22. Bölüm

3.6K 250 2
                                    


Genç kız olacakların farkındaydı…Karşı koyamayacağı kadar güçlüydü adam ve bedeni onun altında dururken çaresizdi…Gözlerinden süzülen yaşlar devam ederken fısıltıyla yalvarmaya başladı adama…Ama adam onu duymuyordu bile…

Adamın sert ve nasırlı elini bacağının üst kısmında hissedince tüm gücüyle onu itmeye çalışıp acı bir çığlık attı Briana ama o an hissettiği keskin acıyla çığlığı yarım kaldı…Gözlerinden akan yaşlar biranda kesildi,duyduğu acı tüm vücuduna yayılırken bedeni kaskatı kesilmişti genç kızın…

Grevor altında çırpınan kızın biranda durduğunu fark edince kafasını kaldırıp onun yüzüne baktı,Briana’nın gözleri kapanmış kafası yanına düşmüştü…

Birden omuzlarında hissettiği baskıyla geriye doğru çekildi adam ve suratına şiddetli bir yumruk yedi…Yumruğun etkisiyle kilerin bir köşesine savrulurken ne olduğunu bile anlayamamıştı…

“Pislik herif” diye bağıran Edward tekrar onun üzerine gelirken idrak etti neler olduğunu ama bu ikinci bir yumruğu yemesine engel olamamıştı…Çenesinde hissettiği keskin acıyla bir kez daha yere yuvarlandı,dudağı patlamış ve ağzı kanla dolmuştu…

Edward onu yakalarından kavrayıp kendine yaklaştırırken “Seni öldüreceğim” diye bağırdı ve adamın koca cüssesini hallaç pamuğu gibi kilerin kapısına doğru savurdu…Grevor’un açık duran kapıya çarpan bedeninden kırılan kemik sesleri gelirken acı bir feryat koparmıştı…

Edward bir kez daha öfkeyle adamın üzerine yürüyecekken Briana’nın yerde hareketsiz yattığını fark edince durup ona döndü,açık kapıdan içeri sızan ay ışığı kilerin içini yarı aydınlık yaparken genç kızın uçuk mavi elbisesinin üzerinde ki koyuluğu belli ediyordu…

Dişlerini öfkeyle sıkarken Briana’nın yanına eğildi,yukarı toplanmış elbisesi kızın bacaklarını tamamen açıkta bırakmıştı…Elini uzatıp karnının üzerinde ki koyuluğa dokundu,parmak uçlarında hissettiği sıcak kanın kokusu burnuna gelmişti…

Kafasını çevirip hala yerde debelenen adama öfkeyle baktı ve “Ona ne yaptın adi herif” diye bağırdı…Grevor korkudan ve çektiği acıdan cevap vermezken eli gayri ihtiyari belinde asılı duran kamaya gitmişti…Kamanın ucu yarısına kadar kana bulanmıştı…O da şimdi anlıyordu kızın neden birden hareketsiz kaldığını…Boğuşma esnasında ucu açık duran kama genç kızın karın boşluğuna girmiş ve onu hareketsiz bırakmıştı…

O sırada kilerin kapısında elinde meşale ile beliren Celest gördüğü manzara ile acı bir çığlık koparırken elini ağzına kapattı…Yerde kanlar içinde yatan kızın başında duran Edward köşedeki adama öldürecekmiş gibi bakıyordu…

“O…o iyi mi ?” diye sordu titreyen sesiyle…Onun sesi Edward’ın dikkatini tekrar Briana’ya yöneltmişti…Elini kanlı bölgenin üzerinde gezdirirken “Çok kan kaybediyor” dedi öfkeyle,bu sırada elbisenin eteklerini aşağı doğru çekerek bacaklarını kapattı…Ardından onu sarsmadan yavaşça kucağına aldı…Ona karşı ne kadar nazikse yerde yatan adama olan bakışları da o kadar öfke doluydu…

“Seninle hesabım bitmedi” diye söylendi dişlerini sıkarak ve kilerden dışarı çıktı…Briana’nın baygın bedenini eve taşırken peşinden gelen Celest’e hemen doktor çağırmasını söyledi…Genç kız korkuyla açılan gözlerini adamın kucağında ki bedenden zorla çekerken birkaç saniyelik duraksamanın ardından hızla koşmaya başladı…Evin ön bahçesinden çıkıp sokağa daldı ve birkaç ev sonra ki doktora haber vermeye gitti…

Edward ayağıyla tekmeleyerek geri açtığı kapıdan içeri girip koridorda ki ilk odaya girdi.Hiçbir tepki vermeyen Briana’nın bedenini geniş bir kanepenin üzerine uzatırken şimdi aydınlıkta çok daha iyi görebiliyordu onu…Elbisesinin etekleri ve karın kısmı tamamen kana bulanmıştı,sol tarafında ince bir kesik görülüyordu ve o kısımda ki kan daha koyuydu…

Hızla etrafına göz atıp yaraya bastırmak için bir şeyler aradı,ilerde duran sehpanın üzerinde ki örtüyü hışımla çekip alırken üzerinde ki iki biblo hızla yere düşmüş ve odanın içinde yankılanan bir sesle paramparça olmuşlardı…

Örtüyü avucunun içinde toplayıp yaranın üzerine bastırdı…Boşta olan eliyle Briana’nın dağılıp yüzünü kapatan saçlarını geri iterken ellerinin titrediğini yeni fark etmişti…

Korkuyla genç kızın yüzüne baktı,kireç gibi bembeyaz olan suratında dudakları bile rengini kaybetmiş ve soluk bir hal almıştı…

Eliyle saçlarını okşarken “Briana” diyerek kızın adını fısıldadı,kalbi korkuyla atıyordu…Şimdi hareketsiz yatıyordu ama peki ya sonra ? Bir daha gözlerini açmazsa ne olacağını düşündü Edward,o buz mavisi gözleri bir daha göremeyecek olma fikri kalbine hançer saplanmış gibi canını yakmıştı…
İleri doğru eğilip kızın alnına değdirdi dudaklarını ama hissettiği soğuklukla korkuyla geri çekildi…Briana’nın alnı buz gibiydi ve artık soğuk ter damlaları da oluşmuyordu alnında…

Yaranın üzerinde ki elini biraz daha bastırdı ve kanamayı durdurmaya çalıştı…Bu soğukluğun ne olduğunu biliyordu,aynı soğukluğu yıllar önce bir kez daha hissetmişti…Bu soğukluk onu da üşütüyordu,geçen sefer hissettiğinde bu üşümüşlüğü atlatabilmesi hiç kolay olmamıştı…
Zorda olsa başarmıştı o zaman bunu ama aynı şeyi birkez daha yapamazdı…

Kızın soğuk alnına bir kez daha dudaklarını değdirirken “Lütfen” diye inledi “Lütfen ölme”

*****

3 Saat Önce

“Sen ne dediğinin farkında mısın ?” diye gürledi Edward…Sesi karlarla kaplı dağlarda yankılanırken karşısında tir tir titreyen genç biraz daha çekilmişti geriye…

Edward’ın öfkeli bakışları karşısında korkuyla dikilirken “Belki yanılıyorumdur” dedi Geofre,zorla çıkan sesini yükseltmeye çalışmıştı ancak sadece fısıltı halinde çıkabilmişti yinede…

“Grevor’un böyle bir şey yapacağına emin misin ?” diye sordu Edward dişlerini sıkarak…Kenarda onları izleyen Bertha elini kalbinin üzerine koymuş bunların gerçek olmaması için dua ediyordu…

Geofre omuzlarının içine çektiği başını sallarken “Şimdi sizin evinize gitmemiş olabilir ama o gece onları gördüğüme yemin edebilirim” dedi…Söylediklerinin doğru olduğuna emindi ve bu biraz da olsa cesaret vermişti kendisine…Omuzlarını zorla dikleştirirken “Briana’ya o teklifi yaptığını kendi kulaklarımla duydum” diyerek devam etti anlatmaya “Briana çok korkmuştu,koşarak oradan giderken peşinden gitmek istemiştim ama sonra siz ve kont William karşısına çıktınız…Sonra da sizinle birlikte gitti zaten…Bende lord Grevor’un olumsuz cevap alınca peşini bırakacağını düşünüp kimseye bahsetmedim bundan…Ama şimdi lord Grevor önce sizi ava davet etti sonra da işi çıktığını bahane edip geri döndü…Üstelik şuan Briana ve Celest’ten başka hiç kimse yok ve o da bunu biliyor”

Edward elini dağılmış saçlarının arasında gezdirirken duyduklarını hazmetmeye çalışıyordu…Birden sabah arabalara binerken Grevor’un Briana ile konuştuğunu hatırladı,o an dikkat etmemişti ama şimdi düşününce Briana’nın tedirgin olduğunu anımsıyordu…Eğer Geofre’nin söyledikleri doğruysa çok kötü şeyler olabilirdi –ki çocuk o iğrenç teklifi kendi kulaklarıyla duyduğunu iddia ediyordu…

Ani bir kararla hızla av kulübesine döndü ve koltuğun üzerinde ki ceketini alarak dışarı çıktı…At arabasına bağlı iki attan birinin bağlarını çözüp tek hamlede üzerine bindi ve topuklarıyla sertçe atın sağrısına vurdu…At acıyla kişnerken bir anda hızlanmış ve koşmaya başlamıştı…

Önüne çıkan kar tepelerine ve ağaç dallarına aldırmadan hızla ilerliyordu Edward, düşündüğü şey olmadan yetişmeyi umuyordu ama eğer yetişemezse Grevor’u bunu yaptığı için öldürebilirdi…Kararan ve soğuyan hava onun önüne bir set gibi kesse de o buna aldırmadan atını dört nala sürmeye devam ediyordu…Aklında tek bir düşünce vardı sadece,Briana’ya zarar gelmişse buna dayanamazdı…

Nasıl geçtiğini anlamadığı yollar bitip evin önüne gelince hızla atın üzerinden atladı koşarak evin kapısına yöneldi…At duraksamadan saatlerce koşmanın verdiği acıyla derin derin soluyordu…

Edward kırarcasına açtığı kapıdan içeri daldı ve “Briana” diye bağırdı…Sesi evin içinde yankılanırken Celest elinde yarısı ısırılmış büyük bir elmayla mutfaktan koşarak geldi…

“Sizin evde ne işiniz var efendim ?” diyerek duyduğu şaşkınlığı diler getirirken Edward onu kolundan tutup “Briana nerede ?” diye sorunca şaşkınlığı korkuya dönüşmüştü…

“Sa…sanırım büyük kilere gitti” dedi kekeleyerek “Ekmek yoktu onu almak için gitmiş olmalı” diye devam ederken Edward kolunu bırakıp girdiği kapıdan hızla dışarı çıktı…
Her geçen saniye korkusu biraz daha artarken kapısı kapalı kilerin önüne gelince hızla içeri girdi…Kapıdan içeri süzülen ay ışığında yerde Briana’nın üzerinde ki adamı görünce kan beynine sıçramıştı…Geç kalmış olmamayı dilerken hızla ileri gelip adamı omuzlarından tutarak geri çekti ve suratına bir yumruk attı…Yerde bacakları açık halde yatan Briana’ya bakarken öfkesi bir kat daha artmıştı…

*****

“Tamam sakin ol” diyerek elini Edward’ın omzuna koydu William,saatlerdir odanın ortasında dönüp duran adam başını dönermişti…Onu zorla çekip koltuğa oturttu ve kendisi de yanına geçti,onu sakin olması için öğütlerken kendisi de ondan farklı değildi aslında…

Katıldıkları davetten döndüklerinde öğrendiği şey karşısında şok olmuştu ve o andan beri endişeyle bekliyorlardı…Doktor saatlerdir odadaydı ve hiçbir ses gelmiyordu…

Başını ellerinin arasına alarak dirseklerini dizlerine dayadı Edward,zaman ilerledikçe korkusu daha da artıyordu…

Karşıda ki kanepede oturan Lizbeth “Dağılmış görünüyor” diye fısıldadı onun bu haline bakarken,hemen yanında oturan Royce’da onunla aynı fikirdeydi…

“Briana’ya karşı diğer hizmetçilere olduğundan daha farklı davranıyordu” diye devam etti konuşmaya genç kız…Büyük odanın içinde fısıldamalarını sadece Royce duyuyor diğerlerine sadece uğultu olarak ulaşıyordu…

“Briana onun için ayrı bir yerde” diyerek karşılık verdi Royce ve derin bir nefes verirken “Ona bir şey olursa bu Edward’ı çok kötü etkiler” diye devam etti…

Lizbeth yaşaran gözlerini ona çevirirken “Bir şey olmaz değil mi ?” diye sordu korkuyla,henüz tanışalı kısa bir süre olsa da Briana’dan hoşlanmıştı ve ölmesine dayanamazdı…Royce elini uzatıp Lizbeth’in kucağında tuttuğu elini kavradı,onun ne kadar korkmuş olduğunu görebiliyordu…Kendisi de tedirgindi…Eve dönerken aklında kendisini kandırdığı için Briana ile yapacağı şiddetli tartışma vardı ama şimdi onun kendine gelmesi için dua ediyordu…

Lizbeth elini kavrayan güçlü elden destek almak istercesine sıktı ve bakışlarını tekrar Edward’a çevirdi…Geçen gün bahçede gördüğünde tam olarak emin olamamıştı ama şimdi bundan kesinlikle emindi…Edward’ın Briana’ya karşı kendisine yada çevresinde ki diğer kadınlara hissettiği şeyden çok daha fazlasını hissettiğini anlamıştı…Victoria’dan bile daha fazla hatta belki de Amelia’dan bile…

Odanın kapısı açılınca hepsi birden ayağa fırladı…İçeri giren ellilerin ortalarında gösteren adam ağır adımlar ileri geldi…Elleri ve üzerinde ki ceketi kan lekeleriyle doluydu,alnında yeni silinmiş gibi duran ter damlalarının ıslaklığı parlıyordu…Yorgundu ve yüz ifadesi karamsardı…

Edward ona doğru gelirken “Ne oldu ?” diye sordu endişeyle…Doktor ceketinin cebinden çıkardığı mendille ellerinde ki kan lekelerini silmeye başlarken “Kesik çok derin değil ama ne yazık ki tehlikeli bölgenin üzerinde” diyerek açıklamaya başladı “Kanamayı durdurdum ama ne yazık ki ben gelene kadar çok kan kaybetmiş,bu yüzden bedeni çok güçsüz”
Edward korku dolan kalbini dinlememek için kendini zorlarken “Şimdi durumu nasıl peki ?” diye sordu…Adam elindeki kanlı mendili tekrar cebine koyarken “Hala baygın” diye karşılık verdi ve herkesin duymak istediği gerçeği dillendirdi;

“Hayati tehlikesi var,eğer vücudu kendini toparlayamayıp uyanmazsa onu kaybedebiliriz...Şimdi uyuması normal ama eğer sabaha kadar hiçbir tepki vermez ve uyanmazsa maalesef kurtulma şansı olmayacak”

Lizbeth kısık bir iniltiyle ellerini ağzına kapatırken Royce omzundan tutarak destek oldu ona…Edward ise hiçbir tepki vermemişti…

“Bu gece burada kalın doktor Lloyd” dedi sakince,uyuşan beynine zorla emir verip ayaklarını sürüyerek doktorun yanından geçip odada çıktı ve koridorun sonunda ki odaya girdi…

Briana’nın bedeni beyaz çarşafların serildiği küçük yatağın içinde yatıyordu…Sanki biraz daha küçülmüş her an yok olacakmış gibi görünüyordu…Yatağın başında elindeki bezle kızın alnında ki ter damlalarını silen Bertha onun geldiğini fark edince bezi su dolu leğenin içine bıraktı ve ayağa kalktı…

Edward yatağa doğru yaklaşırken “Dışarı çık Bertha” dedi kısık bir sesle…Yaşlı kadın yorgun omuzlarının zorla taşıdığı başını ona çevirirken şaşırmıştı…

“Onunla ilgilenmem gerekiyor efendim,eğer kendine gelirse doktora haber vereceğim” diyerek isteğini yerine getiremeyeceğini belirtince Edward bir kez daha ama bu sefer daha sert “Dışarı çık Bertha” dedi…

