YN: Söz verdiğim gibi bu hafta içinde göndereceğimi söylediğim bölümlerden biri bu. Lütfen bol bol bol yorum rica ediyorum.
Keyifli okumalar.
***********************
Jibran, Sehun'un elinde umursamaz bir biçimde tuttuğu şeyi görünce, neredeyse küçük dilini yutacaktı. Bu yıllardır aradığı kendi kabilesine ait kayıp bir parçaydı. Kendisinin sebep olduğu bir hata yüzünden, muhafaza edildiği mabetten çalındığında kabilesinden dışlanmış ve sürgün edilmişti. Şimdi ise sürgün edilmesine neden olan şey, hayatta en nefret ettiği adamın elinde duruyordu.
Sehun'un da söylediği gibi kabilesi bu durumdan hiç memnun olmayacaktı.
"Bunun karşılığında benden ne istiyorsun?"
Sehun omuzlarını silkerek, Jibran'ın nefretten adeta iyice kararmış gözlerinin içine baktı.
"Sadece bilgiye ihtiyacım var."
Jibran onun böyle basit bir şey istemeyeceğini düşündüğü için ona kesinlikle inanmamıştı.
"Senin sırf bilgi için onu bana öylece vereceğine inanmıyorum. Altından başka bir şey çıkacağına eminim."
Sehun içini çekip gözlerini devirse de Jibran'a cevap vermekte gecikmedi.
"Evet, var ama önce beni aptal yerine koymaktan vazgeç ve adamlarına hemen saklandıkları yerden çıkmalarını söyle."
Harun, onun kurnaz ve zeki olduğunu biliyordu elbet, kendisini hemen deşifre edebileceğini ne yazık ki düşünememişti. Yine de hiçbir şey yokmuş gibi sakince karşılık verdi.
"Seni öldürüp elinden almamam için bir sebep söyle."
Sehun, yarım bir gülümsemeyle, gözlerinde alaycı bakışlarla, kaşının birini kaldırarak Jibran'ın afallamasına neden olacak bir biçimde baktı.
"Buraya yalnız geleceğimi ummadın herhalde Jibran."
Jibran şaşırmış görünmüyordu. Sehun'da zaten bu tepkiyi bekliyormuş gibi başını yarım çevirerek çadıra doğru seslendi. Yüzündeki tebessüm bozulmadan duruyordu.
"çadırdan dışarı çık!"
Jibran en ufak bir tepki göstermeden, bir gözü Sehun'un üzerinde, bir gözü de çadırdan çıkmasını beklediği kişideydi.
Luhan, Sehun'un kendisine seslenmesiyle birlikte tüm soğukkanlılığını takınarak çadırdan yavaşça çıktı. Sehun ile göz göze geldiklerinde onun soğuk bakışlarıyla irkildi. Az önceki sakinliği yerini yeniden endişeye bıraktı. Sehun, Jibran'ın Luhan'ı yiyecekmiş gibi süzdüğünü görünce umursamaz tavrını kaybederek ciddi bir ifadeyle ona doğru döndü.
"Onu süzmen bittiyse iş konuşalım Jibran!"
Jibran, sanki Sehun'un dediğini duymamış gibi gözleri Luhan'ın üzerinde takılı kalmış, aç bakışlarla ona bakmayı sürdürüyordu.
"Elinde daha önce böyle güzel bir parça olduğundan bahsetmemiştin."
Sehun giderek daha çok sinirlendiğini ve sükûnetini kaybetmeye başladığını hissediyordu. Yine de bunu bozacak bir şey yapmak istemiyordu.
"Çok önemli olmadığı için söylememişimdir. Hem onunla ilgilenmekten vazgeçsen de bir an önce iş konuşmaya başlasak!"
Jibran, Sehun'un söylediği ile tatmin olmamıştı. Merakını gidermek için de fazlasıyla istekliydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MYTH
PertualanganAğır adımlar ile odanın içinde ilerlerken, karanlığın bütün nimetlerinden yararlanmak oldukça hoşuna gidiyordu. O ana kadar hiç yapmadığı bir şey yapıp duvara yaslandı ve uyuyan kişiyi uzun bir süre seyretti. Onun yatakta dönüp duruşunu izledi. uya...