Bölüm 9
Gecenin bir yarısı, bacağıma dolanan bir şey yüzünden uyandım. Hayır, bu sadece küçük, siyah bir yavru kediydi. Acı acı miyavlayıp, acıktığını söylemeye çalışıyor olmalıydı.
Kuzey'in göğsüme düşen kafası kıpırdandı.
"Neden uyandın?" derken sesi boğazının çok gerisinden çıkmıştı.
"Şşş, uyu, yok bir şey."
"Kaç saat uyuduk?"
"Bilmiyorum."
Göğsüme yatar yatmaz elini yana kaydırıp çantasını yokladı. Sonra kaskatı kesilip kafasını hızla kaldırdı. Hatta, hareketi o kadar hızlı olmuştu ki kedi miyavlayıp ceketimin altına girdi. Hemen onun tüylerini okşamaya başladım.
"Onu korkuttun, biraz yavaş ol."
"Bu çantayı sen mi açtın?"
"Ne? Hayır..."
Hemen paraları yoklamaya başladı. Her bir tomara tek tek ellerini sürüyor ve ne kadar eksildiğini anlamaya çalışır gibi yapıyordu.
"Cehennem zebanisi," diye tısladı. "Paraları kimin aldığını biliyorum."
Kedinin gittikçe ısınan tüylerini okşamaya devam ettim. "Bunun için ona kızamazsın ya," dedim.
Bana bir şey demedi. Çantanın içinden küçük bir kâğıt çıkarttı ve ışığa tuttu. Gözlerimi kısarak kâğıdın üzerini okudum. Yazı, saçma sapan bir el yazısıyla ve yamuk bir şekilde yazılmıştı.
Eksıklık ıcın uzgunum
"Kuzey?"
"Ne var?"
"Buradan gitmek istiyorum... Sinirlendin mi?"
"Gidelim," derken çantayı kapatıp ayağa kalktı.
"Bunu da alalım mı? Hiç kendime ait bir kedim olmamıştı..." Kediyi kucağıma aldığımda hiçbir şey demedi. Peşi sıra gittim yine, nereye gittiğini bilmeden. Yavru kedi de kucağıma kıvrılmış, hâlinden memnundu. "Kuzey?"
"Bir şey düşünüyorum."
"Ne düşünüyorsun?"
"Gelsene," derken biraz durup ona yetişmemi bekledi. Sonra, elimi ya da kolumu tutmak yerine, hastanede bana giydirdiği ceketi çekiştirdi.
"Ne?" diye sordum. "Anneni mi özledin?"
Başını iki yana salladı. Bunu yaptığında perçemleri kaşının üstüne düştü.
"Seni bir yere götüreceğim."
"Annenin mezarına mı?"
"Şunu söyleyip durmaktan vazgeç."
"Neyi?"
"Anne demeyi kes."
"Özür dilerim..." Uzanıp elini tuttum. Ağlamayı güçsüzlük görecek, ya da kendisinin sert bir çocuk olduğunu söyleyip ağlamaya gurur yapacak birisi asla değildi. Ve şimdi de kafasını saçlarıma gömdü ama ağlamadı.
Tüm bedenimi sigara kokutacak şekilde sarıldı. "Kuzey... Bana yalan söyleme bir daha," dedim boynuna elimi koyarken.
"Söylemedim."
"Söyledin... Hani anneni özlememiştin?"
"Seni özledim..."
"Ama ben buradayım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİYAHIN BELASI
Ficțiune adolescenți❝Küçük bir kız çocuğuna... Onun isteği dışında dokunmayacağım. Ben şeytanım, eğer ağlarsan, yandığım ateşe odun atarsın. Beni kışkırtırsın, anladın mı beni?❞ Kolejdeki bir çocukla çarpışıp, kitaplarımı yere düşürmedim. Kitaplarımı toplamaya çalışırk...