Yorumlarınızı okudum ve kararımı verdim.Dennis'in anlatımı,Miley'in bir önceki bölümde Harry ve Dennis ile konuştuktan sonra gittiği sahneden itibaren başlıyor Umarım beğenirsiniz.Sizi seviyorum. :)
13.Bölüm
Gözlerimi ondan alamıyordum. Saçları,teni,gözleri...Yürüyüşü öyle zarifti ki - hep olduğu gibi - balerinlere taş çıkartırdı.O, cafeterya kapısından çıkıp gözden kaybolduğundan bile hala onun üzerimdeki etkisinden kurtulamadım.Tâki Harry konuşana kadar.
"Dennis?"
Kafamı çevirip ona bakmaya başladım.Sinsice bir sırıtışla bana bakıyordu.
"Anladık aşıksında bu kadar belli edilmezki!"
"Çok mu belli ediyorum"
'E yani' demek istercesine gözlerini ayırıp kafasını salladı.
"Daha dikkatli olurum.Kusura bakma."
Güldü.
"Kusura bakmiyim mi?Benden neden özür diliyorsun?"dedi dalga geçercesine.
Kaşlarım çatıldı. Gerçekten niye ondan özür diliyorum?
"Doğru ya.Sende neden dalga geçiyorsun?Bir anlık dalgınlığıma geldi."
"Seni bu hale getiren kim?" dedi açık şekilde Miley'i ima ederek.
Bu imasına sadece göz devirdim.
"Gerçekten merak ediyorum Dennis.Nasıl aşık oldun?Yani hangi ara?"
Yerimde huzursuzca kıpırdandım.Harry'e, aşık olduğumu söylemiştim ama nasıl olduğunu hiç anlatmamıştım.Belki de şimdi tam zamanıydı. O benden hiçbir şey saklamamıştı, bende ondan saklamaycaktım.
"İlk görüşte aşka inanır mısın?" dedim.
İşte bu kadar. Tek bir soruyla açıklamıştım nasıl aşık olduğumu. Tabii anladıysa.
"Vay be!Demek ilk görüşte aşk ha?" dediğinde anladığını anladım.
"Aynen öyle" dediğimde aklıma onu ilk gördüğüm an geldi.
Flashback
Sıkıcı.
Sıramda oturmuş fransızca öğretmenini beklerken düşündüğüm tek şey buydu. Şimdi okuldan sonra nereye gideceğimi planlamak varken eve gittiğimde sıkıntıdan patlamamanın yollarını arıyordum.Hangi anne baba oğluna bunu yapar. Neymiş daha olgun davranmalıymışım da, derslerime ağırlık vermeliymişim de,bunu yapmalarına ben mecbur bırakmışım da, öğretmenlere bana iltimas göstermemelerini söylemişler de, artık derslerden geçmem için okula para vermeyeceklermiş de, bla bla bla... Bunları söylemeleri beni sıkıntıya düşürmüyordu. Beni asıl sıkıntıya sokan dediklerini yapmaya başlamış olmalarıydı.Sabah benimle beraber okula gelip okul müdiresiyle konuşmaları söylediklerini yapmaya başladıklarının canlı bir belgesiydi. Keşke şöyle güzel bir şey olsa da tüm sıkıntı-
OHA! Bu ne be!vSınıfa giren varlıkla - insan demiyorum çünkü böyle bir şey insan olamaz - gözlerim kocaman oldu.Öylesine güzeldi ki... Kalbimin hızla çarpmaya başladığını hissettim. Yürümeye başladı. Yürüyüşünden zerafeti akıyordu.Duruşu 18. yüzyıl Fransa'sının soylularını andırıyordu. Yerine oturduğunda beni fark etmemesi için hemen önüme döndüm. Kalbim hala bir sinek kuşunun kanatlarını çırpışı kadar hızlıydı. Nefes nefese kalmıştım. Nefesimi toparlamaya çalışırken vücudumun verdiği tepkilere şaşırıyordum. Aptal mısın sen oğlum? Sanki hayatında hiç kız görmedin! Dayanamayıp tekrar kıza baktım. Nefesim tekledi. Bana bakıyordu.Zar zor toparladığım nefesim tekrar hızlandı. At yarışındaymış gibi hızlanan kalbimi sanmıyorum bile. Elinde olmadan ona gülümsedim. O da bana gülümsedi. Onu inceledim gülümseyerek. Düz sarı saçları vardı. Su gibi akan saçları omuzlarına dökülüyordu. Hele o baktıkça beni içine çeken mavi gözleri asla unutmayacağımdan eminim. Bu masmavi muhteşem ötesi gözler nasıl unutulur? Yanakları kızarmıştı. Dudakları - Ne yapıyorum ben ya? Hemen önüme döndüm. Yüzünde oluşan gülümseme anında yok oldu. Düzensizce nefes alıp verirken kalbim boğazımda atıyordu. Neler oluyor bana böyle? Sırf birine baktığım için böyle tepkiler vermemeliydim. Bunun bir anlamı yok. Kesinlikle yok. Ben her ne kadar böyle desemde kalbim bana bambaşka şeyler fısıldıyordu. Kalbimin soylediklerini duymazdan gelirken sakinleşmek için gözlerimi kapatıp ellerimi sıranın üstünde birleştirdim ve düzenli bir şekilde derin derin nefes alıp vermeye başladım. Ama Avuçlarımızdaki ıslaklıkla nefesimi düzenlemeyi - daha doğrusu düzenlemeye çalışmayı - bırakıp gözlerimi açtım ve ellerine baktım. Terlemişti. Ve garip bir şekilde sıcaklamaya başladım.Kalbim bu sefer bana olanların nedenini bağırırken onu görmezden gelemedim. Artık biliyorum ki ne kadar direnirsem direneyim eninde sonunda kabul edecektim. Savaşmanın ne anlamı vardı? Ben aşık olmuştum. Daha adını bile bilmediğim ilk defa gördüğüm bu kıza aşık olmuştum.Ben. İlk. Görüşte. Aşık olmuştum. Beynimde artık bunu yavaş yavaş kabul ederken derin bir nefes verdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOLEJDE BİR BURSLU
Chick-LitSıradan bir hayatı olan çılgın bir kız... Çok masum ama bir o kadar kurnaz... Peki bu kıza burs teklifi gelirse ne olur? * Not:Arkadaşlar ilk bölümü okuduktan sonra sıkıcı deyip bırakmayın.Olaylar birkaç bölüm sonra başlıyor.