmamak için bir şeyler düşünmeye çalışıyordum. Araba durduğunda Hilal'in okuluna geldiğimizi gördüm. Lise şehir merkezinin hemen girişindeydi.
''Görüşürüz Ahsen abla, görüşürüz İrem abla,'' dedikten sonra yanaklarımızdan öpüp arabadan indi. Bahçe kapısından içeri girdiğinde Ahmet yola devam etti.
''Bize bir hoşça kal bile demeden gitti küçük hanım. Sizleri çok sevmiş.'' Kadir'in bize doğru dönerek söylediği söz üzerine öylece baktım. Ardından bakışlarımı dikiz aynasına çevirdiğimde Ahmet yola odaklanmıştı.
''Lütfen bir daha bizim hesaplara karışmayın,'' dediğimde Ahmet anında bakışlarını bana çevirdi. Kadir, ''Ne hesabı?'' diye sorduğunda Ahmet ne demek istediğimi anlamıştı.
''Memleketimize uzun zaman sonra ilk kez geliyorsunuz. İkramımız olsun istedik,'' dediğinde kaşlarımı çatarak yüzüne baktım.
''Buraya uzun zaman önce geldiğimizi nereden biliyorsun?'' Bakışlarını benden çekip yola odaklandı. ''Annemler konuşurken bahsetmişti.'' Başımı iki yana sallayıp, derin bir nefes aldım.
''Neyse, dün için teşekkür ederiz ama lütfen bir daha böyle bir şey yapmayın.'' İkisi de sessiz kaldığında koluma dokunan İrem'e baktım. Kulağıma doğru eğilip, ''Çok kaba davrandın,'' dediğinde omuzlarımı silkip başımı cama yasladım. Dakikalar süren sessizlikten sonra araba durduğunda şehir merkezine gelmiş olduğumuzu gördüm. Ahmet bakışlarını önünde durduğu durağa çevirip, ''Bineceğiniz otobüse buradan binebilirsiniz. Üzerinde Üniversite arabası diye yazıyor.''
''İyi dersler size kızlar,'' diyen Kadir'e hafif bir baş selamı verip arabadan indim. Kapıyı örteceğim sırada saygısızlık olmasın diye eğilip, ''Bıraktığınız için teşekkür ederiz,'' dedikten sonra kapıyı örtüp kaldırıma çıktım. İrem de yanıma geldiğinde araba yanımızdan uzaklaştı.
''Çok kabasın.''
''Olabilir.''
''Allah aşkına Ahsen, bize iyilik yapıyorlar ama senin yaptığın sert dille konuşmak.''
''Yeter İrem, tanımadığım insanlarla seninle konuştuğum gibi konuşamam.'' İrem bana arkasını döndüğünde bende sinirle ayağımla yere ritim tutarak arabanın gelmesini bekledim. Birkaç dakika sonra gelen otobüse bindiğimizde de konuşmadan ayakta bekledik. Bu otobüs sürekli kalabalık olmak zorunda mı? Cama yakın yere yaklaşarak nefes alamaya çalıştım.
Dakikalar süren otobüs işkencesi Üniversitenin içinde son bulmuştu. İndiğimde temiz havayı içime çektim. İrem bana bakmadan önden ilerliyordu. Bana kızgın olabilir. Kaba davranmış olabilirim ama tanımadığım insanlarla samimi olamam. Adımlarımı hızlandırıp yanına yaklaştığımda bana bakmamak için uğraşıyordu.
''Sırf onlar için benimle konuşmayacak mısın?'' olduğu yerde durup bakışlarını yüzüme çevirdi.
''Mesele onlar değil. Mesele senin hareketlerin. Farkında değilsin ama sen böyle oldukça hep yalnız kalırsın. Hem sevgili konusunda hem de arkadaş konusunda. Ama ben bilirim sana yapacağımı. Şimdi gitmem lazım, iyi dersler.'' Şaşkınca fakülteye girişini izledim. Bu kız bir işler çevirirse bacaklarını kırardım. Ah... her konuda abime benzemek zorunda mıydım?
Sınıfıma girdiğimde dün oturduğum yerin boş olduğunu gördüğüm an aynı yere oturup arkama yaslandım. Sınıfa baktığımda dün beni sinir eden kızın arka sıralara geçmiş olduğunu gördüm. Önüme dönüp çantamdan kitaplarımı çıkartıp, içini incelediğimde arkamdan gelen ses ile tekrar arkamı dönüp olanlara baktım. Kıvırcık saçlı kız, gıcık kaptığım kızın önüne oturmuştu ve o çakma sarışın kıza önünden kalkmasını söylüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GEÇMİŞİN GÖLGESİ
Ficción GeneralNe kadar kaçarsan kaç geçmiş bir gölge gibi takip eder seni...