Son üç gün... İnanmıyorum iki gün sonra evleniyorum! Hayır evleniyoruz. Artık –ruz var, artık biz var. Biz biz biz! Üç haftadır Kaya'yı azıcık ucundan görebildim. Geçen gün Kaya bana "Bir sürprizim var Japon bebeğim!" deyip beni alıp götürmüştü. O gün annemle birlikte televizyonda oynayan 'Kızlar ve Anneleri' adlı yarışma programını izliyorduk. Annem "Özge şu anda evleniyor olmasaydın biz de katılırdık bu programa" demişti.
"Yok artık anne, baksana katılan kızlar en fazla yirmi bir yaşındalar, bizim ne işimiz var Allah aşkına?" demiştim. Sonra içimden 'biri beni kurtarsın' duası ederken Kaya beni aramıştı.
Annem de o gün Funda teyzelere gideceği için soru yağmuruna tutmadı beni... Bir de annem geldiğinden beri sürekli Funda teyzeyle görüşüp duruyor. Sabah kahvaltıları, brunchlar, beş çayları, akşam yemekleri... Ay beni davet eden de yok yani! Ben de Kaya ile görüşürüm diye annemi sorguya çekmiyordum. Tabii annem her defasında başıma Cemre'yi diktiği için Kaya'yla da görüşemiyordum.
Çünkü Cemre her defasında "Yemin ettirdi kızım. Öyle bir yemin ettirdi ki tutmazsam, evde kalırım lan!" deyip sokak kapısını kilitliyordu.
Bir akşam —annem yine Funda'sıyla beraber— Cemre ve ben bizde film izlerken ışıklar gitmişti. İki korkak kalmıştık öyle olduğumuz yerde, ışıkların gelmesini beklemiştik. Sonra telefonun ışığının yardımıyla ben sehpanın üzerinde ve salonun bazı yerlerinde olan mumları yakmak için mutfağa gitmiştim.
Cemre de içeriden "Özge... Özge..." diye bağırıp benim daha çok tırsmama neden olmuştu. Çünkü Cemre'nin sesi korktuğu zaman öyle ince çıkıyor ki... Mumları yaktıktan sonra sohbet etmeye başlamıştık. Cemre konuyu ne yapıp edip başka yöne çekmişti. Tabii ben o sırada Kaya'yı çok özlediğimi, dayanacak gücümün kalmadığı söyleyip depresyona girmiştim. Cemre de söz de beni sakinleştirmişti.
"Kaya'nın en romantik performansı hangisiydi?"
"Nasıl ya?"
"Kaya'nın en romantik performansı hangisiydi?"
Sinirlerim gerildiği için saçma bir tepkiyle "Sana ne ya!" demiştim.
"Aman söyleme! Ben sana söylerdim sanki..."
Bu Cemre gittikçe başka boyuta yerleşiyor. Bu arada gelinliğim de sonunda üzerime oldu! O gelinliğin içine girmek için verdiğim mücadelede resmen galip geldim. Tabii Kaya'nın da yardımı vardı ama üç haftadır bir şey olmadığına göre bu galibiyetimi tek başıma üstlenme hakkına sahibim.
Kaya'nın sürprizine gelirsek; beni yeni aldığı eve getirmişti. Tabii ben ilk önce bir akrabasına ziyarete geldiğimizi sanmıştım. Çünkü evin içi dayalı döşeliydi.
"Beğendin mi?" demişti Kaya... Beylerbeyi'nde çok şık bi villaydı. Üstelik gerek manzarası açısından, gerek evin döşenmesi açısından çok güzel bir evdi.
"Beğendim de, kimin burası?"
"Yeni mutlu çift Yelkencilerin!"
"İnanmıyorum, bizim mi burası?"
"Tabii ki de bizim yeni Yelkenci diyorum. Bizden başka yeni Yelkenci mi var?"
İşte bu çok doğruydu! Yani Kaya'nın Yelkencilerin tek varisi olarak soyadını yürütmesi gerekiyordu. Çünkü Özer amca da tek çocuktu ve Yelkencilerin soyunda bir erkek çocuk yapmak modaymış gibi hepsinden tek bir tane vardı. Tabii Özer amcanın dediğine göre; Kaya'nın bu önemli konuda özenle çalışması gerekiyormuş. Tabii Kaya babasına zevkle çalışacağını söylemiş ve bunları bana pişkin pişkin anlatmıştı. Ben çocuk istiyorum ama şimdi bir de –lar eki eklenince korkmaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENİ AŞKA İNANDIR
RomanceO gün yaptığı tek hata; espresso'yu cool lime refresha ile aldatmaktı. Fakat hiç ummadığı, görmek istemediği kişi de o gün karşısına çıkmıştı. Dışarıdan bakılınca ne kadar şans işi gibi görünse de, bu tam anlamıyla bir fiyaskoydu. Onunla yüz yüze ol...