20. Bölüm

3.8K 243 1
                                    

“İşte böyle” diyerek tüm olanları eksiksiz bir şekilde anlattıktan sonra pederin yüzüne çekinerek bakarak “Benim çıldırmış olduğumu düşünüyorsunuz öyle değil mi ?” diye sordu ve acıyla gülümserken “Bende olsam böyle düşünürdüm” diye söylendi...Konuştuğu süre boyunca tırnaklarını üzerine oturduğu kütüğe bastırmıştı ve parmak uçlarında sızı duyuyordu...

Peder bir süre sessizce yanında oturan kıza ve elinde tuttuğu kitaba baktı,dinledikleri inanılması zor şeylerdi...Elindeki kitabın yazılarından Joseon’a ait olduğunu anlamıştı ama kızın anlattıkları bununda ötesindeydi...

Derin bir nefes alarak düşüncelerini toparlamaya çalışırken öncelikle “Çıldırdığını düşünmüyorum” dedi...

“Ama anlattıkların akla mantığa uymayan şeyler” diyerek fikrini belirtirken Briana büyük bir korkuya kapılmıştı...Kitap ve pederini uzakdoğuya gidişi o kadar etkilemişti ki onu kendisine inanıp inanmayacağını biran bile düşünmemişti...

“Ya...yardım etmeyecek misiniz ?” diye sordu titreyen sesiyle,içinde yeşeren umut filizleri hızla çürüyordu...Birkaç saniye sonra peder derin bir nefes alarak ayağa kalkınca o da hızla ayağa kalktı ve adamın ellerini tuttu...

“Yemin ederim doğruyu söylüyorum peder” derken burnunun direği sızlamaya başlamış ve gözleri yaşarmıştı...

Peder Evan endişeyle ona baktı,ne kadar saçma şeyler söylerse söylesin bir insanı ağlatmanın ne kadar günah olduğunu çok iyi biliyordu...Ellerini tutan narin elleri kavradı ve hafifçe sıkarak “Ağlamayın lütfen” dedi...Sesinde ki yumuşak tını Briana’ya güven vermişti ama yinede birkaç damla gözyaşının yanağına süzülmesine engel olamadı...

Peder üzerindeki koyu lacivert ceketinin sol göğüs üzerinde ki cebinde asılı duran mendili çıkarıp ona uzattı ve eline tutuşturduktan sonra yanaklarını kurulaması için elini tutup yukarı kaldırdı...

Briana derin nefesler alarak bastırmak üzere olan kış havasını içine çekerken rahatlamaya çalıştı,birkaç dakika sonra gözyaşları kurumuş yerini merakla bakan gözlere bırakmıştı...

Pederin yüzüne soran gözlerle bakarken hiçbir şey söylemeden bekledi...Adamda konuşmadan ona bakıyordu ama aynı zamanda parmaklarını kitabın kapağındaki boşlukta gezdiriyordu...

“Burayı dolduran şeyin kayıp olduğunu söyledin öyle değil mi ?” diye sordu...Briana kafasını ileri geri sallarken “Bir çocuk onu oradan çıkarmış ve daha sonrada kaybetmiş” diyerek açıkladı...

Peder anlıyorum der gibi onu onaylarken kaybolan şeyin neye benzediğini sordu...Briana hemen cevap vermedi ve gözlerini kapatarak düşünmeye başladı...Kitabı eski haliyle gözünün önüne getirmeye çalışıyordu...

Gözlerini yavaşça aralarken elini yukarı kaldırıp baş ve işaret parmağını gergin tutarak birleştirerek “Şu büyüklükte yuvarlak bir madalyondu sanırım” dedi “Üzerinde kabartmalar ve oymalar vardı ama çok delikli değildi.Altın renginden daha koyu bir rengi vardı,toprak rengi gibi”

Peder eliyle çenesini sıvazlarken düşünüyordu...Biraz daha düşündükten sonra ağır ağır konuşmaya başladı;

“O bölgelerde ki imparatorluklar aileleri için özel olabilecek madalyon benzeri şeyler kullanırlar ve özellikle krallar tehdit oluşturmaması için bu madalyonları belirli yerlere saklarlar.Bunu çoğu zaman kraliyet sarayında en güvendikleri kişilere vererek yaparlar ama bazen de bir eşyanın yada bir kitap kapağının içine saklarlar.Bir kralın, düşmanlarının kraliyet mührünü ele geçirmemeleri için onu bir tablonun içine sakladığını duymuştum.Şimdi senin anlattıkların bana onu hatırlattı.”

MADALYONHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin