Sayıner Ailesi #3#
Bu hikâyede bir kadının kendiyle çatışmasını, reddedilemeyecek sonunu ve yürek yakacak bir aşkı okuyacaksınız.
Ve şunu anlayacaksınız, bir insan temas olmadan, başka bir insanı bakışıyla, sözleriyle, hayatıyla kendine bağlayabil...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
İnsanların bazen düşündükçe içini sızlatan iyi ve kötü olaylar vardır. Kimi mutlu anılar düşündükçe heyecan yarattığı için, kimi hüzünlü anılar ise zamanla azalan yarayı canlandırdığı için bu etkiyi yaşatır.
Sima o an mutluluktan dolayı bunu yaşıyordu. Yatağa uzanmış dün gece yaşadığı anı başa sarıp düşünüyor ve her seferinde Levent kalbini sızlatıyordu. Bu hissi sevmişti. Ve olacakları bilmemesinin verdiği heyecan da bu hisse karışarak coşkusunu arttırıyordu.
Siyah adamından duymak istediği cümleler vardı. Seni seviyorum gibi. Değerlisin gibi. Bunları Levent'in söylediğini hayal edemiyordu. Gerçekleşince ne kadar muazzam olacağının kanıtıydı bu.
Yavaşça doğruldu ve sevdiği yeşil manzarayı izledi. Bu eve dönmek ona iyi gelmişti. Tıklanan kapısı ile bakışları kahverengi kapıyı buldu. "Gelin," dedi ve girene baktı.
"Günaydın kızım. Elbiseni yıkamıştım," diyen hizmetçi pembe bahçıvanını ona uzattı. Sima gülerek bahçıvanı aldı. "Teşekkür ederim."
Yeniden yalnız kalınca bahçıvana bakıp güldü ve daha güzel bir üst giydi. Çünkü o gün Levent dayıları ile buluşacaktı. Kendisinin de bu buluşmaya katılacağını düşünüyordu. Bu nedenle siyah bir pantolon ile toz pembe sade bir kazak giydi. Saçlarını güzelce taradıktan sonra odadan ayrıldı.
Keyifle salona gidince evin sessizliği dikkatini çekmedi çünkü aklı sadece Levent'e odaklanmıştı. Bu nedenle onun yokluğu yatak odasını, çalışma odalarını dolaştıktan sonra anlayabildi. Ve iyi anlaştığı bir hizmetçiye sordu. "Levent Bey çıktı mı?"
En sevmediği şeyi yapıyordu. Cevabını bildiği sorular soruyordu. "Sabah erkenden çıktı," dedi kız ve hafif geldikten sonra gitti. Simanın geceden beri hayalini kurduğu, kalbini pır pır eden olay Levent için pek bir şey ifade etmiyor olmalıydı. Yoksa beni de çağırırdı diye düşündü Sima. Böyle önemli bir günde beni yanında isterdi.
İçinde yaşadığı savaştan sağ kurtulanın hayal kırıklığı olması hevesini kırdı. Derin bir nefes aldı. Akşam gelince ilk ona anlatacağını söyledi kendi kendine. Heyecanla olanları ona aktaracağını düşünüyordu. Oysa bilmiyordu.
Levent'in ona olan güveninin artmasının zaman alacağını.
• • • • •
Levent Çetin uykusuzluğun etkisinden kurtulmak için ilk önce koşu yaptı. Tertemiz havayı içine çektikçe canlandı ve bu ona yeterli gücü sağlamış oldu. Koşudan sonra eve uğrayıp üzerine değiştirirken Sima aklına bile gelmiyordu. Aslında aklında olan tek şey dayılarının nasıl insanlar olduğu ve ona ne anlatacaklarıydı. Bu yüzden suçlu sayılmazdı.
Lüks restoranda kendilerine ayrılan odaya girdiğinde belki hayatında ilk kez heyecan duydu. Bunu elleriyle sürekli oynaması ve tedirgin hissetmesinden anladı. Kendi mizacına çok ters şeyler yapması bunun belirtisiydi.