"Ya anne! Alsana kızını ayağımızın altından! Of!" diye bağırıyor Arel.
Elimdeki hamurun cıvıklığından kurtulmak için dua ederken bir şeyi hesap edemedim bence. Çocukların şikâyetlerini! Gözlerimi hamurdan çekip sekiz yaşındaki oğluma bakıyorum. Babası kılıklı! Gözlere bak ateş çıkacak yakında. Zaten çocuklarımın biri bana çekmiş olsa şaşardım!
"Annecim ama anlaşmıştık değil mi? Hani kardeşinizle siz ilgilenecektiniz ben de sizin isteklerinizi tamamlayacaktım?
"Pasta bu mu? Ben bunu yemem! Anneanneminki gibi olmamış bu pasta!"
"Aşkım pasta değil bu, poğaça yapıyorum."
Ya da çalışıyorum. Hâlâ hamur işlerinden bir şey anlamıyorum. Kaya'nın dediğine göre kursa ödediğim para boşa gitmiş!
Tabii küçük Kaya -oğlum Arel- hiç de etkilenmiyor. Biliyorum bu bakışı, illa kendi isteği olacak! Şimdi olayı nasıl da kendi tarafına çekecek.
"Poğaça da istemiyorum anne. Masal'ın yanımızdan gitmesini istiyorum. Ya zaten büyüğüm diye hep ben bakıyorum! Arsal baksın ya!"
Arsal da yedi yaşındaki oğlum. Evlendikten sonra Kaya'nın jet hızındaki çalışmaları kendini bu şekilde gösterdi! Şu anda bakıyorum da hepsini üzerime yıkıp dışarı hava almaya gitmesi, evliliğin içine sıçılası gerçeği! Yani bilerek yapıyor! Sırf çalışmaya yeniden başlamayayım diye!
İki yıldır çalışmaya ara vermek zorunda kaldım. Masal umduğumdan daha nazlı çıktı. Sürekli benimle vakit geçirmek istiyor. Her anımızın Barbieleriyle ve Luluşuyla geçmesini istiyor. Ama bu yıl kreşe başlayacağı için çalışmaya tekrardan başlayabilirim. Evet, evet, ben bunu bir ara söyleyeyim ona...
Saat kaç oldu neden hâlâ gelmedi? Neyse ki eline alınacaklar listesini tutuşturdum. Of keşke Kaya'nın gazına gelip "Her şeyi ben yapacağım!" demeseydim! Ne bileyim, şu anda Günnur ablayla yapıyor olabilirdim ya da kızlardan biriyle... Ya da annemlerle falan... Kaya "Ya bence biz bir organizasyon şirketine haber verelim. Sen altından kalkamazsın Japon," demişti. Ben de "A, neden kalkamıyormuşum. Dört çocuk büyüttüm ben küçücük bir doğum günü partisinden mi korkacağım!" demiştim. Tabii dördüncü çocuktan kastımın kendisi olduğunu çok iyi biliyordu beyefendi... Tek kaşını kaldırıp göreceğiz bakışı atmıştı ve beni yine sinir etmeyi başarmıştı. Ben niye bugün kızlara ve Günnur ablaya izin verdim? Bunu yaparken ne düşünüyordum acaba?
Arel'e dikkatlice bakıp "Bebeğim zaten ikinize emanet ettim ben kardeşinizi niye bu sitem şimdi?" diyorum.
"Çünkü Masal giymiş pembe elbisesini sürekli bale yapıyor. Bale yapınca da poposu görünüyor. Anne neden görünsün benim kardeşimin poposu!" diyerek bir ayağını yere sertçe vurup kollarını kavuşturuyor önünde.
Çünkü çok tatlı bir poposu var onun! Yemin ederim aynı benim popoma benziyor. Bu kesinlikle Kaya'nın tespiti... Zaten sürekli Masal'ın poposunu ısırmasından ne kadar mutlu olduğu anlaşılıyor. Üstelik zamanında Masal'ın alt değiştirme operasyonlarını seve seve yapıyordu. Yani kızının poposuna âşıktı. Bir gün çok merak edip sormuştum. O da "Aşkım aynı senin poponun tadını alıyorum. Bak yemin ederim ben o tadı bilirim, aynı sen ya!" demişti.
"Tamam, ellerimi yıkayıp geliyorum."
Arel içeriye doğru yürürken ben de ellerimi hamurdan çıkarıp yıkıyorum. En iyisi annemi aramak! Zaten bir şey yapmasına izin vermediğim için bana küsmüştü. Önce söver sonra yapar. Sonra da Funda anneyi arar birkaç şeyi de ondan isterim. Of Kaya kesin bir yıl bunu kafama kakıp duracak ama yapacak bir şey yok. Beni üç çocukla bırakıp çekip gitti! Bir saniye önce onu arayıp çığlık atmam lazım. Hatta Masal'ı da bu işte kullanabilirim. "Babacığım ne olur gel," deyip Kaya'yı mest etmeyi iyi beceriyor fırlama!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENİ AŞKA İNANDIR
RomanceO gün yaptığı tek hata; espresso'yu cool lime refresha ile aldatmaktı. Fakat hiç ummadığı, görmek istemediği kişi de o gün karşısına çıkmıştı. Dışarıdan bakılınca ne kadar şans işi gibi görünse de, bu tam anlamıyla bir fiyaskoydu. Onunla yüz yüze ol...