"Kalkın pransesler! Okul vakti!" dedi bağırarak. Selen narin görünüyordu ama sertti. Hem de ne sert...
Gerindim ve yataktan kalkıp banyoya girdim. Bir haftadır gözüme uyuku girmiyordu. O yüzden zombiye benziyordum.Kırmızı gözler, mor göz altları, dağılmış saçlar...
Tümüyle bir zombi...
"Hemen buraya gel Yaprak! Destek güce ihtiyaç var!" dediğinde gülümsedim.
Onlara çok çabuk alışmıştım. Bu tuhaftı. Aşağıya indiğimde masada hiçbir şey kalmadığını gördüm. Mecaz anlamda değil, gerçek anlamda.
"Fatih!!" diye bir çığlık duydum. Bu seferki İmgeye aitti. "Seni küçük bok böceği! Sendeki mide balinada yok lan! Senin yediğin yemekle bir ülke beş yıl yetinir!"
İmge ve Selen deli gibi Fatih'e bağırıyordu. Fatih ise duymuyormuş gibi... Aslında duymuyormuş gibi değildi, dinlemiyordu.
"Yine geç kalacaksınız!" diyerek sitem etti Toprak merdivenlerden inip yanıma gelirken. Toprak pek dışarı çıkmıyordu belli ki. Asosyal?
"Bana bak lan bok böceği! Bir daha böyle bir şey yaşanırsa, senin dalağını-"
"Ho-ho-ho! Yavaş gel! Anladık. Dokunmayız yemeğinize." dedi ve yanıma gelip kolunu omzuma attı. "Gidelim şekerim. Burası varoş kokmaya başladı." dedi ve gülerek dışarıya çıktık.
•°•°•°•°•°•°•°•°•°•
"Siz üst katta, soldan üçüncü sınıftasınız." dedi göbekli müdür beni ve İmge'yi göstererek. Gözlerimi kapayıp derin bir nefes aldım.
İmge ise gözlerini devirip yerinden kalktı ve beni de sürükleyip dışarıya çıktık. Müdür bir şey dememişti, diyememişti. Adam belli ki İmge'den korkmuştu. Üniforma giymemesine bile bir şey dememişti.
"EE? Hangi sınıftasınız? "
"Sizin sınıfın yanındayız." dedim gülümseyerek.
"Yes be!" dedi Fatih zıplayarak. "Ama senin için üzüldüm. Kötü cadı seni yemesin dikkat et."
İmge hırlarken, Selen kavga çıkmasın diye Fatih'i çekiştirip bahçeye çıkardı.
"Hadi kibrit çöpü sınıfa gidelim." dedi İmge ve yürümeye başladı.
Ben arkasından yürümeye başladığımda etrafta bir sessizlik oluşu. Sessizlik en sevmediğim şeylerden biriydi. bu yüzden aklıma ilk gelen soruyu sordum.
"Adımı nasıl öğrendin?"
"Meslek sırrı." dedi ve biraz daha ilerleyip önündeki kapıyı çalmadan açtı. Ya da daldı diyelim.
"Sizde ki-"
"Biz yeni öğrencileriz." dedim İmge'ye kınayıcı bir bakış atarken. "Böyle girdiğimiz için kusura bakmayın-"
Karşımdaki yaşlı adam sözümü keserek "Yerinize!" deyince şaşırmıştım ama sesimi çıkarmadım. derin bir nefes aldım ve sınıfa bir göz gezdirdim. En önde oturan (ele geçiren) kızların hepsi bize, daha çok İmge'ye küçümseyerek bakıyorlardı. Erkeklerin hepsi İmge'ye bakıp sırıtıyorlardı. Ama camın yanında, yalnız başına oturan çocuk bana kaşlarını çatarak bakıyordu.
İmge çocuğun arkasına otururken yanıa hemen başka biri oturmuştu. Bende mecburen bana bakan çocuğun yanına oturdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kamelya
FantasyKapısı çalındığında kafasını kaldırdı küçük çocuk. Bu yetimhanede pek arkadaşı yoktu. Aslına bakarsanız oda arkadaşı bile yoktu. "Girin." dedi ve gözlerini kapıya dikti. Küçük kız nefes alıp içeriye girdi. Buranın iyi bir yer olduğunu var sayıyordu...