Bir kadındı o, babası olmayan...
Gözleri aç şefkatin renginde parlayan.
Güçlü görünmek için niceleri gibi,
Erkeği yendi kendince ölümcül bir savaş arenası içinde. / EceAltnkaya****
Rüyada gibiyim... Böyle bulutların üzerinde yürüyorum... Biri ya beni fena çimdikleyecek ya da ayağımın altından bulutu çekecek diye ödüm kopuyor. Resmen sevgili olduğumuz geceden beri tam üç hafta geçti. Yapışık ikizler gibi olduk. Sanki lise yıllarımıza geri döndük. Kaya yine ukala, yine arsız, yine umursamaz... Fakat ben artık daha özgür ve daha aşığım...
Ceren o günün sabahı beni ziyarete geldi. Bu ziyaretinin amacı tabii ki de Kaya ile bana gönderme yapmaktı. Beni herkese rezil edeceğini söylemiş, sevdiği adamı elinden aldığım için beni kendince lanetlemişti. Üzülmüştüm onun o haline... Kaya'yı sevmediğini elbette biliyordum. Ama o an bana öyle bir bakışı vardı ki...
Hiçbir kadın terk edilmeyi hak etmezdi işte! Ceren yanlış kişiyle nişanlanmış ve yanlış yolda ilerlemişti. Ay ne çok yanlış yapmıştı bu kız?
Yine de onu üzdüğümü düşünüp üzülmüştüm haline... Sonuçta ben girmiştim aralarına... Şu anda evlilik hazırlıkları içerisinde olacaklardı belki de... Kendimi suçlu hissetmiştim. Ne zaman birini üzsem kendimi babam gibi hissediyorum. Belki de ondan bana kalan tek huy budur diye düşünüyorum bazen... Birini üzmek, hayal kırıklığı yaşatmak, acı vermek... Kendimi Ceren'e affettirmek isterdim. Kaya'ya nasıl âşık olduğumu, nasıl bağlandığımı anlatmak isterdim. Evet, biliyorum hızlı ve erken oldu ama engelleyemedim ki... Bazen düşünüyorum da... Eğer Kaya beni görmezden gelip hayatına devam etmiş olsaydı, bekli de bugünleri yaşamayacaktık. Ama o bunu yapmadı.
Beni seçti... Hem de hiç bıkmadan... Yorulmadan. Ben o aşka teslim olurken, kalbimi öyle bir açmışım ki... Şimdi o bana her şeyiyle gelirken, onun aşkına nasıl karşı koyabilirdim ki?
Aynaya iyice yaklaşıyorum. Cidden Japon'um ben ya... Acaba gerçek babam bir Japon muydu? Annem bir Japon'la mı evliydi acaba? Hazır annemi bir cümle içerisinde kullanıyorken, geçen günkü telefon konuşmamızdan da bahsetmeliyim...
Annem neredeyse bir aydır İzmir'de! Geçenlerde beni aramış, "Özge hemen evleniyorsun!" demiş ve benim yine şah damarımı azdırmıştı sağ olsun!
Allah o Ela'yı bildiği gibi yapsın! Tamam, evleniyorsun iyi güzel de, neden çeyiz seriyorsun ki? Gerçi Ela bu tip gösterileri oldum olası çok sevmiştir ama... Yazık değil mi bana? Annem deli gibi alışveriş yapmış orada! Dantel falan almış! Ben dantel olaylarını sevmem ki!
"Bu zamanda kim dantel kullanıyor Allah aşkına?" deyince de resmen ağzıma sıçmıştı!
"Saçmalama Özge! Ay ben sana hamileyken yanımda saçma biri de yoktu hani ona benzedin diyeceğim ama? Gerçi benim o zaman yanımda hiç kimse yoktu ama sorun bu değil zaten! Bana bak, bul hemen birini! Bana torun yapacaksın!"
"Saçmalayan ben miyim ya? Ne demek bul birini bana torun yap?" derken karşımda Cemre pis pis bana gülümsemişti.
"Hem sen ne zaman geleceksin? Bak bu damadın arkadaşını gördüm ben! Bayağı saygılı biri... Gel bir an önce görsün seni. Burada evde kalmış kızlar adamın üzerine atlıyor haberin olsun."
"Ben evde mi kaldım yani? Ben daha yirmi yedi yaşındayım!"
"Yirmi sekiz yaşındasın! Ve tabii ki de ev de kaldın! Bir iki sene sonra seni kim ne yapsın?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENİ AŞKA İNANDIR
Roman d'amourO gün yaptığı tek hata; espresso'yu cool lime refresha ile aldatmaktı. Fakat hiç ummadığı, görmek istemediği kişi de o gün karşısına çıkmıştı. Dışarıdan bakılınca ne kadar şans işi gibi görünse de, bu tam anlamıyla bir fiyaskoydu. Onunla yüz yüze ol...