●4●

55 10 0
                                    

Annem kapıyı açtı ve içeriye geçtik. Babam -ya da Aksel- işteydi. O adama nedense pek ısınamamıştım. Zaten hep işteydi.

"Sen biraz uyu. Baban gelince seni uyandırırım, bitanem. " dedi annem ve mutfağa geçti.

Ben de merdivenlerden yukarıya çıkıp odama girdim. Odamda sevdiğim tek şey kelebeklerimdi. Süs olarak kullanırdım ama maalesef gerçek kelebeklerdi. Küçükken -şimdi bile- gittiğim her yerde ölü kelebekler bulurdum. Tuhaf olanı ise hepsi sanki canlıymış gibi görünürdü. Bir heves yanlarına gider kanatlarına üflerdim belki uçar diye ama hiçbir zaman uçmamışlardı.
Kendimi yatağıma bıraktım ve tavanda, ipe asılı olan kelebekleri izlemeye başladım. Çok güzellerdi. Ve narin. Gerçek bir sanat eseriydi.

"Dikk......seni a.....onu bu...."

Yine fısıltılar başlamıştı bu sefer öncekinden daha netti. Aynı şeyler tekrarlıyordular ama anlamıyordum. Dişlerimi birbirime bastırıp şu lanet sesleri duymamaya çalıştım. Kulaklarımı ellerim ile örtüm duymamaya çalıştım. İşe yaramıyordu. Bunları benden başka kimse duymuyordu. Acaba delirmişmiydim? Ya da kafayı sıyırmış?

"Dikk...seni a......onu bu...."

Sonunda dayanamayıp çığlık attım. Bu kadar yüksek sesle çığlık atabildiğimi bilmiyordum.

"Kamelya?!" Annemin endişeli sesini duymuştum.

"Hass-" bir el ağzımı kapadığında arkamdaki adama baktım.

"Merhaba. Ben Çakır. Sanırım bu adı fazla duyacaksın ama... beni öldürmemeye çalış." dedi ve sonrası karanlık.

•●•●•●•●•●•

Sahba...

"Neden ben alıyorum kızı? Hem emin bile değilsin. Ne diye harekete geçiyoruz."

"No doyo horokoto goçoyoroz. Salak! Benim her söylediğim çıkmadı mı gerizekalı?"

"Çoğu." dedi kafasını sallayarak. Ona tek kaşımı kaldırıp baktığımda ofladı.

"Tamam lan! Hepsi çıktı!"

"Lan deme bana!" diye çemkirdim.

Kafasını yukarıya yatırıp sabır diledi. Bunu hep yapardı. Tabi Bora da onun kafasına bir şaplak atardı. Ama burada yoktu. Çünkü olmaması gerekiyordu. Şimdilik.

"Tamam. Şu... kızın adresi nerede?"

"Oraya gidip kapıyı çalıp 'merhaba ben özel güçleri olan ve ölüleri görebilen kızınızı almaya geldim' mi diyeceksin?"

"Hayır. 'Merhaba, özel güçleri olan ve ölüleri görebilen kızınızı alabilir miyim?' diyeceğim."

Burnumun direğini sıkıp arkama yaslandım. Bu deri koltuk çok sertti ve rahatsızdı. Neden oturuyordum ki bu koltukta?

Ayağa kalkıp bir kağıt aldım. Masanın üstünde kalem yoktu. Çantamı alıp içini karıştım. Sonunda bir kurşun kalem bulduğumda adresi yazıp beni izleyen Çakır'a verdim.

"Kızı fazla sarsmadan getir."

Eliyle asker selamı yapıp gitti.

°○°○°○°○°○°

Merhaba arkadaşlar, umarım beğenmişsinizdir. İlk bölümler olduğu için kısa olabilir. Hem okul da dahil olunca. Ama elimden geldiğince fazla yazmaya çalışacağım.

Yorumlarınızı ve votelarınızı bekliyorum. :-)

KamelyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin