YN: Hala çok hastayım. buna rağmen, bu hikayeyi aksattığımı düşündüğüm için bölüm yazmak istedim. Cidden saçmalamış olabilirim. Okumadım hatalar olabilir, kusura bakmayın...
***Bu hikayede Fantastik öğe var fakat yoğun değil. bu beklentiyle okuyorsanız ne yazık ki kurguya göre gittiğim için biraz daha beklemek durumundasınız. bunun için üzgünüm...
**Ayrıca hikaye sıkıcı geliyorsa veya gidişatı yavaş ise, lütfen bunu yorumlarınızda uygun bir üslüp ile belirtin.
Teşekkürler...
Not: Yorum Yapmayan, Yorumsuz Kalsın!
****************
Luhan'ın bir anda kendisini görmezden gelmesi ve yanındaki yabancıyla keyifli zaman geçirmesi, Sehun'u hiç olmadığı kadar sinirlendiriyordu.
Adamı havaalanında ilk gördüğü andan beri hoşlanmamıştı. Şimdi de Luhan hiç tanımadığı bu adam ile birlikte kahkahalar eşliğinde sohbet ederek yemek yiyordu.
Damarlarında gezen bu duygunun adını dahi koyamasa da, kendine engel olmakta ciddi anlamda zorlanmaya başlamıştı.
Jongin onun Luhan'a olan ilgisinin farkındaydı. Çevresindeki herkes de bunu fark ederken, tek bilinçsizce davranan Sehun'du. Jongin bunları düşünüp gülümserken göz göze geldiler. Sehun'un sinirlendiğini ve sinirlenmesinin asıl kaynağının kıskançlık olduğunu görebilecek kadar onu iyi tanıyordu.
Masanın üzerinden elini sakince Sehun'un elinin üzerine koyup hafifçe başını yana eğdi.
"İçinden o adamı dövmek geçse de, bunu yapmaya hakkın olmadığını ikimizde biliyoruz Sehun. Hem Luhan onunla oldukça eğlenceli zaman geçiyor gibi görünüyor. Senin buna neden sinirlendiğine ise anlam veremiyorum."
"Çünkü adamdan hiç hoşlanmadım."
"Ondan hoşlanması gereken kişi sen değilsin. Netice de senin ondan hoşlanmaman da bir şeyi değiştirmiyor."
Sehun, elini Jongin'in elinin tutuşundan kurtararak sinirle saçlarının içinden geçirdi.
"O çocuk aptalın teki! Yine başını belaya sokacak. Ben sadece onun için endişeleniyorum o kadar."
"Neden? Sen onun babası değilsin, abisi ya da akrabası. Onun arkadaşı olman ona müdahale etme hakkı vermez sana. Üstelik ortada hiçbir şey yokken kendini olaya müdahale etme hakkını bulabiliyorsun... Bunun nedenlerini hiç sorgulamaman ise garip, oysaki seni gerçekten de zeki biri sanırdım."
"Beni istediğin gibi yargılayabilirsin Jongin. Neler yaşadığımı bilmiyorsun, o yüzden lütfen her şeyi biliyormuş gibi konuşmayı bırak."
Jongin sandalyesinde geriye yaslanarak Sehun'un yüzüne baktı. İfadesi donuklaşmıştı.
"Hiçbir şeyi tam olarak anlatmazsan neler yaşadığını tabi ki bilemem. Aynı pandora'nın kutusu gibi gizemlisin. Açmak için insanı kışkırtıp merakını uyandıran ama açtıktan sonra şoka sokup felç eden birisin. İnsanın elini kolunu resmen bağlıyor, seni sevmelerine izin vermiyorsun."
Sehun bir anda Jongin'in sözleriyle şaşırmıştı. Kollarını göğsünde bağlamış ve gözlerini kısarak Jongin'in gözlerinin içine bakmıştı.
"Bana sakın beni hâlâ sevdiğini söyleme."
"Bilmiyormuş rolü yapmana bakılırsa farkında bile değilsin. Ben sadece senin eğlence aracın değilim Sehun. Beni kendine âşık ettikten sonra bana âşık mısın diye soramazsın! Bu resmen ikiyüzlülük, aynı şu anda Luhan'a yapmış olduğun gibi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MYTH
AdventureAğır adımlar ile odanın içinde ilerlerken, karanlığın bütün nimetlerinden yararlanmak oldukça hoşuna gidiyordu. O ana kadar hiç yapmadığı bir şey yapıp duvara yaslandı ve uyuyan kişiyi uzun bir süre seyretti. Onun yatakta dönüp duruşunu izledi. uya...