Kadın istemese bile “Peki efendim” diyerek onu selamladı ve çıkmak için kapıyı açtı…Arkasından kapıyı kapatmadan önce son bir kez baktı efendisine,günlerdir içini kemiren şüphe şimdi yerini acı bir gerçeğe bırakmıştı onun içinde…

O çıkınca Edward yavaşça onun kalktığı yere yatağın kenarına oturdu…Genç kızın yüzü hala solgundu,dudakları uçuk pembe bir hal almış,yastığın üzerine dökülen sarı saçları karışmıştı…

Elini uzatarak saçlarının birazını tutarak ileri çekti ve kulağının arkasına bıraktı…Aynı şeyi diğer taraf içinde yaparken parmak uçları kızın beyaz boynuna değince tüm vücudu bir anda gerilmişti…Ama yinede elini çekmedi,biraz yukarı kaydırıp yanağının üzerinde gezdirdi ardından soğuk ter damlalarının oluştuğu alnına dokundu…
Alnı kilerde ki kadar soğuk değildi ama yinede normal sıcaklıkta değildi…Bertha’nın bıraktığı bezi suyun içinden çıkarıp iyice sıktı ve önce alnını ardından boynunu sildi…

Üzerinde ki kanlı mavi elbise çıkarılmış yerine ince kumaştan beyaz bir gecelik giydirilmişti genç kıza…Yakası açık gecelikten boynu ve göğsünün üst kısmı görünüyordu…Bezi tekrar suyun içine bıraktıktan sonra üzerine örtülü olan battaniyeyi ucundan tutarak yukarı çekti ve omuzlarına kadar kapattı…

Ardından yine elini kızın saçlarında dolaştırmaya başladı,günlerce sürse bile gözlerini açana kadar başından kalkmamaya kararlıydı …Eğilip kızın rengi kaçmış dudaklarının üzerine küçük bir öpücük kondurdu ve geri çekildi… Daha kendine bile yeni itiraf ettiği duyguların sahibinin ellerinden kayıp gitmesine izin veremezdi…
Elini uzatıp battaniyenin altından Briana’nın elini buldu ve iki eliyle birden kavrayarak çenesine dayadı…Gözlerini yavaşça kapattı,yıllardan beri yapmadığı şeyi yapacaktı şimdi…Onu kendisine bağışlaması için Allah’a dua edecekti…

*****

Hissettiği kıpırtıyla gözlerini aralayıp kafasını kaldırdı genç adam,uyuşmuş bedenini yatağın üzerinden geri çekmeye çalışırken Briana’da ki hareketliliği fark edince hızla doğruldu ve ona baktı…
Genç kızın dudakları aralanmış kısık iniltilerle nefes alıyordu…Doktorun söyledikleri zihnine doluşunca endişeli bir tebessüm yayıldı yüzüne…Kapalı perdeler yüzünden tam olarak kestiremese bile sabah henüz olmuş olmalıydı…Heyecanla elini kızın alnına koydu ama hissettiği şey dudaklarında ki tebessümü anında dondurmuştu…

Elini aşağı kaydırıp boynuna ve ensesine dokundu,ateş gibi yanıyordu genç kızın bedeni…Oturduğu yerde hızla doğrulup ayağa kalktı ve hışımla odadan çıkıp koridora geçti…Akşamdan beri odadan çıkmadığı için doktorun hangi odada kaldığını bilmiyordu…Sırayla tüm misafir odalarının kapılarını açmaya başladı…İlk açtığı oda boş çıkmış diğerinde ise aradığı kişiyi bulmuştu…

Hala uyuyan doktoru omzundan tutarak sarsarken “Uyanın” diye bağırdı… Yaşlı adam sıçrayarak yatakta doğrulurken Edward çoktan üzerinde ki yorganı açmıştı…

“Çok fazla ateşi var” derken doktoru kalkması için kolundan çekiştiriyordu…Adam yataktan çıkıp komidinin üzerinde ki gözlüğünü aldı ve terliklerini ayağına geçirip hızla odadan çıktı…Edward onun peşinden giderken çıkardığı gürültüye tüm ev halkı uyanmış ve koridora çıkmıştı…

Doktor odaya girerken onlara geride kalmalarını söyleyip içeri girerek kapıyı kapattı…Kendisine yardımcı olmak için sadece Bertha girmişti yanında…

Edward birbirine karışan saçlarını elleriyle geri iterken sırtını kapının karşısında ki duvara dayayıp gözlerini kapattı…Kendine geldiği için sevinmişti ama şimdi durumu çok daha kötü görünüyordu…Bay William elini onun omzuna koyarak “Hadi oturma odasına geçelim” dedi ve itiraz etmesine fırsat bırakmadan yürümesi için onu itti…Edward isteksizce ilerlerken Royce ve Lizbeth’te peşlerinden gidiyordu…

Kafasını çevirmeden göz ucuyla yanında yürüyen kıza baktı Royce,yataktan aceleyle kalktığı her halinden belliydi…Sarı saçları kalın bukleler halinde omzuna dökülüyordu,onu hiç açık saçlı görmediğini fark etti Royce…Saçlarını her zaman sıkıca toplardı ve yüzüne gelmesinden nefret ederdi…Şimdi ise alnına dökülen bukleler neredeyse gözlerini kapatıyordu…

Bakışları biraz aşağı kayınca irkildi biranda genç adam…Kızın sabahlığının kemeri tam olarak bağlanmamıştı ve altında ki geceliğin dantelli yakası görünüyordu…Beyaz tenini açıkça görebiliyordu…

Derince yutkunup bakışlarını tekrar yukarı kaldırdı,bu sefer gözlerinin hedefine kızın dolgun kırmızı dudakları takılmıştı ama bu seyir fazla uzun sürmedi…Girecekleri odanın kapısına geldiklerinde Lizbeth ona sırtını dönmüş ve giyindikten sonra aşağı ineceğini söyleyip geldikleri tarafa doğru geri gitmişti…
Royce biran duraksadı,biraz önce yaptığı şey için kendine inanamıyordu…Resmen kızı süzmüştü,aynı kendisine kur yapan kadınları süzdüğü gibi…Hatta ondan daha fazlasını,aklından geçirdiklerini tekrar düşününce kafasını iki yana sallayarak düşüncelerini dağıttı ve odaya girdi…Edward ve William’ın karşısında ki koltuğa oturup bacak bacak üzerine attı ve dirseğini koltuğun başına dayayarak kafasını üzerine koydu…Sadece birkaç saniye sonra biraz önce ki düşünceleri yine beynine hücum etmişti…

Briana’nın söyledikleri geldi aklına…Lizbeth’in karısı olmasını gerçekten istiyor muydu ? Evet istiyordu…Onun sarı buklelerine parmaklarını takmak ona sarılmak istiyordu…Aynı yıllar önce o yarışın sonunda yaptığında gibi onu öpmek istiyordu…Hatta çok daha fazlasını,onun kendisini istiyordu…Bunu fark etmesini sağlayan neydi bilmiyordu ama bunu istediğinden şuan emin olmuştu…

Bir saat kadar sonra odanın kapısı açıldığında herkes kendi iç dünyasına dalmış,hiç biri konuşmuyordu…İçeri giren doktorla birlikte hepsi birden ayağa kalktı ama doktorun yanına ilk giden Edward olmuştu…

O daha bir şey sormadan “Geçmiş olsun” dedi doktor ve elini genç adamın omzuna koyarken “Ateşinin çıkması iyiye işaretti,şimdi tehlikeyi atlattı” diye ekledi…

Lizbeth küçük bir çığlık atarken “Şükürler olsun” diyerek hemen yanında duran Royce’un boynuna sarıldı…Heyecanından yaptığı şeyin farkına ancak amcasının dik bakışlarını üzerinde hissedince varabilmişti…Kollarını yavaşça çözüp bu sefer Edward’a döndü ve aynı şekilde ona da sarılarak “Geçmiş olsun” dedi…Bu sayede tepkisinin normal olduğu izlenimini verebilmeyi umuyordu ama Edward’ın umurunda değildi bu…

“Teşekkür ederim doktor bey” diyerek adamın omzunda ki elini aşağı indirip hızla odadan çıktı…Koridoru geçip sonda ki küçük odanın önüne geldiğinde birkaç saniye durup beklemiş ardından kapıyı tıklatarak içeri girmişti…

Yatağın başında duran Bertha ve Briana’nın yanına oturan Celest kapının açılış sesiyle o tarafa döndü…Edward’ı görünce Celest hemen ayağa fırlamış ve Bertha’nın arkasına geçmişti…Dün gece onun gözlerinde gördüğü öfkeden korkmuştu,şimdiye kadar birçok kez sinirlendiğini görmüştü Edward’ın ama ilk kez dün gece Grevor’a bakarken ölümcül bir his oluşturmuştu bakışları…

Bertha adamı saygıyla selamlarken “Ateşi düştü” diyerek bilgi verdi ve “Biraz önce gözlerini açmıştı ama şimdi yeniden uykuya daldı” diye ekledi…

Edward kısa bir öksürükle boğazını temizlerken “Bu iyi” dedi sakince ve bakışlarını yaşlı kadından kaçırırken “Arkadaşım dediğim adamın yeğenine yaptıkları yüzünden özür dilerim senden Bertha” diye devam etti “Böyle bir şey yapacağına dair en ufak bir kuşkum olsaydı inan bana olmadan önce önüne geçerdim…Neyse ki çok daha kötüsü olmadan bitti bu iş”

Bertha yorgun yüzünde oluşan buruk bir tebessümle “Sizin hatanız değildi” dedi…o sırada Briana kıpırdanınca konuşmayı yarıda bırakıp ona döndü…Genç kız yatağın içinde birkaç kez kıpırdandıktan sonra yeniden hareketsiz kalmıştı…
Elini alnına koyup ateşini kontrol etti…Komidinin üzerinde ki leğenden bezi alıp alnında oluşan ter damlacıklarını sildi…

O bunları yaparken Edward sessizce onu izliyordu…Dün gece ona dışarı çıkması için bağırmıştı ama şimdi bunu yapamıyordu…Ama istediği şey buydu,onlar odadayken istediği gibi davranamazdı…
Hizmetçilerinden birine aşık olduğunu kabul ediyordu ama diğer hizmetçilerin yanında bu duygusu çekingen bir hal alıyordu şimdi…

Bertha elinde ki bezi tekrar leğenin içine bıraktı ve kaldırıp Celest’e uzatarak “Gidip suyu değiştir,içine birazda lavanta koy” dedi…Genç kız leğeni kaptığı gibi odadan dışarı çıktı…

“Terlediği için üzerini değiştirmem gerekiyor” dedi Bertha çekinerek ve müsaade isteyerek yıkanmış olan elbisesini almak için odadan çıktı…Bu durumdan hoşnut olmasa bile şuan Edward’ın içinin rahat etmesi için onunla yalnız bırakması gerektiğini hissediyordu…

Yaşlı kadın kapıyı kapatırken arkasından minnetle baktı Edward ve ardından yavaşça yatağa yaklaşıp kenarına ilişti...Elini uzatıp alnına dokunduğunda derin bir nefes vermişti genç adam,ne dünkü gibi soğuk nede sabah ki kadar sıcaktı…Yüzüne birazda olsa renk gelmiş dudakları yine eskiden olduğu gibi kırmızının en koyu halini almıştı…

Bir an tereddüt ederek kızın alnına koyduğu elini yavaşça aşağı indirdi ve dudaklarının üzerine koydu…Yarı aralık dudaklarının arasından çıkan sıcak nefesini parmak uçlarında hissedebiliyordu…

Kararsız bir şekilde elini orada tutmaya devam etti,geri çekmek istiyordu ama eline söz geçiremiyordu bu konuda…Briana tam o esnada gözlerini aralayınca suç işlerken yakalanmış bir çocuk gibi panikleyerek hızla ayağa fırladı…

“Efendim !” diye fısıldadı Briana şaşkınlıkla…Gözlerini açar açmaz bu yüzü karşısında görmek onun için en büyük şoktu…Yataktan doğrulmaya çalıştı ama karnında hissettiği keskin sızı acıyla inlemesine yol açmıştı…
Edward ileri gelerek onu omuzlarından tutarken “Sakın kalkma” dedi ve yavaşça geri bastırarak yatmasını sağladı…

