27.08.2004
''Teyze lütfen...''
''Park uzat tek başınıza gidemezsiniz. Benim de akşam için yemek hazırlamam gerekiyor.''
''Mustafa abi götürür bizi ha? Olmaz mı?''
''Ahsen o genç bir adam. İşi gücü vardır bir de sizinle mi uğraşacak.''
''İyi, tamam.'' Arkamı dönüp mutfaktan çıktım. Teyzem parka gitmeme izin vermiyorsa bende sokakta oturur Mustafa'yı izlerdim. Bahçe kapısını açıp sokağa çıktığımda maç yapan Mustafa, Ahmet, Kadir ve diğer mahalle çocuklarını gördüm. Kaldırıma geçip oturduğumda Mustafa'ya odaklandım.
İrem yanıma oturduğunda kollarımı bir birine bağlayıp yüzüne bakmadım. Teyzemden izin aldığımda o da annesini ikna etmek için konuşacaktı ama sesini dahi çıkarmamıştı.
''Ahsen küsme bana.''
''Küstüm bir kere git başka yere otur.''
''Kardeşler küsmez ama çok ayıp.''
''Bana yardım etmediysen küsmem ayıp değil bir kere.''
Mustafa'ya baktığımda onunda bana bakıyor olduğunu gördüm. Bana göz kırpıp suyunu içtikten sonra tekrar maça devam ettiler. Bende öylece durmuş bakıyordum. Yarın sabah Kayseri'ye geri dönecektik. Ailemi özlemiştim ama buradan gittiğimde Mustafa'yı özleyecektim.
İrem hala yanımdan ayrılmamış, oyuncak bebeğine sarılmış benim gibi maça odaklanmıştı. Başımı çevirip baktığımda masum bir şekilde duruyordu. O benim kardeşimdi, ona kıyamazdım ki ben. Yanağına bir öpücük kondurduğumda anında gülümsemişti.
''Barıştık mı?''
''Barıştık, kardeşler uzun süre küs kalamıyormuş.'' dediğimde bana iyice yaklaşıp sarıldı. Saçlarımla oynandığında başımı kaldırıp hayran hayran Mustafa'nın yüzüne baktım. Bir eli benim, bir eli de İrem'in saçlarındaydı.
''Ne tatlı görünüyorsunuz siz böyle.''
''Biz hep tatlıyız ki...''
''Evet İrem, mavişimle çok tatlısınız.'' Yanımızdan ayrılacağı sırada yerimden kalkıp beline sarıldım. Başım sadece karnına kadar geliyordu.
''Mustafa,'' dediğimde gülümseyerek bana baktı.
''Mustafa abi olacaktı değil mi?''
''Hayır, sadece Mustafa,'' dudaklarını ısırdığında daha da sıkı sarılıp başımı karnına yasladım. Karşımda diğer çocuklar durmuş bize bakarak gülümsüyorlardı ama umurumda değillerdi.
''Biz yarın gidiyoruz ve ben seni çok özleyeceğim.''
''Bende seni özleyeceğim mavişim ama bir sonraki yaz tekrar geleceksiniz merak etme.''
''Ama daha çok var,'' dediğimde kollarımdan tutup kendisinden uzaklaşmamı sağladı. Dizlerinin üstüne çöktüğünde yüz yüze gelmiştik.
''Okullar açıldığında derslerinle ilgilen. Güzel notlar almak için çok çalış. Zaman çok çabuk geçecek ve yaz tatilinde tekrar geleceksin. Üzgün gözlerinle öyle bakma bana. O mavilikler ışıl ışıl olmalı. Tamam mı Mustafa abisinin mavişi,'' dediğinde başımı sallayarak onayladım. Ona itiraz edip kalbini kıramazdım ki ben. Yanağımdan öpüp yanımdan uzaklaştığında ağzım açıkta kaldı. Aşkım beni öpmüştü...
''Hey şaşkın ağzını kapat sinek kaçacak.'' Ahmet'e aldırmadan Mustafa'ya baktım. Evine gideceği sırada durup arkadaşlarına baktı.
''Metin siz gidin kahveye, benim işim var.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GEÇMİŞİN GÖLGESİ
Ficção GeralNe kadar kaçarsan kaç geçmiş bir gölge gibi takip eder seni...