7

11.2K 902 62
                                    

Soğuk bir güne daha gözlerini açtı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Soğuk bir güne daha gözlerini açtı. Beyazın insanın gözünü yorarcasına parladığı bahçeye baktı genç kız. İçinde reddedilemez bir mutluluk vardı. Levent teklifi reddetmişti. Onun için gitmesini istemeyecek bir şeyler yapmış olmalıydı. Bunu daha sonra düşünecekti. Yavaşça pembe bahçıvanını giydi ve odadan ayrıldı. Keyifle mırıldanırken önünde duran ayaklara baktı ve gözlerini yerden kaldırdı. "Günaydın Levent Bey," dedi Sima gülerek. Levent ona sadece baktı ve bir şey demeden merdivenlere yöneldi. Genç kız onu anladığını düşündü. Onu yazdıklarıyla daha iyi anladığını. 

Kendini insanlardan soyutluyordu. Belki insanlar ona kötülük yapmıştı. Belki reddedilmişti. Nedeni belirsizdi ama onu buz gibi bir insana dönüştürecek bir şey olmalıydı. "Levent Bey," diye seslenmeden edemedi Sima. Onunla konuşmak istiyordu. Hep konuşmak. Sürekli ve durmaksızın. 

"Sima Hanım?" dedi Levent kalın ve düz sesiyle. Sima bu sesi bile biliyordu, seviyordu. Neden sevdiğini bilmiyordu sadece. "Şey teklifi reddettiğime göre yani ben... sizin için mi çalışacağım?" dedi kelimeleri bulmaya çalışarak. Levent bir basamak indi ve ona doğru döndü. Bu genç kızı umutlandıran bir hareket oldu.

"Zaten benim için çalışıyorsunuz Sima Hanım," dedi Levent Çetin. Soyadı gibi çetin bir adamdı. Taviz, samimiyet yoktu.

"Manken olarak çalışmaktan bahsediyordum," dedi Sima. Bir an bu soğukluğun hevesi gibi kalbini de kırdığını hissetti. Neden böyle hissediyordu? Levent hiç sıcak olmamıştı ki. 

"Ah, o mesele," dedi Levent ve kravatını düzeltti. Sonra o simsiyah gözlerini genç kızın masmavi gözlerine dikti. "Yarım saate odamda olun lütfen. Daha doğrusu atölyemde," dediği gibi merdivenleri çıkmaya devam etti. Sima gülerek kalbine dokundu. Hızlanmıştı. Kendini ilk kez lunaparka gitmiş çocuk gibi hissediyordu.

Yarım saatte kahvaltı edebileceğini düşündü ve mutfağa ilerledi. Onu görüp selam veren herkese gülümsedi. Bu ortama alışıyordu. Bahçıvan olmaya alışıyordu, saçmaydı. Hızla çeyrek ekmek, peynir, zeytin ile kahvaltısını yaptı ve bitirdi. On beş dakika geçmesine rağmen hevesle yukarı çıktı. Geç olacağına erken olması daha iyiydi değil mi? 

Atölyeye sessizce girerken, etrafında kendisi kadar sessiz olduğunu gördü. Öyle ki kıştan dolayı kalan son kuşların sesi duyuluyordu. "Bir anlaşma yapmamız gerekiyor," diyen kalın ses ile etrafa değil de sesin kaynağına bakmaya devam etti. Başıyla onay vermek şimdilik yeterli geliyordu.

"Bu anlaşmanın çıktısı," dedi Levent masada duran kağıdı Sima'nın durduğu yöne doğru sürdü. Genç kız titrememesi için uğraştığı ellerini kağıda uzattı. O sırada Levent onun saçlarını ve yüzünü inceliyordu. Kağıdı alarak bulunan tek maddeye baktı ve şaşırdı Sima. Tek bir madde vardı.

"Herhangi bir fiziksel temasta bulunulmayacaktır."

İçinden okuduğu maddeyi kavrayamadı. Temas istemiyordu. Levent zaten ona hiç dokunmamıştı. Neden? Neden insanlara temas etmek istemiyordu? Neden temastan korkuyordu? Bunun kendine özel bir şey olduğunu düşünmüyordu.

TemassızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin