16. Bölüm - Yanlış Hesap

669 74 8
                                    


Wallace Huo, tren istasyonunda Luhan'ı gördüğünde tereddüt etmeden peşinden o da binmişti. Fakat yalnız olmadığı için yanına gitmek yerine sadece onu izlemiş ve çıkan kargaşaya şahitlik etmişti.

Her şey bir birine girerken, birkaç metre ötede koltukların arasında, yerde bir karaltı gördü.

İşte oradaydı. Kulaklarını elleriyle kapatmış, gözlerini ise sımsıkı yummuş titriyordu.

Ani bir kararla silahların olası hedefi olmaktan çekinerek, hızla Luhan'ın yanına gitti. Eğildiği yerde elini uzatıp Luhan'ın omuzuna koyup çektiğinde, onun haddinden fazla korktuğunu bir kez daha fark etmişti.

Luhan'ın onu görünce verdiği ilk tepki şok ve şaşkınlıktı. Kendisiyle gelmesini işaret ettiğinde tereddüt etmemesi Wallace'ı sevindirmişti.

Oradan hızla çıkarak diğer vagona geçtiklerinde, onu karmaşadan başka bir yere sürükledi.

Luhan şoktaydı. O kadar çok korkmuş ve sarsılmıştı ki, nedenini açıklayamasa da içinde bulunduğu durum ona birden çok tanıdık gelmişti. Zihni allak bullak olmuştu. Daha önce nerede ve nasıl olduğunu bilmese de, bu durumu daha önce yaşadığını hissetti. Her şey zihninin içinde bölük pörçük dolanıp duruyordu.

Aniden saklandıkları yerden çıkarak, kaçtıkları vagona doğru yürümek için hamle yaptı. Ama Wallace onu durdurarak kendisine doğru hızla çekti.

"Sen nereye gittiğini sanıyorsun? Kendini öldürtecek misin?"

"Sehun... Diğerleri, hepsi oradalar. Onlara yardım etmemiz gerek Wallace. Bu şekilde saklanmamızın onlara bir faydası yok."

"Sen şoktan aklını kaçırdın sanırım. O adamlar yakuza ve bir oda dolusu yakuzanın arasına elini kolunu sallayarak giremezsin. Biraz mantıklı düşün."

Wallace ile göz göze geldikleri an, başını tekrar diğer vagona çevirdi. Çaresizlik duygusu onu yiyip bitiriyordu. Diğer istasyona neredeyse varmışlardı. Ya adamların gitmesini bekleyecek ve Sehun ile diğerlerin yanına gidecekti. Ya da Wallace'ın teklifiyle trenden onunla birlikte ayrılacaktı.

İlk seçenek oldukça tehlikeliydi. Çünkü adamlar tam da onların olduğu vagona doğru geliyordu.

İkinci seçenekten her ne kadar nefret etse de daha mantıklı görünüyordu.

Yakuza olduklarını öğrendiği adamlarla beraber Kim Jongin, saklandıkları yerden gelip geçerken, ikisi de nefeslerini tutmuş, kapıya yakın bir şekilde durarak, istasyona gelir gelmez trenden çıkarak saklanmışlardı.

Birkaç dakika sonra Sehun ve diğerlerinin trenden tedbirli ve dikkat çekmemeye çalışarak indiklerini gördüğünde, yanlarına gitmek için hamle yapmıştı. Fakat polislerin koşturarak etraf da konuşlandıklarını görünce bu kararından hemen vazgeçti.

Onları tehlikeye sokacak en ufak bir davranışta dahi bulunmak istemiyordu.

Sehun'u izlerken, yüreğini bir sancı bürüdü. Sehun yaralanmıştı ve sendeleyerek yürüyordu. Yutkunamadı... Onu öyle gördüğü andan itibaren bir yumru yutkunmasını güçleştiriyordu.

Gözleri dolsa da, Sehun için güçlü olmak zorundaydı. Tekrar buluştuklarında güçlü kaldığını ve Sehun'a layık bir sevgili olduğunu gösterebilirdi.

Aklında bin bir düşünceyle Wallace'ın kendisini yönlendirmesine izin verdi.

*-*-*-*-*-*-*-*-*-*

MYTHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin