Ama ayağa kalktığında aniden Sehun'un sert çıkan sesini duydu...
"Hemen bana bak Luhan!"
"N-Ne?"
"Yüzünü neden saçlarınla gizlemeye çalışıyorsun? Görmemi istemediğim bir şey mi var?"
Luhan kafasını iki yana sallasa da, Sehun bu cevapla tatmin olmamıştı. Luhan o durumu daha fazla kurcalamaması için yatağın üzerinden kalktı. Tam o esnada Sehun ani bir hamle ile tekrar Luhan'ı kolundan yakaladı.
Luhan'ı kendisine doğru hızla çekip, saçlarını eliyle geriye attı. Gözünün altındaki büyük mor lekeyi gördü. Üstelik şişmişti. İster istemez içi sızladı. Büyük bir vicdan azabı duydu. Yutkunarak Luhan'ı tekrar serbest bıraktı. Yatakta doğrulmaya çalışarak, yatağın başlığına sırtını dayadı.
O anda ne diyeceğini ne söyleyeceğini bilemedi.
"Çok özür dilerim..."
"N-Ne için özür diliyorsun?"
"Bunu sana ben yaptım değil mi? Canını çok yakmış olmalıyım."
Eliyle genç adamın yüzünü işaret ederken, kendi yüz ifadesinden keyifsizlik ve pişmanlık okunuyordu.
Luhan içini çekip kalktığı yatağın kenarına oturdu. Omuzlarını silkerek gülümsemeye çalıştı.
"Yanmadığını söyleyemem, ama bunun için de sana sızlanacak değilim. Hem birkaç güne tamamen geçer. Üstelik sen bunu bilinçsizce yaptın. O yüzden söylenecek pek bir şey yok... Bütün her şeye rağmen iyi olduğunu görmek gerçekten de güzel Sehun."
"Yaptığın her şey için teşekkür ederim."
Luhan göz kenarlarının kırışmasına neden olacak bir biçimde Sehun'a gülümsedi. Aniden aklına gelen şeyle, komodinin üzerinde duran çantasının yanına gitti.
İçinde aradığı şeye ulaşınca da otel odasının telefonunun başına gelip elindeki küçük kâğıtta yazan numaraları çevirmeye başladı.
Sehun neler olup bittiğini anlamamıştı. Hala zehrin etkisini tam atlatamadığı için oldukça halsiz ve bitkindi. O yüzden sessizce Luhan'ı izlemeye başladı.
"Merhaba ben Luhan, Sehun uyanırsa şayet sizi aramamı söylemiştiniz."
Sehun şaşkınlıkla kaşlarını kaldırmış, Luhan'ın kiminle konuştuğunu anlamaya çalışıyordu.
"Sen kimi aradın?"
Luhan ona doğru dönüp elindeki telefonun ahizesini uzattı.
"Babanı! Senin için çok endişelendi ve çok korktu. Aynı benim gibi... Sesini duyup iyi olduğunu bilmek istiyorlar."
Sehun şaşkınlıkla Luhan'a bakarken, uzattığı ahizeyi isteksizce eline aldı ve kulağına dayadı.
"Baba?"
"Çok şükür iyisin. Bir ara seni kaybettiğimizi sandım... Kendini nasıl hissediyorsun?"
"Bitkinim, sanırım zehrin etkisi ya da panzehrin bilemiyorum."
Matthew telefonun diğer ucundan derin bir iç çekti.
"Panzehir, zehirden daha güçlü, o yüzden seni halsiz bırakmış olabilir. Bu nedenle birkaç gün kendine dikkat etmen gerekiyor. Luhan ne söylerse harfi harfine yap lütfen."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MYTH
AdventureAğır adımlar ile odanın içinde ilerlerken, karanlığın bütün nimetlerinden yararlanmak oldukça hoşuna gidiyordu. O ana kadar hiç yapmadığı bir şey yapıp duvara yaslandı ve uyuyan kişiyi uzun bir süre seyretti. Onun yatakta dönüp duruşunu izledi. uya...