•●•●•●• Medyada Selen •●•●•●•
"Kahvaltı hazır prensesler!" diye bağırdı Selen.
Selen sert bir kızdı. Babası askermiş. Annesi hakkında konuşmayı sevmiyordu. Saygısızlık olmasın diye eşelememiştim.
"Selen ben sana bir daha ba-"
"Ne? Duyamadım ne dedin?" dedi Selen tek kaşını kaldırarak.
Fatih o anda sus pus olurken, Toprak gözlerini devirerek masaya oturdu.Dün gece hiçbir şey söylememişti. Sadece Sahba'nın söylediği gibi 'yardıma ihtiyac'ım olduğunu söylemişti. Sonrada odasına gitmişti. Ben de kendiminkine gitmiştim.
"Ellerine sağlık! Ellerine sağlık! " diye bağırdı Fatih.
"Teşekkür ederim canım(!)" dedi Selen ve masaya oturduk.
Masada bir konuşma geçiyordu ama dinlemiyordum. Aklımda yine soru işaretleri dans ediyordu.
Silik insanlar tam olarak neydi? Neden bana musallat olmuşlardı? Bu delilerle ne yapacaktım? Annem ne haldeydi? Ne olacaktı?
"Tamam. " dedi Toprak ve ayaklanarak yukarıya çıktı.
Fatih de hızlıca ağzını sildi ve Selene dönüp yarım ağız gülümsedi. "Ellerine sağlık Selciğim!" dedi ve uzanıp Selen'in yanağını öptü. Selen eliyle yanağını silerken ben de gülüyordum.
•●•●•●•●•●•●•
Benim odam neden beyazdı? Her yer bembeyazdı. Gözlerim yoruluyordu.
"Ufaklık? "
Gözlerimi beyaz kapıyı aralayan Toprak'a baktım.
"Ben ufaklık değilim. Sen uzunsun. "
"Sen kısasın. " dedi ve odaya göz gezdirdi. "Ben burada iki saniye bile kalamam. Salona in."
Kapıyı çarpıp kapatınca ben de oturduğum yerden kalkıp kapıya ilerledim.Salona indiğimde Toprak tekli koltukta oturuyordu. Fatih ve Selen ortalarda yoktu.
"Fatih ve Selen nerede? "
"Okulda."
Okul?
"Okul derken?""Onlar senin ile yaşıt, ufaklık. "
"Sen kaç yaşınd-"
"Konumuz bu değil. " diyerek sözümü kesti. Ona kötü kötü bakmakla yetindim, o da konuşmaya devam etti.
"Konumuz gördüğün ve duyduğun şeyler. Sana onları duymamayı ya da onları görmemeyi öğretebilirim ama..."
"Ama?""Ama bende hala öğrenme aşamasında olduğum için sana ben öğretmeyeceğim."
"Peki ki-"
"Kim öğreteceğine gelirsek... sanırım sana bunu daha sonra açıklasam daha iyi olur."
"Dalga mı geçiyorsun?"
"Oyalan biraz. Birazdan Selen ve Fatih gelir." dedi ve yukarıya çıktı.
Bende oflayarak kalktım. Ama kalkmam ile başıma bir ağrı girmesi bir oldu.
"Yardım eder misin?"
Etrafa baktım ama yine bir şey yoktu.
"Sana ihtiyacım var. Lütfen...."
Onu umursamamaya çalışarak merdivenlerden çıkmaya başladım.
"Bana yardım etmeyecek misin?"
"Daha seni göremeden sana nasıl yardım edebilirim? " diye mırıldandım.
Sonunda odama girdim ve kapıyı kapatarak küçük, aynalı makyaj masasına ilerledim. Küçük koltuğa oturdum ve aynada kendime bakmaya başladım.
Gözlerimi siyah saçlarımda gezdirdim. Çabucak yağlanıyorlardı. Sonrada yüzüme baktım. Her daim beyaz olan yüzüm yine kireç gibiydi. Annem bazen bana pamuk prensesim dermiş. Gerçek annem...
Babam ise bana hep pamuk prenses hikayesini okurmuş, bende bıkmadan dinlermişim.Bir gün babam masalı okuduktan sonra pamuk prenses gibi olmak istediğimi söylemiştim. Babam yanağımı okşamış ve benim pamuk prensesten bile daha güzel olduğumu söylemişti.
O gün babamın okuduğu son masaldı...Derin bir nefes aldım ve aynada kendime gülümsedim. Böylesi... daha güzeldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kamelya
FantasíaKapısı çalındığında kafasını kaldırdı küçük çocuk. Bu yetimhanede pek arkadaşı yoktu. Aslına bakarsanız oda arkadaşı bile yoktu. "Girin." dedi ve gözlerini kapıya dikti. Küçük kız nefes alıp içeriye girdi. Buranın iyi bir yer olduğunu var sayıyordu...