18

45 4 0
                                    

Gözlerim açtım ve bakışlarımı yıldızlara çevirdim. Buraya nasıl geldiğim hakkında hiçbir fikrim yoktu. Oturur pozisyona geldiğimde üstümdekilerin benim olmadığını anladım. Üstümde bembeyaz bir elbise vardı. Onun dışında ayaklarım çıplaktı. Saçlarım karışmıştı. Elimle onları düzelttikten sonra etrafa baktım. Açıklık bir alandaydım. Ortada bir ağaç vardı ve önündede küçük bir kız.

Yavaşça ayağa kalktım ve üstümü silktim. Heryerim toprak olmuştu. İşim bitince kıza baktım. O da bana bakıyordu. Bir çocuğa göre çok soğuk bakıyordu. Mavinin en açık tonu gözlerini tekrar ağaca çevirdiğinde bende ilerlemeye başladım. Yanına geldiğimde soğuk gözlerini bana çevrdi.

"Az kaldı...."

................................................

1 Ay Sonra...

"Herkes evden çıksın!"

İşte bu kelime 1-2 aylık monotonluğa bıçak saplamıştı. 1 aydır okuldan eve, evden okula hayatı yaşıyordum. İmge, Fatih ve Toprak 1 haftadır ortada yoktular. Selen ve ben ev işlerini hallediyorduk. Daha çok Selen toparlıyordu etrafı. Ben ise sadece odada oturup düşünüyordum. Neyi düşündüğümü bile bilmiyordum. Sadece duvara bakıp...düşünüyordum.

"Evden çıkın sizi gerizekalılar!" diye bağırdı Fatih avazıçıktığı kadar. Ayaklandım ve aşağıya indim.

"Ne bağı- Size ne oldu böyle!?" diye bağırdı Selen.

Üstleri aşları kan içindeydi. Toz içinde olmalarına rağmen sağlam görünüyorlardı. Peki kan nereden gelmişti? Toprak oflayarak yanımıza geldi ve ikimizi de çekiştirerek dışarıya çıkardı. Dışarıda lüks siyah bir araba vardı. Arabalarla aram pek iyi değildi o yüzden markasını bilmiyordum. Ama araanın yanındaki kişi dikkatimi çekmişti.

"Savaş?" Adı şaşkınlıkla dudaklarımdan dökülürken.

Oldukça sıradışı bir hareket yaptı ve, patlayan dudağına rağmen bana gülümsedi. Onun da Toprak'tan ve Fatih'ten ayrı kalır yanı yoktu. Ama daha fazla hırpalanmış görünüyordu. Zaten 2 haftadır okula da gelmiyordu.

"Bu herifi tanıyor musun?" dedi Toprak sinirle.

Kafamı sallamakla yetindim. Cidden çok sinirli görünüyordu. Yüzü kıpkırmızı olmuştu. Çenesinin seğirmesinden dişlerini sıktığı belliydi. Korkutucu görünüyordu.

"Evet. Okuldan."dedim kısa keserek.

"Bu gerizekalı bir çuval inciri mahvetti! Onun yüzünden Sahba'yı kaybettik!"

"Kaybetmekmiş! Ha! O adamlar kızı alıp başka yere götürdüler, babam bunun hakkında araştırma yapıyor! Arkadaşınızı kurtaracağız!" diye sinirle bağıran bu sefer Savaş olmuştu.

O sırada duyduğumuz motor sesi ile, hepimiz motordan inen İmge'ye baktık. O da Toprak kadar sinirli görünüyordu. Kaskını çıkarıp morunun önüne koydu ve hızla gelip Savaş'a kafa attı. Savaş yere düşerken, diğerleri İmge'yi tutmayı başarmışlardı. Bende hemen Savaş'ın yanına gidip yere çöktüm.

"İyi misin?"dedim endişe ile. Çok fena vurmuştu.

"Senin bu arkadaşların beni çok fena hırpaladı.Deli midir, nedir?" dedi dudağındaki kanı silerken.

"Bir de bana sor." dedim iç çekerek. Onu ayağa kaldırdığımda İmge de sakinleşmişti. Kendi sakinleşme seviyesine göre.

"Tamam lan! Bırakın! " diye bağırdı İmge. Toprak ve Fatih onu bırakırken İmge üstünü silkeledi.

"Buradan gitmemiz gerek. Hem de hemen!"

"Selen ve Yaprak siz ikiniz birkaç parça eşya alın. Selen duydun mu beni birkaç parça!" diye uyardı Fatih.

Selen oflayarak eve girdi, bende ayaklarımı sürüyerek içeriye girdim. Merdivenlerden yukarıya çıkarken-- Ben niye çıkıyorum ki? Benim burada bir eşyam yoktu. O yüzden geri aşağıya inerken Fatih ve İmge konuşuyorlardı.

"Nereye gittiklerini görmedin mi? "

"Hayır dedim ya, bok böceği. Adamlar jet gibiydi. Motor ile bile yetişemedim."

"Peki ya Sahba?"

"Sen gözlerin bozuk galiba, kendi gözlerimizle gördük kızı arabaya koyduklarını!" diye dişlerinin arasından bağırdı İmge.

Şimdi hatırlamaya başlamıştım. Sahba şu kırmızı saçlı kızdı. Ve yanındaki çocuk...

"Peki Çakır? Onu gördün mü?"

"Onu daha önce götürmüşler."dedi İmge sıkıntıyla nefes vererek. Duvara daha çok sinerken içimden beni görmemeleri için dua ettim.

"Çakır ve Sahba'yı kurtarmamız gerekiyor."

KamelyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin