Crawford Dükü’nün amblemini taşıyan gösterişli araba toprak yolda ilerlerken vakit geceyarısını geçmek üzereydi.Arabanın içinde omzuna dayanmış halde uyuyan karısına baktı Edward.Yolculuk onu bir hayli yormuştu.İngiltere sınırından geçtiklerinden beri uyuyordu.
Kolunu arkasından atıp vücudunu kendine doğru çekti ve başını göğsüne indirdi.Genç kadın birkaç kez kıpırdamış ama uyanmamıştı.Olduğu yere iyice yerleşirken elini istemsizce adamın ceketinden içeri uzattı.Bu hareketi güldürmüştü Edward’ı.Karısının elini tutup beline doğru sarılmasına müsaade ederken “Bir yere kaçmayacağım merak etme” diye fısıldadı ve iyice sarıldı ona.
Sarı saçlarının üzerine dudaklarını bastırırken kokusunu içine çekti.Ondan kaçmayı bir an bile düşünemezdi. Yeterince uzun bir süre ayrı kalmıştı zaten,daha fazlasına tahammülü yoktu.
Kollarının arasında ki kadın huzursuzca kıpırdanınca onu biraz daha bastırdı kendine doğru ve sırtını geriye yaslayıp rahat etmesini sağladı.Kendi pozisyonu rahatsız ediciydi bu seferde ama çocuğunun annesi olacak olan kadının rahatı her şeyden daha önemliydi.
Üstelik onun bu kadar yakınında olmasını seviyordu.Kollarını iyice ona doladı ve sarı saçlarının üzerine sıcak bir öpücük bıraktı.Aynı anda Briana gözlerini açıp yüzüne bakmıştı.
Elleriyle onun göğsüne dayanarak doğrulurken “Bu şekilde durursan sırtın tutulabilir” dedi ve geri çekilerek düzgünce oturdu.
“Tepki vermeseydim o şekilde duracaktın öyle değil mi ?” diye sorarken kavisli kaşlarını çatmıştı.
“Beni uyandırıp karşı koltuğa geçmemi söylemek yerine,sırtının ağrımasına göz yumacaktın”
Edward karısının serzenişleri arasında elini uzatıp onun yanağına dokundu ve “O pek işe yaramıyor” dedi gülümseyerek.
Ne demek istediğini anlamamıştı Briana.Soran gözlerle karanlık arabanın içinde kocasının gözlerine bakmaya çalıştı.
Yanağında ki elini karısının dudakları üzerinde gezdirmeye başlarken “Bir kere denemiştim onu” diye devam etti Edward.
“Grevor’un evinde ki davetten bizimle birlikte ayrıldığın o gece.Eve dönerken karşı koltukta uyuyordun”
“Düşeceğimi söyleyip bana bağırmıştın” diye araya girdi Briana.O gece uyanır uyanmaz onun çatık kaşları ve öfkeli suratıyla karşılaştığında ne kadar korktuğunu şimdi bile hatırlıyordu.Üstelik bağırmış ve hakaret etmişti.
Edward karısının yüzünde ki elini geri çekmeden diğer eliyle belinden tuttu ve kendine doğru çekerken “Pek öyle olmamıştı” diye fısıldadı.
“Düşüyor olacağın doğruydu.Seni tutup tekrar yerine yatırmam gerekmişti ama bu sen uyanmadan birkaç dakika önce ki olaydı”
“Peki neden uyandığımda başımdaydın hala ?”
Edward cevap vermek yerine elini uzatıp karısının ensesinde toplu duran saçlarını açtı ve omuzlarına doğru dökülen bukleleri eliyle geri iterken “Bunu yapıyordum” dedi.Ardından Briana’nın şaşkınlıkla açılan mavi gözlerine bakarken ileri doğru gelip alnında değdirdi dudaklarını ve “Ve bunu” diye ekledi.
Hızla geri çekilirken “Beni öptün mü yani ?” diye bağırdı Briana.Kafasını sallayarak bunu onaylarken “Sadece alnından” dedi Edward ve onu tekrar kollarının arasına alırken “Uyanmayacağını bilseydim daha farklı da olabilirdi” diye ekledi.
Briana tam karşılık vermeye hazırlanıyordu ki araab büyük bir sarsıntıyla durdu.Ardından saniyeler geçmeden arabanın kapısı açıldı.Arabacı elinde ki meşaleyi içeri uzatırken kocasının kollarından geri çekilmeye fırsat bile bulamamıştı genç kadın.