“Doktor dinlenmen gerektiğini söyledi,yaran derin değil ama tehlikeli bir yerdeymiş…Üstelik çok fazla kan kaybettin,kendini toparlamak için hiç kalkmadan dinlenmek zorundasın”

Briana kulaklarına uğultu halinde gelen sesi dinlerken elini karnının üzerine götürdü…Hissettiği sızının kaynağının ne olduğunu bilmiyordu ama canını yaktığı kesindi…
Sonra dün geceyi anımsadı…Lord Grevor’un kilere gelişini,madalyonu yere atışını ve sonrasında üzerine gelmesini…Adamın ellerinin ve dudaklarının vücudunda gezindiğini hatırlayınca yaşlar hücum etmişti gözlerine…

“O adam bana” dedi acıyla ama devamını getiremeden boğazına düğümlenen bir hıçkırık serbest kaldı…Edward elini uzatıp saçlarının üzerine koyarken “Hepsi geçti” dedi şefkatle “O adamın sana zarar vermesine asla müsaade etmem” derken elini kızın saçlarının üzerinde gezdiriyordu…

“Neden söylemedin ?” diye sordu birden…Briana şaşırmış halde ona bakarken “Onun evine gittiğimiz gece aranızda geçenleri neden bana anlatmadın ?” diye açıkladı…

Briana utançla kızaran yüzünü diğer tarafa çevirirken “O sizin arkadaşınızdı” diye fısıldadı…Edward elini uzatıp çenesinden tutarak başını kendisine çevirdi ve gözlerine bakmayı zorladı onu…

“Artık öyle bir arkadaşım yok…Eğer o gün söyleseydin o günde olmayacaktı ve tüm bunları yaşamak zorunda kalmayacaktın”

“Özür dilerim” dedi Briana,yarası yüzünden konuşmakta zorlanıyordu…Edward parmağını kızın dudakları üzerine bastırarak konuşarak kendini zorlamamasını söyledi…Briana elini yorganın altından çıkararak dudaklarının üzerinde ki eli tutup aşağı çekti…Edward bundan rahatsız olduğunu düşünerek kendine kızdı ve elini geri çekti…Ama Briana buna engel olmuş ve elini bırakmamıştı…

Acıyla buruşan yüzüne zoraki bir tebessüm koymaya çalışırken “Teşekkür ederim,her şey için” dedi ve tuttuğu eli sıktı…Dün gece onu Grevor’un elinden Edward’ın kurtardığına emindi,bayıldıktan sonra neler olduğunu bilmiyordu ama her zor anında ona yardım eden bu adamın dün gecede kendisine yardım ettiğinden adı gibi emindi…

Edward hızlanan kalp atışlarını bastırmaya çalışırken önce elini tutan ele ardından genç kızın yüzüne baktı…Buz mavisi gözler yine bakıyordu,tüm gece dua etmesi işe yaramıştı belli ki…

Birden her şeyi bir kenara bıraktı Edward…Unvanını,asaletini,toplum içinde ki yerini,insanların özelliklede onlardan birinin ne düşüneceğini umursamadan elindeki narin eli avucunun içine aldı…Ardından yavaşça ileri doğru eğildi…

Briana hiçbir tepki vermeden ona bakarken dudaklarını onunkilerle birleştirdi…Dün gece hissettiği soğukluk şimdi yerini alev gibi yanan bir duygu sağanağına bırakmıştı…Yaptığı şeyin farkına varınca yavaşça geri çekildi ama başını sadece birkaç santim uzaklaştırmıştı ondan…Hala onun sıcak nefesini yüzünde hissedebiliyordu…

“Özür dilerim bunu yapmamalıydım” diye fısıldadı…Aynı anda Briana kafasını yastıktan kaldırıp yüzleri arasında ki mesafeyi kapattı…Karnının üzerinde hissettiği sızıya rağmen kalbinde hissettiği coşku çok daha büyüktü ve pişman olacağını bilse bile umurunda değildi şimdi…

MADALYONHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin