“Briana …Briana !”
Tabağında ki yemekle oynayan kızı birkaç seslenişin ardından kendine getirince “Sen iyi misin ?” diye sordu Bertha,uyandığından beri düşünceli ve dalgındı Briana…
Kafasını sallayarak iyi olduğunu söyledi Briana ve yemeğini yemeğe odaklandı,hareketlerine dikkat etmeye çalışıyordu ama gece olanları aklından bir türlü silemiyordu…
Çatalı tabağının içinde hareketsiz kalırken diğer eli gayri ihtiyari dudaklarına gitti,hayatında ilk kez biri tarafından öpülmüştü…Üstelik kendi zamanından çok uzakta her hareketliyle kendisini sinir eden biri tarafından…
Hızlanan kalp atışlarının dışarıdan duyulmasını engellemek için derin derin nefes alırken Celest aniden koluna dokunup “Neden bu kadar heyecanlandın ?” diye sordu gülerek ve tabağında ki patatesleri işaret ederek “Alt tarafı patates yiyorsun” diye ekledi…
Masada ki diğer çalışanların gözleri bir anda üzerine çevrilmişti,Briana zoraki bir tebessümle onlara baktıktan sonra Celest’e dönüp “Heyecanlandığımı da nerden çıkardın” diye karşılık verdi…
Celest cevap vermek için ağzını açarken Bertha tek bakışıyla onu susturup “Yemeğinizi yiyin,bugün çok fazla işimiz var” dedi ve kendi tabağına döndü…
Briana içinden ona teşekkür ederken tabağında ki patatesleri yemeye başladı,havanın temizliğinden mi yoksa hayatı boyunca çalışmadığı halde buraya geldiğinden beri boş kalmadığından mıdır nedir iştahı açılmıştı genç kızın…Kendi zamanında zorla birkaç lokma yerken burada bulunduğu zaman içinde yemeğini sonuna kadar bitiriyordu…
Mutfak kapısı açılıp içeri giren uşak aceleyle masaya otururken “Lord Crawford şehre indi,vikont Gyllenhool’da onunla birlikte gitti” dedi ve tabağına konan yemeği yemeye başladı…Edward’ın adı geçince elindeki çatalı tabağına düşürmüştü Briana…
Gözler yine üzerine çevrilince mahcup bir ifadeyle onlara bakıp çatalını tekrar eline aldı…Kahvaltı hazırlanırken mutfakta ki işlerle ilgilenmiş ve yemek salonuna hiç gitmemişti…Bu yüzden Edward’ı görmemişti bugün ama adını duyunca yine dün gece olanlar aklına gelmişti…
Kendisini öptüğü zaman onu geri itmiş ve arkasına bile bakmadan koşarak odasına dönmüştü…Bunu neden yaptığını düşünüyordu hala,diğer kadınlardan farklı değilsin derken ne demek istediğini bir türlü anlayamıyordu…
Kendini toparlayıp yine dalgın görünmemek için kendini zorlarken yemeğiyle ilgilenmeye çalıştı…Yanında oturan Celest dirseklerini masaya dayayıp “Başının ağrıdığını söylemişti,neden şehre indi ki ?” diye söylenince dikkati bir anda ona kaymıştı…
Bertha şaşırmış gibi bakarken “Lord hazretlerinin başı mı ağrıyormuş ?” diye sordu…Celest kafasını sallayarak öyle olduğunu söyledikten sonra “Sabah Royce’la konuşurken duydum,ona başının ağrıdığını ve sessiz olmasını istediğini söylüyordu” diye açıkladı…
Bertha vikont Gyllenhool’a ismiyle hitap ettiği için onu azarladı hemen,sadece çalışanlar olsa bile yinede bu çok büyük bir saygısızlıktı…
Celest yüzünü buruşturarak özür dilerken Bertha bir şeyler mırıldanmıştı kendi kendine…
Bertha’nın dikkati yine yemeğine dönünce Briana oturduğu yerde biraz yana kayıp Celest’e yaklaştı ve fısıltıyla “Neden başı ağrıyormuş ?” diye sordu…
Genç kız rahat rahat konuşabileceği birini bulmanın verdiği mutlulukla sandalyesini iyice ona yaklaştırdı ve Bertha’yı göz hapsinde tutarak anlatmaya başladı sessizce…
“Sanırım çok içmiş,çalışma odasında ki rafta duran büyük bir şişe boşalmış sabah fark ettim…Ama neden içti anlamadım,çok içine biri değildir…Dün de zaten birden bire atıyla çıkıp gitti evden,kesin bir derdi var ama ne bilmiyorum”
Briana başını onu dinlediğini belli ederek sallarken Bertha’nın ikaz edici öksürük sesiyle birlikte sandalyesini hızla eski yerine getirip tabağına eğildi…Celest ise çoktan yemeğine girişmişti bile…
Bertha gülümseyerek iki kıza bakarken “Kahvaltıdan sonra mutfak alışverişi için şehre ineceğim,benimle gelmek ister misin ?”diye sordu birden…Briana sorunun muhatabının kim olduğunu anlamaya çalıştı birkaç saniye…Parmağıyla kendini işaret ederek “Ben mi ?” diye sorunca masadakilerden gülüşme sesleri gelmeye başlamıştı…
Aşçı Alberto koca göbeğini sarsa sarsa gülerken “Senin yeğenin çok saf Bertha” dedi ve gülmesini devam ettirirken Briana’ya döndü;
“Burda senden başka bu teklifi yapabileceği biri var mı ?” diye sorarken Briana mahcubiyetle gülümsemişti…
“Haklısınız” dedi cevap olarak ve Bertha’ya dönüp “Eğer sakıncası yoksa gelmek isterim” diye ekledi…Sakin görünmeye çalışsa da bu teklife çok sevinmişti…
Bertha’nın kız kardeşinin köyü ve yol boyunca geçtikleri yerler dışında hiçbir yer görmemişti….Mektubu göndermek için kasabaya gittiğinde ise sadece posta binasına dikkat edebilmişti…Londra’nın bu dönemde nasıl olduğunu merak ediyordu…
Kahvaltıdan sonra malikanenin ön avlusuna çıkıp at arabasının hazırlanmasını beklediler…Hayatında ilk kez at arabası gören Briana üzerine nasıl oturacağını kestirmeye çalışırken kendileriyle gelen uşak Geofre elini ona uzatarak “Binmene yardım edeyim” deyince minnetle bakmıştı ona…
Onun elinden tutarak at arabasının arkasındaki oturağa oturdu…Bertha ve Geofre’de arabadaki yerlerini alınca ön tarafta oturan emektar uşak elindeki kırbaçları atların üzerinde şaklatmış ve hareket etmişlerdi…
İlk sarsılmayla birlikte kolunu Bertha’nın koluna doladı Briana, düşmeyeceğinden emin olsa da yinede tedirgindi…Edward’la birlikte ata bindiği zaman bile daha az korktuğunu anımsıyordu…
Edward aklına gelince oturduğu yerde dikleşti hemen,sadece düşünmek bile yüzünü ateşlerin basmasına neden oluyordu…Onunla bir daha karşılaştığında nasıl davranacağına dair en ufak bir fikre sahip değildi…Edward’ın kendisine nasıl davranacağını konusunda da…Onun için bir kadını öpmek son derece doğal olmalıydı,belki de üzerinde bile durmayacağı kadar önemsizdi onun için…
Bu düşüncelerle kendi içine dalmışken Geofre’nin adını söylediğini fark edince ona baktı hemen…
Genç delikanlı utana sıkıla ona bakarken “Buraya alışabildin mi ?” diye sordu,yol boyunca sohbet konusu açmaya çalıştığını anlamıştı Briana ve buna itirazı yoktu…Edward’ı ve dün gece olanları düşüneceğine bu kendi yaşlarında gösteren çilli çocukla sohbet etmek daha iyi bir seçenekti…
“Alıştım sayılır” dedi gülümseyerek ve soru sorma sırasının kendine geçtiğini düşünerek “Kaç yaşındasın Geofre ?” diye sordu…
Genç utançtan kızaran yüzünü diğer tarafa çevirirken “19” diyebilmişti sadece…Bu zamanda yaş sormak kötü bir şey miydi anlamamıştı ama kocaman delikanlının kız gibi kızarması komiğine gitmişti…Kendi zamanında onun yaşındakiler olmadık şeyler yaparken bu çocuk bir kıza konuşurken bile kızarıyordu…
Onu daha fazla utandırmamak için “Benden bir yaş büyüksün,sana abi dememi ister misin ?” diye sordu…Kendisini kardeşi olarak görürse daha rahat olacağını düşünmüştü ama Geofre bu soruyu duyunca “Bana adımla hitap edebilirsin” diye atladı hemen…Abi olma fikri pek hoşun gitmemişti…
Briana gülümseyerek “Tamam o zaman Geofre” deyince delikanlı yeni bir kızarma dalgasına tutulmuştu…Çilli sarı yüzünde oluşan kızıllık onu 19 değilde sadece 9 yaşında gibi gösteriyordu…
Briana rahat olması için sohbete Bertha’yı da dahil edip havadan sudan konuşmaya devam etti…Yazdan kalma sıcak hava içinde bulundukları mevsime yakışmasa da iliklerini ısıtarak onlara moral veriyordu…
Bir süre sonra at arabası büyük bir sarsıntıyla durunca yana doğru savruldu Briana…Yaşlı kadın düşmemesi için onu tutarken Geofre’de ileri doğru gelip yardım etmek istemişti…
Briana kendini toparlayıp iyi olduğunu söyleyince “Neden durdun Pett amca ?” diyerek öndeki adama seslendi…Yaşlı adam oturduğu yerden aşağı atlayıp arabanın altına bakarken “Teker kırıldı sanırım” dedi yüzünü buruşturarak…Geofre bakmak için aşağı inerken Bertha ve Briana merakla onları izliyordu…
Delikanlı arabanın altına eğilip tekeri kontrol ettikten sonra “Bağlantı çivisi çıkmış” dedi ve arabada ki iki kadına dönerek aşağı inmelerini söyledi…Binerken yaptığı gibi yine elini Briana’ya uzatmış ve inmesine yardım etmişti Geofre…
İki kadında arabadan inince atları arabadan çözüp yol kenarında ki bir ağaca bağladılar…
İki adam iki yandan tekeri tamir etmeye çalışırken Bertha ve Briana’da yolun kenarına oturmuşlardı…Ağır arabanın altından çıkan tekeri düzeltmek zordu,biri yaşlı diğeri çok genç ve çelimsiz olan iki adamı zorladığı her hallerinden belliydi…
Yolun karşısından gelen arabayı fark edince “Onlardan yardım isteyelim” diye atıldı hemen Briana…Bertha elini gözlerine siper ederek gelen arabaya baktıktan sonra “O özel bir araba,yardım isteyemeyiz” dedi ve tekrar iki adama döndü…
Briana bu cevaptan memnun olmamıştı…Hızla ayağa kalkıp yola doğru yürürken “Sadece yardım isteyeceğiz” diye söylendi…Bertha arkasından bunu yapmaması için bağırırken Briana çoktan kollarını iki yana açarak gelen arabayı durdurmuştu…
Atları zorla sakinleştirirken “Sen ne yaptığını zannediyorsun küçük” diye bağırdı arabacı…Briana özür dileyerek ona yaklaşırken atlara bağlı gösterişli arabanın kapısı birden açıldı ve içinden bir adam sesi duyuldu…
Neden durduklarını soran sinirli sese karşılık olarak arabacı hemen özür kelimeleri sıralamaya başlamıştı…Arabadan aşağı atlayıp Briana’yı kolundan tutarak yolun kenarına sürükledi ve “Hemen yola çıkıyoruz efendim,dengesizin biri yolumuzu kesti de” diye açıklama yaptı…
Bertha ve iki adam o sırada yanlarına gelmişlerdi…
Bertha Briana’yı adamın elinden çekip alırken “Kusura bakma Bob,yoluna devam edebilirsin” dedi mahcup bir ifadeyle…Birbirlerini tanıdıklarını görünce şaşırmıştı Briana;
“Madem tanıyorsun onu o zaman yardım isteyebiliriz” derken tekrar adama döndü ve tekeri yarı çıkmış arabayı işaret ederek “Bize yardım edebilir misiniz ?” diye sordu…
Adam öfkeden kızaran yüzünü ona çevirip bağırıp çağırırken, arabanın içindeki sinirli sesin sahibi açık kapıdan aşağı indi…
“Neler oluyor burada ?” diye söylenen adamın öfkeli olduğu yüzünden belli oluyordu…Bertha özür dilemeye hazırlanırken Briana onun elinden kurtulup ileri doğru geldi ve adamı selamladıktan sonra “Arabamızın tekeri çıktı,uşağınız bize yardım edebilir mi ?” diye sordu…
Adam biranda dinen siniriyle ona bakarken “Kim bu Bertha ?” diye sordu…Asil beyfendinin de tanıdık olması biraz daha rahatlatmıştı Briana’yı,asil olsa bile yardım etmeyi biliyor olmalıydı…
Bertha kızı kolundan tutup geri çekerken “Bu benim yeğenim efendim” dedi saygılı bir sesle “Greenwood malikanesine yeni geldi…Köyde büyüdüğü için henüz görgü kurallarını bilmiyor,lütfen onu bağışlayın…Bir daha böyle bir saygısızlık yapmayacağına emin olabilirsiniz”
Kırklarının başlarında gösteren adam baştan ayağa genç kızı süzdükten sonra “Adın ne senin ?” diye sordu..Briana olabildiğince saygılı olmaya çalışarak ismini söyleyip kendini tanıttı…Adam onu dinlerken gülümsüyordu,yüzündeki az kırışıklık ve saçlarında ki yer yer beyazlıklar olmasa adamın otuzların başında olduğu söylenebilirdi…Uzun boyu oldukça yapılı bir vücudu vardı,üzerindeki pahalı duran özel dikim takım elbisesi içinde gerçekten bir asil gibi duruyordu…
Dinlemesi bitince arabacısına dönüp “Sen kalıp onlara yardım et,arabayı Merrick kullanabilir” diye emir verdi…Arabacı efendisinin emrini hemen yerine getirirken arabanın yan tarafından Geofre ile aynı yaşlarda bir çocuk çıkagelmişti…Adının Merrick olduğunu anladığı çocuk kendisine tuhaf tuhaf bakıp arabanın önündeki yere geçerken Briana neden böyle yaptığına anlam verememişti…
Asil bey tekrar arabaya binerken “Siz benimle gelin Bertha,boşuna vakit kaybetmemiş olursunuz” dedi…Yaşlı kadın onun bu teklifini reddedecekken adam arabanın kapısını açık bırakınca mecburen teşekkür edip kabul etti….Bir asilin cömert teklifini kabul etmemek çok büyük saygısızlık sayılırdı…
Araba hareket etmeye başlarken Briana içinden bir at arabasının nasıl bu kadar rahat olabileceğini geçiriyordu…Yastıklarla dolu oturaklar en konforlu arabada bile yoktu…
Asil beyin kendisine baktığını fark edince utançla başını önüne eğdi,görmemişler gibi arabayı incelerken yakalanmıştı adama…
Adam gülerek bakışlarını ondan çekip Bertha’ya döndü;
“Benim kim olduğumu yeğenine söylemelisin Bertha,Edward’ın bir çalışanının beni tanımamasını çok büyük saygısızlık sayarım”
“Özür dilerim efendim” diyerek hemen araya girdi Bertha ve yanında ki kıza dönerek “Bu bey Sylenwool Dükü Lord Grawor’dur,kendisi Lordumun yakın dostlarından biridir” diyerek adamı tanıttı…
Briana gülümseyerek oturduğu yerde adamı selamladı,Edward’ın yakın dostu olmasına rağmen oldukça neşeli görünüyordu bu adam…Yani arkadaşına hiç te benzemiyordu…
Bir süre sonra araba yavaşça durdu ve kapısı açıldı…Merrick geldiklerini haber verip saygıyla geri çekilirken Bertha hemen aşağı inmesi için Briana’yı uyarmıştı…
İkiside arabadan inince Lord Grawor’da peşlerinden indi…Bertha üst üste yaptığı teşekkürlerin arasında Briana’ya da aynı şekilde yapmasını işaret ederken genç kız sadece başıyla selamlamakla yetinmişti…
Lord yanında ki uşağıyla birlikte önlerinde durdukları binaya girince derin bir nefes aldı Bertha…
“Sakın bir daha asil bir beyin arabasının önünü kesme Briana,Lord Grawor nezaket gösterip yardım etti ama başkası olsa ölümümüze bile neden olabilirdi”
“Ölüm mü ?” diye inledi Briana,sırf yardım istedi diye öldürülmek çok saçmaydı…Bertha kısaca asiller ve hizmetçiler arasında ki dev uçurumdan bahsettikten sonra onu tekrar tekrar uyarıp kendisini takip etmesini istedi…
Sokağın ilersinde ki bir binanın önünde durunca eliyle içeriyi işaret edip girmesini istedi Bertha...Genç kız sözünü ikiletmeyip kapıyı açarak içeri girdi…
Dar bir koridoru takip ederek büyük bir ahşap kapının önüne gelince durup Bertha’nın öne geçmesi için kenara çekildi…Yaşlı kadın kapıyı açıp içeri girince peşisıra onu takip etti…
Odanın ortasında dikilen kadın onların geldiğini fark edince boynunda asılı duran gözlüğünü gözlerine taktı…
Gelenin kim olduğunu görünce “Bertha” diyerek gülümsedi ve ileri gelip ona sarıldı…Aynı yaşlarda olan iki kadın bir süre odanın ortasında kucaklaşırken Briana gülümseyerek izliyordu ikisini…
Bertha geri çekilince “Beni tamamen unuttuğunu düşünmüştüm” diye sitem etti yaşlı kadın…
Kadın heyecanla ellerini tutarken “Kız kardeşim öldü Maigret” dedi Bertha,yaşlı kadın bu sözle yüzündeki tebessümün yerini büyük bir acıya bırakmıştı…Üzüldüğünü söyleyerek acısına ortak olmaya çalışırken Bertha ellerini ondan çekip“Onun için gelmedim Maigret” dedi ve kendilerini izleyen Briana’ya ileri gelmesini işaret etti…
“Bu benim yeğenim sayılır,adı Briana…Onun için bir elbisen vardır değil mi ?”
Briana duyduğu şeyle Bertha’ya bakarken gözleri dolmuştu birden…Kız kardeşini köyünde komşusundan aldıkları kıyafet dışında giyecek bir şeyi yoktu,Celest cömertlik gösterip kendi kıyafetlerini giyebileceğini söylemişti ama hiçbiri kendi kıyafetinin yerini tutmazdı…
Maigret kırışık yüzünü daha fazla kırıştıran bir gülümsemeyle ona yaklaşırken “Çok güzel bir kız” dedi ve eski dostuna dönerek “Yeğenin olması imkansız,kız kardeşin çirkinin tekiydi” diye alay etti…
Bertha gülerek ona baktı,çocukluk arkadaşının alaylarına alınmayacak kadar çok seviyordu onu…Maigret kumaşlarla dolu odaya hızla göz attı,aradığını bulduğunda yaşlı gözleri parlamıştı…
“Tam ona göre bir şey var elimde” derken koltuğun kenarına sıkışmış uçuk mavi kumaşı eline aldı ve Briana’ya uzattı…
“Birisi için dikmiştim ama hamile olduğu için içine sığamadı,demek ki onun için değil Briana için dikmişim”
Genç kız önüne uzatılan elbiseyi eline alırken içtenlikle teşekkür etti…Yaşlı kadın giyinebilmesi için içeri odaya kadar eşlik etti ona…Briana üzerini değiştirirken iki eski dost koyu bir sohbete dalmışlardı…
Giyinmeyi bitirince yanlarına geldi,onun için dikilmiş gibi üzerine tam olmuştu elbise…
“Çok yakıştı,asil bir leydi gibi görünüyorsun” dedi Maigret…Bertha’da aynı şekilde yakıştığını söylerken imalı bir şekilde “Belki de asil bir leydisindir zaten” dedi…Akılını kurcalayan şeye hala mantıklı bir açıklama getirememişti…Briana’nın gerçekte kim olduğunu bilmek istiyordu…
Genç kız kadının sözlerindeki imayı anlamayacak kadar mutluydu…
“Gerçekten yakıştı mı ?” diye sorarken kendi etrafında dönüp elbisenin arkasını görmeye çalışıyordu…Bertha gitmeleri gerektiğini söyleyince durup kadına teşekkür etti,çok beğenmişti elbiseyi…Çıkardığı elbisesini almak için içeri odaya geçince Bertha elbisenin koynundan çıkardığı bir miktar parayı arkadaşına uzattı…Yaşlı kadın yapmacık bir sinirle onun elini geri iterken “Senin yeğenin benim yeğenimdir” dedi ve odanın ilersinde duran kumaşlara doğru yürürken “Hadi gidin,yapacak bir sürü işim var” diye söylendi…
Briana geri gelince iyi günler dileyerek odadan çıktılar…Genç kız sanki ömründe ilk kez yeni bir elbisesi olmuş gibi heyecanlıydı…
“Elbisem çok güzel öyle değil mi Bertha ?” derken kendi üzerini görmeye çalışıyordu…Boynunu açıkta bırakan elbisenin dekoltesi yok denecek kadar azdı,yerlere kadar uzanan etekleri yürümesini biraz zorlaştırsa da yinede sevmişti onu…
Binadan çıkıp asıl alışverişi yapmak için aşağı doğru yürürken sırtındaki iplerinin nasıl olduğunu görmeye çalışıyordu Briana…Önüne bakmadığı için taşa takılıp birden tökezledi,düşmemek için kendini dengede tutmaya çalışırken başarılı olamayınca ileri doğru hızla düşüşe geçti…Ama bedeni yerdeki soğuk taşlara değil sıcak bir yer temas ederek durmuştu…
Kapattığı gözlerini aralayıp nereye çarptığına baktı,görebildiği tek şey mis gibi kokan beyaz gömleğin yakalarıydı…Başını hafifçe yukarı kaldırdı,göz göze geldiği adamı fark edince sırtından aşağı soğuk sular dökülmüştü…